Derin sessizlik, hamleler ve gergin hareketler, rakibin ve kendisinin olası hamlelerini hesaplayan bir beyin, hepimizi piyonların, fillerin, atların, kalelerin, vezir ve şahın diyarına götürüyor. 7-17 yaş aralığındaki genç sporcular derin sessizlik içerisinde hamlelerini düşünürken çıt çıkmıyordu sadece ana ve hamlelere odaklanmışlardı...
Kralların oyunu, oyunların kralı satranç, salt bir oyun olmanın çok ötesinde. Dikkat, hızlı ve analitik düşünme, çabuk ve doğru karar verme gibi çocuklara kazandırdığı birçok beceri var. Ama yalnızca bu beceriler ile sınırlı değil. Birçok genç sporcunun hayatı satrançla değişiyor. Satranç oyunu ile tanışan genç sporcuların hem akademik başarıları artıyor hem de hayata daha iyi hazırlanıyorlar. Kimileri Edirne’den kimileri ise Kars’ın en ücra köyünden kendi imkânlarıyla mücadeleye ortak oluyor. Onlar hayatta karşılaştıkları her bir zorluğa karşı hamle yapıp sonunda şah mat edip verdikleri mücadeleyi kazanıyorlar. Geçtiğimiz hafta Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından Türkiye Satranç Federasyonu (TSF) ile Ana Sponsoru Türkiye İş Bankası’nın katkılarıyla gerçekleştirilen “2023 Türkiye Okul Sporları Satranç Şampiyonası” için Aydın’daydık. Türkiye’nin 51 kentinden 138 okul takımının ve 7-17 yaş aralığındaki 706 sporcunun iddialı hamleler yaptığı turnuvayı Aydın Mimar Sinan Salonu’nda takip ettik. Turnuva öncesi genç sporcularla konuştuk. En büyük hedeflerinin ülkemizi yurt dışında temsil etmek olduğunu söyleyen genç sporculardan satranç oynarken kimi eğlendiğini, kimi rakibini yenmekten büyük keyif aldığını anlattı. Hepsinin oyunla ilgili ortak vurgusu ise şu oldu: “Her ne olursa olsun kazanmak da var, kaybetmekte var. Önemli olan dostluk.”
Kars Esenkent Şehit Bedri Sinan Çolak Ortaokulu öğrencileri Şeval, Ela, Zeynep, Melek ve öğretmenleri Hamdi Emre Ünsal kendi imkânlarıyla turnuvaya katılmışlar. Yedinci sınıf öğrencisi Şeval Zenğin ile grup sözcüsü olarak sohbet etmeye başlıyoruz. Zenğin, sekiz yaşında öğretmeni sayesinde satranç oynamaya başlamış. Daha sonrasında ilk olarak iki kişi başladıkları satranç yolculuğuna öğretmenleri Hamdi Emre Ünsal sayesinde köylerinde bir satranç takımı kurarak devam etmişler ve ardından turnuvalara katılmaya başlamışlar. Geçtiğimiz yıl bölge turnuvasına girme hakkı kazanamadıklarını dile getiren Zenğin, bu kez ekip arkadaşlarıyla çok çalışıp büyük bir azimle Kars’taki elemelerin ilk turunda, dört masanın tamamında kazanan tek takım olarak Kars’ta birincilik, Rize'de ise bölge ikinciliği elde etmişler. Zenğin ve arkadaşları okul tarihlerinde bir ilki de gerçekleştirerek Türkiye Şampiyonası’na giden ilk grup olmuşlar. Zenğin hem kız hem de erkek akranlarının kendisini örnek aldığını dile getiriyor ve ekliyor: “Okuldaki arkadaşlarımda artık biz de satranca katılacağız. Satrançta başarı elde etmek istiyoruz diyor.”
Elde ettikleri başarılar ve bölge şampiyonlukları genç kızların sosyal çevresinin genişlemesine de vesile olmuş. Turnuvadan önce her rakibiyle dostluk kurduğunu söyleyen Zenğin, “Kazanmak önemli. Ama bazen hatalar olabilir. Yenildiysen pes etme. Hatalar seni inşa eder. Kazanmak istiyorsam kaybetmekten korkmuyorum” şeklinde kendini nasıl motive ettiğini paylaşıyor. Satranç oynamanın kendisine sabırlı olmayı öğrettiğini dile getiren Zenğin, satrancın sadece beyin jimnastiği olmadığını söylüyor ve ekliyor: “Satranç biraz da hayatla bağlantılı. Oynarken soyutlaştırmak gerekiyor. Hayal gücümde kendi dünyamı yaratıyorum.”
51 şehirden, 138 okul takımından, 706 sporcunun yarıştığı turnuvada, Küçükler Genel Kategorisi’nde İstanbul Özel Bilfen Halkalı Ortaokulu, Küçükler Kızlar Kategorisi’nde Antalya Başöğretmen Atatürk Ortaokulu, Yıldızlar Genel Kategorisi’nde Denizli Özel P.E.V. Ortaokulu, Yıldızlar Kızlar Kategorisi’nde Antalya Mecdude Başakıncı Ortaokulu şampiyonluğa ulaştı. Kıyasıya mücadelelere sahne olan turnuvada, Gençler Genel Kategori’de Ordu Özel Namık Altaş Koleji Anadolu Lisesi, Gençler Kızlar Kategorisi’nde ise Özel Antalya Bahçeşehir Anadolu Lisesi şampiyon oldu.
Genç kızların yanından ayrılıp annesiyle birlikte turnuvaya Edirne’den gelen 12 yaşındaki Ahmet Mandacı’nın hikâyesi de ilginç. Mandacı, henüz 12 yaşında ama dört yaşındayken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Edirne ziyareti sırasında dağıttığı satranç takımıyla hayatı değişmiş. Mandacı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisine hediye ettiği satrancı ve o anları şu sözlerle anlatıyor: “Dört yaşındaydım. Annem beni gezmeye çıkarmıştı. O sırada Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Edirne’ye gelmişti. Ben de Cumhurbaşkanımıza el sallamıştım. O da bana satranç takımı hediye etmişti. Ben de çok merak etmiştim o satrancın nasıl olduğunu. Sonra babama gösterdim. Babam satranç oynamayı biliyordu. Bana da öğretti. Satrançla tanışmama vesile olan Cumhurbaşkanımıza bu yüzden teşekkür ediyorum.”
Günlük hayatta tablet ve telefonla oynamak yerine derslerine çalıştığını, kalan zamanında satranç oynadığını ve satranç ile ilgili kitaplar okuyup dinç kaldığını söyleyen Mandacı, “Nasıl ki bazı çocuklar oyun bağımlısı. Ben de satranç bağımlısıyım” diyor. Mandacı’nın en büyük hayali ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile tanışıp satranç oynamak.
Ulusal ve uluslararası pek çok alanda adını tarihe yazdıran ve göğsümüzü kabartan 18 yaşındaki Atakan Mert Biçer de turnuva öncesi salonda yerini alanlardandı. 12 yıldan beri satranç sporuyla profesyonel olarak ilgilenen Biçer, İzmir’den gelmiş. Lise son öğrencisi olan Biçer, son 7 yıldır Türkiye Küçükler Satranç Milli takım oyuncusu olarak hayatına devam ediyor. Beş yaşındayken anaokulunda satranç öğrenmeye başladığını söyleyen Biçer, babasının da ortaokul yıllarında satranç oynadığını ve okul şampiyonu olduğunu anlatıyor. Biçer, “Küçükken evde babamla satranç oynuyorduk. Beni yeniyordu. Sürekli sinirleniyordum. Sonra onu yenmek için daha çok çalışıyordum” diyerek çocukken babasıyla olan maç anılarını anlatıyor. Satranç oynamanın zihnini açtığını dile getiren Biçer, “Hayatı daha iyi anlayabiliyorum. Satrancı belli bir seviyede oynamak için disiplin gerekiyor. Disiplinde olmamı da sağlıyor” şeklinde satrancın hayatındaki olumlu yanlarını aktarıyor. Maçlardaki gerilim ortamından hoşlandığını dile getiren Biçer, “Kendimi bu şekilde motive ediyorum” diyor. Sonuçtan bağımsız olarak iyi oyuncularla oynamanın kendisini mutlu ettiğini ifade eden Biçer, turnuvalara da bol bol pratik yaparak, düzenli beslenerek ve düzenli uyuyarak çalıştığını söylüyor.
Atakan Biçer gibi göğsümüzü kabartan Duru Akın’ın yanında soluğu alıyorum bu kez. Akın, satranca 7 yaşında anaokulunda başlamış. Şu an 16 yaşında ve 9 yıldır devam eden bu süreçte satrancın hem sosyal hayatına hem de akademik hayatına birçok katkısı olduğunu hemen hemen her ilden arkadaşlar edindiğini söylüyor. “Satranç daha fazla merak duymama olanak sağlıyor” diyen Akın, önemli maçlara çıktığı zaman stresli ve heyecanlı olduğunu dile getiriyor. Akın, bunu kontrol altına almayı da zamanla öğrendiğini söylüyor. “Satranç oynarken kazanmaktan hoşlanıyorum. Bu durum beni tatmin ediyor” ifadelerini kullanan Akın, “Satranç oynarken tüm olasılıkları düşünüp, anlamaya çalışıyorum ve rakibimin ne istediğini anlamaya çalışıyorum” diyor ve satrançta başarılı olmanın ilk şartının disiplin olduğunu vurguluyor. LGS’de yüzde birlik dilimin içine giren Akın, şu an Antalya Anadolu Lisesi’nde okuyor. 10 yaşından beri milli takım havuzuna girerek ülkemizi temsil etme hakkı kazanan Akın, son olarak Rodos’ta düzenlenen Dünya Okullar Satranç Şampiyonası’na katılmış. Akın’ın hedefi satranç sporunda uluslararası büyük başarılar elde etmek.