Dünyada her 5 diyabet hastasından 1’inin hastaneye ilk başvuru nedeni; ayağında açılan yara yani diyabetik ayak. Üstelik hastalar diyabet hastası olduklarını ayaklarında yara açıldığı zaman öğreniyor.
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Emre Özker yaklaşık her 4 diyabet hastasından 1’inin de hayatları boyunca en az bir kere ayaklarında yara açılacağını belirterek “Yapılan araştırmalar gösteriyor ki diyabet birçok kanserden daha ölümcül bir hastalık haline geldi. Ayakta açılan yara ayağın kesilmesinden hayati riske kadar pek çok soruna yol açabiliyor” dedi.
Diyabetik ayak yaralarına ilişkin Doç. Dr. Emre Özker, çok önemli uyarı ve önerilerde bulundu.Özker, "Diyabetik bir hastanın ayağında enfeksiyon oluştuğunda ya da yara açıldığında bu yarayı ‘ufak, kendiliğinden kapanır’ demeksizin, vakit kaybetmeden bir uzmana göstermek şart. Zira diyabetik hastaların gerek ayak yapıları gerekse bağışıklık sistemleri zayıf olduğundan, normal şartlarda enfeksiyon oluşturmayacak kadar güçsüz bir bakteri baş edilmesi zor ve uzun bir enfeksiyona yol açabiliyor. Bunun yanı sıra, enfeksiyon dönemlerinde diyabetik hastaların kan şeker düzenlenmeleri de normalden daha zor hale gelir. Düzensiz kan şekeri de bu savaşta, savaşçı hücrelerin görevlerini yapamamalarına yol açar ve vücut savunması iyice zayıflar. Bir enfeksiyon halinde bu hastalar mutlaka hekime başvurmalı, yatak istirahati almalı, yaralarının üzerine basmamalarını sağlayacak özel gereçler kullanmalı, yara ve kandan örnekler alındıktan sonra vakit kaybetmeden geniş etkili antibiyotikler başlanmalıdır” diye konuştu.
Diyabetik ayak diyabet hastasının ayağındaki her türlü değişiklik anlamına geliyor. Diyabet hastalarının yaklaşık yarısında atar damar tıkanıklığı olduğu için, antibiyotiklerin daha etkili olabilmeleri için tercihen damar yolu ile verilmesi gerekiyor. Enfeksiyon tedavisi başlandıktan sonra, duruma göre yara temizliği yapılmalı, ölü dokular uzaklaştırılmalı ve varsa damar problemi halledilmeli. Bu tedavilerin bir ekip gerektirdiğini ve acilen yapılmasının şart olduğunu belirten Doç. Dr. Emre Özker, aksi halde tablonun hızla kötüleşeceğini ve hastanın ayağını hatta hayatını kaybedebileceğini söyledi.
Bu süreci yaşayan hastaların “küçücük bir yara idi, 10 günde böyle oldu” şeklinde yakınmayla kendilerine başvurduğunu belirten Doç. Dr. Emre Özker “Ayak cildinde kuruluklar derinleşip ciltte çatlak ve yarıklara sebep olabilir. Bu kuru cilt ve yarıklar mantar ve diğer enfeksiyon ajanları için giriş noktasıdır. En son olarak duyu sinirlerinde meydana gelen hasar sonucu hasta ayağında olup biten tüm bu süreçleri hissetmemekte; ayakta başlayan bir yarayı, ayağa batan bir çiviyi bile hissetmediğinden dolayı ayağında ancak gözle görülebilir büyüklükte hasar meydana geldiğinde veya enfeksiyon çok ilerleyince problemin farkına varabiliyor. O yüzden yara olmadan bile ayakta şekil değişikliklerinin olduğu, ciltte kurulukların ve çatlakların olduğu, bası alan noktalarda nasırları olan bir ayak diyabetik ayak olarak tanımlanmaktadır” şeklinde konuştu.
- Ayağınızı temiz ve nemli tutun.
- Nasır ve çatlaklarınızı uzmana tedavi ettirin.
- Kan şekerinin dengede olması için ilacınızı, diyet ve egzersizi aksatmayın.
- Ayağınıza uygun olarak kalıp alınıp, yürüme ölçümleri yapıldıktan sonra özel üretilmiş tabanlık ve ayakkabı kullanın.
- Düzenli olarak ayaklarınızı, özellikle parmak arası ve tabanını kontrol edin ve yeni yara oluşumu olup olmadığını gözlemleyin.
- Hekim kontrollerinizi aksatmayın.
Yara bakımı konusunda son dönemde yeni tedavilerin uygulanmaya başlandığını belirten Doç. Dr. Emre Özker “Bunların başında yaraya epidermal büyüme faktörü enjeksiyonu ve topikal kullanımı geliyor. Bunlara ek olarak PRP uygulamaları ve PRP benzeri PRF uygulamaları da etkili son dönem tedaviler arasında yer alıyor” dedi.