Türkiye'nin Avrupa'da diyabetin en fazla artış yaşandığı ülke olduğunu belirten Türkiye Diyabet Vakfı Kurucu Başkanı Prof. Dr. M. Temel Yılmaz, ülkemizde diyabetin 10 yıl içinde yüzde 100 artarak, Avrupa'nın 4 katı artış gösterdiğini ve bu artışın beklenen oranı 2'ye katladığını açıkladı. Prof. Dr. Temel Yılmaz, 2016 Diyabet Atlası verilerine göre Türkiye'de diyabetin görülme sıklığının yüzde 14.5'e yükseldiğine dikkat çekti.
Dünyada 450 milyon diyabetli olduğunu ve 20 yıl sonra bu sayının yüzde 60 artarak yaklaşık 800 milyona ulaşacağının tahmin edildiğini bildiren Prof. Dr. Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: “Dünya Sağlık Örgütü (WHO) dünya tarihinde ilk kez bir sonraki kuşağın ömrünün önceki kuşaktan daha kısa olacağı konusunda uyarıyor; çünkü yeni kuşak hareketsiz bir yaşam sürüyor ve kötü besleniyor.
Bu nedenle dünyada diyabet, obezite ve bununla doğrusal orantılı olarak kalp damar hastalıkları ve kronik hastalıklarda büyük bir artış söz konusu.
Bu riski gören Birleşmiş Milletler tarihinde bir hastalıkla mücadele için dördüncü kez toplandı. Bunlardan ilki sıtma, ikincisi tüberküloz, üçüncüsü ise AIDS'ti. Dördüncü toplantının diyabet için düzenlenmesi artış hızının ne kadar ürkütücü bir boyuta geldiğini ortaya koyuyor.
Diyabet, tıpkı bulaşıcı bir hastalık gibi gün geçtikçe artış gösteriyor.”
Diyabetin artış hızının durdurulmasının son derece önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Temel Yılmaz, aynı zamanda diyabet hastalarının da iyi bir tedavi almaları gerektiğinin altını çizdi. İyi tedavi alan ve yaşam tarzına dikkat eden hastaların sağlıklı bireyler gibi hayatlarına devam edebilecekleri söyleyen Prof. Dr. Yılmaz, iyi tedavi edilmeyen diyabet hastalarının karşılaşabileceği riskleri ise şu şekilde açıkladı:
1. Her 2 diyabet hastasından biri kalp hastalığı sebebiyle hayatını kaybediyor.
2. Her 2 diyabet hastasından birinde nöropati yani sinir sistemlerinde hasar görülüyor.
3. Diyabet ABD'de son aşamaya gelmiş böbrek yetersizliği vakalarının yüzde 50'sinden sorumlu.
4. Diyabet hastalarında normal hastalara göre 15 kat daha fazla ampütasyon yani uzuv kaybı yaşanıyor.
5. Diyabet 20 yaş üstü körlük nedenlerinde birinci sırada. Ciddi diyabetik retinopati gelişen hastaların yüzde 50'si tanıyı takip eden 5 yıl içinde kör olabiliyor.
6. Depresyon, diyabet hastalarında 2 kat daha fazla.
7. Tip 2 diyabet demans (Hafıza kaybı) riskini 3 kat artırıyor.
8. Diyabet hastalarının ölüm riski diyabet hastası olmayanlara göre 2 kat daha fazla.
Ülkemizin çok büyük nüfusu kapsayan ve çok hızla yayılan ciddi bir sağlık sorunu ile karşı karşıya olduğunu bildiren Prof. Dr. Temel Yılmaz, diyabetin yaşam boyu süren bir hastalık olduğunu, süreç içinde ciddi organ hasarları gelişebildiğini ve birçok hastalığı tetiklediğini belirtti. Prof. Dr. Yılmaz, bu nedenle diyabetle etkin mücadelenin, toplumun bu hastalıkla ilgili farkındalığının artması ve bilinçlendirilmesinde geciktiğini ifade etti.
Türkiye henüz Diyabetin farkında değil. Yapılan çalışmalar Türkiye'de Diyabet Farkındalık oranı %36 civarında. Halkın %64'ü diyabeti bilmiyor. Bu nedenle ciddiye almıyor. Nüfusta %15 oranı olan bir hastalığı nüfusun üçte ikisinin bilmemesi ülke açısından çok üzücü.
Özellikle gençler diyabet konusunda en bilgisiz kesim. Bu nedenle diyabetten korunmak için önlem almıyor. Ağırlıklı fast-food'un olduğu gıdalarla kötü besleniyor, spor yapmıyor. Bu nedenle diyabet gençlerde hızla yayılıyor.
Amerikan tipi burger, cips, sosis, kalorili içecekler, diyabetin tetikleyicisi ama daha da önemlisi milli “fast-food”umuz...
Milli “fast-food”, güneydoğu Anadolu mutfağının hızlı yiyecek tipine dönüştürülmüş hali. Lahmacun, dürüm, kebap özellikle gençler arasında yaygın ve diyabeti tetikleyen beslenme modeli.
Ayrıca spordan uzak, saatlerce bilgisayar, akıllı telefon, Ipad'lerin önünde geçirilen hareketsiz yaşam da gençlerde obeziteyi, arkasından şişmanlığı getiriyor.