
Kısa’dan Hisse Film Festivali kapsamında gösterilen “İstikamet” belgeseli, Fransa’nın 28 Şubat’ını anlatıyor. Belgeselden çıkan sonuca göre oradaki Müslümanları en çok zorlayan şey, hukuki mücadelenin imkânsız olması.
İstanbul’da sinemaya dair etkinlikler Kısa’dan Hisse Film Festivali’yle tüm hızıyla devam ediyor. Genç Öncüler Gençlik, Spor ve Eğitim Derneği tarafından bu yıl 10. kez düzenlenen festival, 20 Kasım’da başladı ve 30 Kasım tarihinde sona erecek. Film gösterimleri ve özel seçkileriyle 10 gün boyunca devam edecek festivalde, dün Yeşilçam Sineması’nda “İstikamet” belgeseli gösterildi ve ardından film ekibiyle söyleşi yapıldı. Yönetmenliğini Hilal Çelenk’in, yapımcılığını Boğaziçi Küresel İlişkiler Merkezi adına Ceyhan Aksoy'un, idari yapımcılığını Baran Mayda’nın üstlendiği belgesel, Fransa’nın 28 Şubat’ını anlatıyor.
Fransa’da 2004 yılında kamu çalışanlarının dini semboller taşımasını yasaklayan bir kanun çıktı. Bu kanunun kapsamı zamanla genişletilerek, okullara, sivil toplum kuruluşlarına, kamu hizmetlerine ve hatta spor müsabakalarına kadar hayatın her alanını kapsar hale geldi. Söz konusu kanun, bütün dini sembolleri yasaklamasına rağmen “haç kolyesi” takmak ya da “kipa” giymek hiçbir zaman sorun olmadı. Ama başörtüsü ilk andan itibaren büyük problemdi. Son olarak 2023 yılında okullarda uzun etek giymeyi yasaklayan bir kanunla Müslüman öğrenciler, başörtüsüz olsalar bile istemedikleri şekilde giyinmeye zorlandılar.
ÜNİVERSİTE OKUYAMAYAN TÜRKİYE’YE GELİYOR
Yaşanan mağduriyetler açısından bakarsak 28 Şubat’tan farklı olmadığını söyleyen belgeselin yapımcısı ve sunucusu Ceyhan Aksoy, “28 Şubat’ta Türkiye’de eğitim görmeleri yasaklanan Müslüman gençler Avrupa’ya üniversite okumaya gidiyordu. Bugün oradaki öğrenciler okumak için Türkiye’ye gelmek zorunda kalıyor. Çalışma hayatında, sosyal hayatta aynı engellerle karşılaşıyorlar. 28 Şubat’ta da mesele laikliğe dayandırılıyordu, Fransa’da da öyle. Ama çoğunluğu Müslüman bir topluma 28 Şubat’ta yapılan dayatma çok daha affedilmez” ifadelerini kullandı.

HUKUKİ MÜCADELE İMKANSIZ
Belgeseli çekerken çok zorlandıklarını dile getiren Aksoy, duygularını şöyle ifade etti: “En zoru, bu sebeple aniden işsiz kalan, okuldan atılan, yani hayatları alt üst olan insanların, gözyaşlarıyla anlattıkları hikayelerini dinlemekti. Okuldan rehberlik desteği almak için çocuğunun yaşadığı sorunları rehberlik öğretmenine anlatan bir anneyi dinledik mesela. Fransa devleti birkaç gün içinde 12 yaşındaki çocuğa el koymuş ve bir kilise yurduna yerleştirmişti. Ailenin çocukla görüşmesi ise kesinlikle yasaktı. Fransa’daki Müslümanları en çok zorlayan şey ise hukuki mücadelenin imkânsız olması."
ANLATMAK ZORUNDAYIZ
- Belgeseli çekerken tam anlamıyla şok yaşadığını belirten yönetmen Hilal Çelenk, “Elbette İslam düşmanlığının yapıldığını bilerek oraya gittim, ancak özele indiğimizde, birebir temas kurduğumuzda, insanlardan yaşananları dinlediğimizde ‘gerçekten bunlar yaşanmış ve yaşanmaya devam’ ediyor duygusu, özellikle İnsan Hakları Mahkemesi’nin önünden geçtiğimizde acı bir tebessüme dönüştü. Çok kısıtlı şartlarda, kısıtlı zamanda çekim yaptık. Daha çok anlatmak isterim. Çünkü anlatmak zorundayız” dedi.









