Geçtiğimiz hafta Bursa Yıldırım Belediyesi Başkanı Oktay Yılmaz’ın davetlisi olarak Bursa’daydık. Yıldırım Belediyesi çok güzel bir işe imza attı: Bir süredir Bursa’da yaşayan hocaların hocası ve aynı zamanda Yeni Şafak gazetesinde ilk günden bu yana yazan İslam Hukuku hocası Prof.Dr. Hayreddin Karaman’ın şiirlerini Dert Söyletir adıyla okurla buluşturdu. Ardından da bu kitaptan yola çıkarak hocamıza bir vefa gecesi düzenlendi. Teyyare Kültür Merkezi’ndeki geceye Karaman da katıldı. Ayrıca Karaman’ın ilmi yolculuğundan nasiplenmiş öğrencileri yanında, ailesi, dostları da oradaydı. Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz’un moderatörlüğünde “İlme Adanmış Bir Ömür, Hayreddin Karaman’a Vefa Paneli” yapıldı. Panelde Prof. Dr. Mehmet Görmez, Prof. Dr. M. İhsan Karaman, Prof. Dr. Mürteza Bedir, Prof. Dr. Mustafa Ağırman, Prof. Dr. Tahsin Görgün ve Prof. Dr. Kaşif Hamdi Okur hocayı farklı yönleriyle ele aldılar.
Gecede ses sanatçısı ve bestekar Mehmet Kemiksiz ise Karaman’ın şiirlerinden yola çıkarak bestelediği ilahilerin yer aldığı Dert Söyletir albümünden parçalar seslendirdi. Geceye katılan misafirlere Karaman’ın şiir kitabı ve Kemiksiz’in bestelerinden oluşan aynı isimli albümü hediye edildi. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden aynı zamanda Karaman’ın öğrencisi olan bestekar ve ses sanatçısı Mehmet Kemiksiz’le albümdeki eserlerin hikayesini konuştuk.
Öncelikle şuun söylemeliyim ki Hayreddin Karaman Hocanın hayatının bir noktasında böyle bir vesileyle olabilmek, onun sanatçı kimliğinin tarafında yer almak, onun iltifatına mazhar olmak benim için çok büyük bir bahtiyarlıktır. Hayreddin Karaman’ın öğrencisi olmanın nasıl bir duygu olduğunu anlatmak ise benim için çok zor. Aslında bu albüm hazırlanırken hocamızı ilk gördüğüm günden başlayıp bu albümün ortaya çıkmasına kadar ki zaman dilimiyle ilgili hislerimi anlatan yaklaşık 20 sayfalık bir metin kaleme almıştım. Özetle şunu söyleyebilirim ki ben ilahiyat fakültesine Erzurum’da başladım ve bir yıl sonra da Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne geçiş yaptırdım. Bu dönemde de hocamızla tanıştım.
1992 yılında Marmara İlahiyat Fakültesi’ne geçiş yaptığımda Marmara İlahiyat Camii’nin alt katındaki salonda hocamız öğrencileriyle bir araya gelir hem sohbet eder hem de öğrencilerin güncel sorularını cevaplardı. Ben hocanın o derslerindeki ortamlarda yetiştim. Sınıf tıklım tıklım olurdu ve bazı öğrenciler ayakta kalırdı. Kimi zaman ben de ayakta kalan o öğrencilerden biri olurdum. Ayakta da olsam bu dersleri dinlerdik. Hocamızın o derslerdeki giyiminden anlatım şekline kadar her şeyi not etmiştim. çok önemli meselelerin anlatıldğı o derslerde hocamız sakin sakin konuşur ve cümleler arasında sık sık yutkunurdu. Sakince ve tek el hareketiyle konuşması dikkatimi çekerdi. Yine kalın kaşlarını kaldırıp indirerek sanki anlattıklarının altını çizerdi. Onun konuşurkenki yüz ifadesi, yumuşak bir sesle bu çok önemli meseleleri anlatması bizi etkilerdi. Konuşmak için önceden hazırladığı tüm mevzuyu ve içeriği en ince tahsilatına kadar zihninde planlamış olduğu çok belli olurdu.
Burada ne öğrendim aslında? Hocadan ilk önce bazı önemli şeylerin kısık sesle de söylenebileceğini öğrendim. Gençlerin güncel konularla ilgili merak ettiği çok önemli konuları sakin ve vakur bir şekilde anlatırdı o derslerde. Bu benim hocadan öğrendiğim en önemli şeydir ve müzik de benim için o yumuşak sestir. Ikinci öğrendiğim konu ise: Herkesin dinlediği insan olmanın mühim bir mesele olduğudur. Ancak herkese göre konuşarak değil, herkesin kendi aklıyla ve vicdani ferasetiyle onay vereceği ortak kabuller ve bilgi terazisinde tartılmış cümleler kurarak bunu başarmak gerekir. Bu ise aslında çok zor bir meseledir. Mesela bir gruba göre konuşursunuz, o grup alkışlar, diğer grup sizi yaftalar ve kimseye kendinizi ifade edemezsiniz. Hayreddin Karaman Hoca gruplardan müstağni olarak herkesin kendi bilgi seviyesine hitap ederek söylemesi gerekeni söylerdi. Özellikle buna çok dikkat ederdi. Yani akli ve nakli delillerle herkesin kabul edebileceği şeyleri anlattı. Hiçbir zaman bir partiye, bir gruba ya da cemaate göre konuşmadı. İşte ben de bu kadar ciddi meseleleri konuşan bir insanın duygu dünyasını daha o yıllarda çok merak ederdim. Bu merakla 30 yıl sonra şiirlerini okuyup bestelerimi yaptım diyebilirim.
Hocanın eserlerinin bestelenmesi hususunda bazı hocalara teklif gitmiş sonra da Kürşat Gülrenk bana teklif etti. Önce şiirleri incelemek için biraz müsaade istedim ve şiirlerin tamamını okudum. Bu şiirlerden bizim Türk musikisinin usul, kaide ve üslubuna uygun olanları seçtim ve ardından da bu eserleri bestelemek için hocadan izin istedim. Sağ olsun gerekli izni aldıktan sonra gece gündüz bir ay bu şiirlerle yatıp kalktım. Sonunda bu besteleri yaptım. Besteleri seslendirmek için ise stüdyoya girdik. Stüdyoda bütün enstrümanlara çaldırdım ve albümün kayıtları yapıldı. Derken bir sağlık sorunu yaşadım ve ameliyat oldum. Ancak bu albümün de çıkması gerekiyordu ve ameliyatın üçüncü günü tekrar çalışmaya başladım. Çok zor bir süreçti ama başarıyla bu işi tamamladık.
İslam tarihinde pek çok maruf hukukçular var, fıkıhçılar var, müfessirler var. Hatta şeyhülislamlar var. Bunların da mütemmim divanları vardır hatta şiir ve belagat alanında çok usta isimler vardır aralarında.Arapça, Türkçe ve Farsça eserler vermişlerdir. Hayreddin Karaman’ı da şeyhülislamlar geleneğinden ya da fıkıhçılar, fakihler geleneğinden, müçtehitler geleneğinden şiir yazan cumhuriyet dönemindeki önemli hukukçu şairlerden bir isim olarak anmak gerekir.
Şiirlerden beste formlarına en uygun olanları seçtim. Bir albümde 12-13 beste kullanılıyor. Benim aslında seçtiğim 20 şiir vardı ancak bunların hepsi bestelense de albüme alamayacaktım ve icra edemeyecektim. Böylece hocayla da konuşarak bestelenecek eserelri 13’e indirdik. Yeni bir ön eleme yaptık. Bu şiirleri bestelerken şunu fark ettim, öğrencilik yıllarımda hep ruh halini merak ettiğim hocamı bu şiirler çok güzel anlatıyor.
Hayreddin Karaman’a yapılan saygı gecesi benim için şu anlamda da önemli: Böyle insanlara camiamızda yaşarken de kıymet verildiğini görmek çok önemli. Bu gece de öncelikle hocaya verilen saygı ve vefayı gösteren çok güzel bir gece oldu. Hocanın üniversiteden pek çok öğrencisi, hoca arkadaşı, dostu oradaydı. Ailesi, torunları, torunlarının çocukları oradaydı. Panele katılan isimler de kürsüye çıkıp konuşan siyasiler de hocamızı çok güzel anlattı. Şunu söylemeliyim ki: Ben hocamızla ilgili duygu ve düşüncelerimi kaleme aldığım size de bahsettiğim o 20 sayfalık yazıyı vatsaptan göndermiştim ve bu yazıda bir iki tashih yapıp hocamız geri göndermişti. Bana cevabını da bir şiirle vermişti. “Mehmet Evladıma” diye bana gönderdiği bu şiir benim için çok kıymetli bir hatıradır. Yine şunu özellikle dile getirmek isterim ki hocamızın onlarca kitabı var, yüzlerce makalesi, gazete yazısı var. Ancak şiirleri seslendirdiğim için hocamız bundan büyük bir memnuniyet duydu, bunu sahnede hissettim. Nitekim birkaç kere sahnedeyken hocayla göz göze gelip selamlaştık. Sadece şiir olarak duran şeylerin müzikal kıyafete bürünüp makamlara bürünüp kaside olup, şarkı olup, ilahi olup, naat olup insanlara sunulması hoca için de çok önemli diye o gece telakki ettim. Özellikle konser çıkışı elini öptüğümde bana sarılışı, memnuniyeti, birlikte çekildiğimiz fotoğraflar benim için unutulmazdı. Açıkçası Hayreddin Karaman gibi bir ulu çınarın gölgesinde onun şiirlerini terennüm etmek ve onun huzurunda bunları kendisine okuyabilmek bizim için çok büyük bir bahtiyarlıktı, tarihi bir andı. Aynı şekilde albümden o gece altı eseri seslendirdik ve diğerlerini insanlar evlerinde dinleyecekler. Seyirciler arasında musikiyle uğraşanlar da vardı ve genel olarak olumlu tepkiler aldık. Bu da beni ayrıca memnun etti. Allah hocamızı başımızdan eksik etmesin.Bir ulu çınar olarak o yazsın, çizsin, bize söylesin. Şiirlerini de devam ettirsin ki biz de yeni şiirlerine yeni besteler yapalım. Nice Hayreddin Karaman saygı gecelerinde inşallah onları okuyalım Bu vesileyle o geceye katılan tüm dostlara, Hayreddin Karaman dostlarına, musiki dostlarına gecenin hazırlanmasında emeği geçen başta Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz’a Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’a, tüm bürokrata teşekkür ederim. Hayreddin Karaman albümüyle bizim de beste sayımız bin üç yüzü geçmiş oldu.