Türk müziği, dünya müzik kültürleri içinde en büyüklerden biridir. Türküler, marşlar, şarkılar, ilahiler, oyun havaları gibi çok sayıda ana küme başlığı ve bunların her birinin altında ayrı gurup başlıkları vardır. Bütün türlerdeki toplam eser sayısı tespit edilemeyecek kadar çoktur. Türk müziğinde çalgılar (enstrümanlar) aynı şekilde telli, üflemeli, vurmalı, yaylı çeşitleriyle herhangi bir müzik kültüründeki en büyük çeşitliliktedir. Eser ve saz çeşitliliğinin büyüklüğü, bütün Türk coğrafyaları dikkate alındığında eşsiz bir toplam oluşturmaktadır. Şüphesiz, Türk çalgılarının başında gelenlerden biri “bağlama” ise müzik eseri çeşitlerinin en yaygın olanı da “türkü”dür. Buna karşın ülkemizde, bazı müzelerde müzikle ilgili bölümler bulunsa da henüz müzikle ve müzik eserlerimizle ilgili müstakil bir müze mevcut değildir.
Yaşayan büyük bağlama ustası ve icracı Arif Sağ, doğuştan üstün yetenekli büyük bir sanatçıdır. Neredeyse hiç eğitim görmediği hâlde üstün yeteneği ile ve özellikle bağlamayı yeniden Türk müziğinin zirvesine taşımasıyla bütün ülkenin tanıyıp bildiği, sevip saydığı bir “usta” konumuna yükselmiştir. Bir dönem de milletvekili seçilmiştir. Siyasî kimliğinden bağımsız olarak Arif Sağ’ın sanatçı kişiliği, istisnasız bütün toplum kesimlerinin takdirini kazanmış bulunmaktadır. Erzurum’un Aşkale ilçesinden yoksul bir su değirmencisinin oğlu olan Arif Sağ’ın çocukluğu Daphan Ovasının köylerinde, daha çok Serçeme vadisinde geçmiştir. Serçeme vadisi köylerindeki çocukluk arkadaşları, Arif Sağ’ın daha 5-6 yaşlarında iken nasıl üstün bir müzik yeteneğiyle dolup taştığına dair çarpıcı hikâyeler anlatırlar. Başta Hacı Bektaş Veli olmak üzere Horasan erenlerinin, pirlerinin mirasını daha çok bir ruh ortaklığı ve duyuş tarzı olarak benimsemiş, kopuzdan bağlamaya binlerce yılın Türk ozanlık geleneğinin çağdaş bir temsilcisi olmuştur. Belki biraz da bu sebeple “şelpe” tekniğiyle olağanüstü bir ustalıkla çaldığı bağlaması eşliğinde vecd içinde söylediği türkülerini, seslendirdiği deyiş ve nefeslerini Alevi-Sünni demeden bütün Türkiye içlenerek dinlemektedir. Bütün bu sebeplerle bir “Arif Sağ Türkü ve Bağlama Müzesi” kurulması, bunun Erzurum’da ve kendisi hayattayken (Allah, kendisine sağlıklı uzun ömürler versin!) yapılması, sadece kültürümüze ve müziğimize değil; toplumsal barış ve kardeşliğe de katkıda bulunacaktır. Erzurum’da kurulacak bir ‘Arif Sağ Türk Müziği Müzesi’ne Kültür Bakanlığı öncülük edebileceği gibi şehirdeki üniversiteler ve büyükşehir belediyesi de sahiplenebilir.
Müze binası olarak şehrin yeni gelişmekte olan semtlerinden birinde özel mimarî tasarımla modern bir müze binası yapılabileceği gibi Ulu Cami civarındaki büyükçe bir Erzurum Konağı’nın veya Kümesli Han (Baltahane) gibi tarihî bir han binasının müze olarak düzenlenmesi de düşünülebilir. Ben müzisyen veya müzikolog değilim. Müzeci hiç değilim. Fakat bir Türk Müziği Müzesi geziyor olsaydım orada neler görmek isteyeceğimi şöyle çok kısa başlıklar halinde yazmak isterim. Türk müziğinin hazinelerinden bir mübarek belde olan Erzurum’daki bu müzenin adının “Arif Sağ Türk Müziği ve Bağlama Müzesi” olmasını arzu ederdim. Aşağıda böyle bir müzenin iç bölümlerini 12 başlık altında toplarken bu teklifimin çok daha iyisinin, daha profesyonelce düşünülmüşünün mümkün olduğunun bilincindeyim.