Eski bayramlardaki birlikteliğimizi özlüyorum

Dilber Dural
Dilber Dural
04:0030/03/2025, Pazar
G: 30/03/2025, Pazar
Yeni Şafak
Aysel Yüksel
Aysel Yüksel

Türk edebiyatının usta kalemlerinden, mütefekkir ve yazar Sâmiha Ayverdi’nin 36 yıl boyunca özel anlarına tanıklık eden isimlerden Aysel Yüksel, Sâmiha Ayverdi'nin evindeki eski bayramları anlattı. “Bayramlarda komşulara ikramda bulunmak, küçüklerin büyükleri ziyaret etmesi çok güzeldi” diyen Yüksel, en çok o eski bayram havasını özlediğini söylüyor.

Bir Ramazan ayını daha geride bırakıp, bayramın sevincini yaşıyoruz. O huzurlu, manevi atmosferin kalbimize işlediği Ramazan günlerinin ardından, bayram sabahı yeni başlangıçlar, taze umutlar getiriyor. Kalplerimizle birlikte, her şeyin yenilendiği bu özel günde, sadece sevinç değil, aynı zamanda paylaşmanın, birlikteliğin gücünü de hissediyoruz. Bugün, sadece tatlılar, yeni kıyafetler değil, aynı zamanda insanlığın yüce değerlerini, sevgi ve paylaşmanın anlamını derinlemesine anlama günü. Ve işte, bu anlamlı günde, “Ramazan, en güzel terbiye mektebidir” diyen Türk edebiyatının usta kalemlerinden, mütefekkir ve yazar Sâmiha Ayverdi’nin öğretilerini hatırlamak, kalbimize farklı bir huzur katıyor. Ayverdi’nin izinden giden, onun en yakınında yer alan ve 36 yıl boyunca özel anlarına tanıklık eden isimlerden biri de Aysel Yüksel. Aysel Yüksel, 1957’de Çapa Eğitim Enstitüsü’nden mezun olduktan sonra, İstanbul Fetih Cemiyeti’nde Ekrem Hakkı Ayverdi ve Nihad Sâmi Banarlı ile çalışmaya başlamış. Ancak asıl hayatını şekillendirecek tanışıklık, kısa bir süre sonra Sâmiha Ayverdi ile olmuş. Aysel Yüksel, uzun yıllar boyunca Sâmiha Ayverdi’nin gönüllü yardımcısı olarak, onun yazılarına ve mektuplarına emek vermiş. Sâmiha Ayverdi’nin tüm düşüncelerine, hayatına ve eserlerine duyduğu derin sevgi ve bağlılıkla, Ayverdi’nin mirasını yaşatmaya çalışmış. Ayverdi’nin vefatına kadar yanında olan Yüksel, 1993’te kurulan Ayverdi Enstitüsü’nün başına geçmiş ve Ayverdi’nin basılmamış yazılarını kitaplaştırarak Türk edebiyatına önemli katkılarda bulunmuş. Sâmiha Ayverdi ile geçirdikleri Ramazan’ı ve bayramları konuşmak için Aysel Yüksel’in evine gittik. Sâmiha Ayverdi’nin öğretilerini, Ramazan’a yüklediği anlamı, bir zamanlar çocuklar için düzenlediği iftar sofralarını ve bayramları konuştuk. Ayrıca Yüksel, Sâmiha Ayverdi ile geçirdiği yılların ardından, kendi çocukluk yıllarındaki bayram ve Ramazan anılarını da paylaştı. Onun yanında büyüyen biri olarak, Ayverdi’nin gösterdiği sevgi, hoşgörü ve paylaşmanın kendisine nasıl bir miras bıraktığını anlattı.

Çocuk iftarlarından çeşitli eğlenceli oyunlar.

Ramazan’da teravih namazları evde kılınırdı

Aysel Yüksel, Sâmiha Ayverdi’nin konağında Ramazan ayını özel bir şekilde yaşattığını belirterek konakta 50-70 kişilik iftar sofralarının kurulduğunu söylüyor. Yüksel, “Biz genç kızlar iftar sofralarını kurar, hep birlikte tepsiler etrafında toplanırdık. Büyüklerin, daha yüksek mevkilere sahip olanların oturduğu özel masalar olurdu. Genç kızlar ise bu sofranın etrafına sıralanır, iftar sonrası temizliği yaparlardı” diyor. Ayrıca, Ramazan’ın o dönemde çok coşkulu yaşandığını ve teravih namazlarının evde kılındığını dile getiren Yüksel, “İftarlar her zaman neşeli geçerdi. O zamanlarda Ramazan, çok daha coşkulu yaşanırdı. Konakta, o dönemin geleneklerine uygun olarak, teravih namazları evlerde kılınırdı. Namazdan önce, seccadeler serilir, Ramazan ritüelleri eksiksiz yapılırdı” sözleriyle o eski Ramazanları anlatıyor. Yüksel, “Sâmiha Anne, kimseyi zorlamaz, her şeyin doğal akışına bırakılmasını isterdi. İbadetlerin, geleneklerin bir zorunluluk değil, içten gelen bir sadakatle yerine getirilmesi gerektiğini savunurdu. Sâmiha Anne için, Ramazan ayı da dahil olmak üzere, her şeyin insani değerlerle, içtenlikle yapılması önemliydi” diye ekliyor. “Sâmiha Anne, yalnızca evdeki iftarları düzenlemekle kalmaz, yazılar yazmaya, kitaplar hazırlamaya da devam ederdi” ifadelerini kullanan Yüksel, “Yazdığı eserler, etrafındaki insanlar tarafından büyük ilgi görürdü. Özellikle yazılarını dağıtarak, Sâmiha Anne, düşüncelerini paylaşmayı bir görev kabul ederdi” açıklamasını yapıyor.


Çocukları oruca alıştırmak için çocuk iftarları düzenlenirdi

Yüksel, Sâmiha Ayverdi’nin çocuklara Ramazan’ı sevdirmek ve oruca alıştırmak amacıyla 1957’de konağında çocuk iftarlarını başlattığını da söylüyor. İlk iftarlarda bulunmadığını belirten Yüksel, ancak sonraları programdaki görevleri nedeniyle katıldığını ve Ayverdi›nin torunu Sinan Uluant’ın çocukluğunda bu iftarların başladığını kendisinden öğrendiğini ifade ediyor. Yüksel, “Bu iftarlara, aile yakınlarının ve tanıdıkların ilkokul çağındaki çocukları davet edilirdi. Ayrıca bazı büyükler ve evi uzak olan anne-babalar da katılırdı. Ramazan’ın cumartesi gününe denk gelen bu iftarlarda çocukların çoğu oruç tutardı. İftardan sonra Hayri Bilecik gibi arkadaşları, çocuklara temsili abdest aldırır, iki rekât namaz kıldırır ve ardından çeşitli oyunlar oynatırdı. Bir seferinde ünlü tuluatçı İsmail Dümbüllü de çocukları eğlendirmek için davet edilmişti. Bu eğlenceli toplantılarda çocuklara çeşitli hediyeler ve diş kiraları dağıtılır, çocuklar el öperek evlerine dağılırdı” sözleriyle anlatıyor. “Çocuk iftarları her sene Sâmiha Annemizin evinde daha sonraları da İlhan Ayverdi Abla’nın evinde aralıksız devam etti” diyen Yüksel, “Bundan başka küçük çocukları olan veya arzu edenler, onlardan görüp heveslenenler hâlen bu merâsimleri memleketimizin birçok şehrinde büyük bir şevkle devam ettiriyorlar. Türk Kadınları Kültür Derneği olarak bizler de bu geleneği 1960’dan beri her sene Hilton ve Cevâhir gibi otellerde geniş katılımlarla devam ettirdik” diyor. Bayramların ise büyük bir heyecan ve coşku ile geçirildiğini anlatan Yüksel, bayramın ilk günü Sâmiha Ayverdi’nin evinde toplanıldığını söylüyor. Yüksel, “O dönemde, gençler olarak bayramın ilk günü Sâmiha Anne’yi ziyaret etmek yaygın bir gelenekti. Şeker ve ikramlar alınır, Sâmiha Anne ile bayramlaşırdık. Arzu eden istediği saatte giderdi. Ancak rahatsızlandıktan sonra saatleri uymayanlar, geç saatlerde gitmekten kaçınırdı. Sâmiha Anne ve diğer büyükler yorulmuş olurdu. Ziyaretin ardından gençler başka ziyaretlere gider, bayramlaşma devam ederdi” şeklinde anlatıyor.

Bursa’dan Elazığ’a kadar birçok yere bayramlaşmaya giderdik

Ailesinde ise bayramın belirli geleneksel ritüeller ve hazırlıklarla geçtiğini anlatan Yüksel, Ramazan öncesi yapılan temizlikler ve bayram hazırlıklarının büyük bir önem taşıdığını söylüyor. Yüksel, “Bayram öncesi hazırlıklar Arefe gününden birkaç gün öncesinde başlar ve bu gelenek, bayram sofralarının bereketli olmasını sağlardı” diyor. Bayramda ise annesinin yaptığı etli yemekler ve böreklerin çok beğenildiğini dile getiren Yüksel, bayramda şeker ve ikramlarla yapılan geleneksel bayramlaşmanın yorucu olsa da neşeli bir ortamda gerçekleştiğini söylüyor. Yüksel, “Çocukken bayramlar çok neşeli geçerdi. Evdeki bayram havası, karşılıklı ziyaretler ve harçlıklar... Herkes bayramda en güzel elbiselerini giyer, büyükleri ziyaret ederdi. Bursa’dan Elazığ’a kadar birçok yere bayramlaşmaya giderdik” şeklinde anlatıyor. Üç çocuk ve altı torun sahibi olan Yüksel, bayramları şimdi çocukları ve torunlarıyla geçirdiğini belirtiyor: “Annelerimiz ve babalarımız vefat ettikten sonra, bayram namazı sonrası, çocuklarım ve torunlarım evimize gelir, babaları Bayram Bey’in elini öper, sonra ben Bayram Bey’in elini öperim ve yanında dururum. Büyüklüklerine göre sırayla gelirler, elimizi öperler. Onlara hediye verip otururuz” diyor.

Aysel Yüksel ve eşi Bayram Yüksel.

O eski bayram havasını özlüyorum

Bayramların ve insanların yaşam biçimlerinin değiştiğini belirten Yüksel, “Zamanla her şey değişti. Teknoloji, yaşadığımız şartlar ve çalışma hayatı, bayramları eskisi kadar kalabalık ve neşeli hale getirmedi. Eskiden bayramlar çok daha neşeliydi. Çocukken bayramlarda komşular birbirini ziyaret eder, evdeki tatlılar ve ikramlar paylaşılırdı. Şimdi ise bayramlar daha farklı geçiyor. Bayramda insanlar ailelerinin, akrabalarının, dostlarının evine gidip bayramlaşmak yerine tatil yapmayı tercih ediyorlar” şeklinde konuşuyor. “Bayramlarda da eski gelenekler pek yaşatılmıyor. Şimdi bayramlar daha sakin geçiyor” ifadelerini kullanan Yüksel, “Bayramlarda komşulara ikramda bulunmak, küçüklerin büyükleri ziyaret etmesi çok güzeldi. O eski bayram havasını özlüyorum” diyerek eski bayramların ve yaşam tarzının özlemini dile getiriyor.


#Ramazan
#bayram
#Aysel Yüksel