Hop diye Şamahı

Fatma Demircioğlu Parlar
Fatma Demircioğlu Parlar
04:0015/06/2025, Pazar
G: 21/06/2025, Cumartesi
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.

Azerbaycan’a Nizami Gencevi Parkı’ndan "Merhaba" demiştim. Şimdi de Sabir Parkı’ndan yolculuğumun başından sonuna kadar bana eşlik eden Nizami Gencevi, Bahtiyar Vahapzade, Hüseyin Cavid, Mirza Ali Ekber Sabir, Şevket Süreyya Aydemir, Abdulhamit Avşar ve Tolstoy’un bu topraklardaki güzel anıları cebimde veda ediyorum.

Bakü’den Şamahı’ya gidiyoruz. Bir buçuk-iki saatlik bir yol. Uçsuz bucaksız bozkırda çıplak dağlar, tepeler arasında ilerledikçe petrol kuleleri bir bir arkamızda kalıyor. Çok değil bir saat geçmeden sağımızdaki solumuzdaki lüks araçlar da görünmez oluyor. Artık Sovyet döneminden kalan eski Lada’larla yol alıyoruz. Yolun iki tarafından sessizliğe gark olmuş köyler, küçük zavod (fabrika)lar akıp gidiyor. Neredeyse varmak üzereyiz ama birden karşımıza çıkan Bahtiyar Vahapzade bizden durmamızı istiyor.

YOLCU ARABAYI DURDUR BU YERDE

Bakü-Şamahı Karayolu’nun Acıdere mevkisindeyiz. Burada bir Türk zabitinin mezarı var. O, 1918 yılında Nuri Paşa komutasında Azerbaycan’ın yardımına koşan Kafkas İslam Ordusu askerlerinden. Şamahı civarında yaralanır. Yardımına gelen köylülere “Eğer ölürsem beni yaralı olarak bulduğunuz yere defnedin” der. Vasiyeti yerine getirilir. Mezarı korunup kollanır ve ziyaretçisi eksik olmaz. İsmi bilinmediğinden ‘Garip Asker’ olarak anılan Türk zabitinin öyküsü yıllar içinde destanlaşır .

İşte Bahtiyar Vahapzade’nin yoldan geçenleri durduran ‘Tenha Mezar’ şiiri de burada yatan Türk zabiti anlatır:

Yolun kenarında tenha bir mezar

Üstünde ne adı ne soyadı var.

Yolcu, arabayı durdur bu yerde

Bir sor, kimdir yatan tenha kabirde?


O bir Türk askeri, kahraman, metin!

O öz kardeşine yardıma geldi.

Kurşuna dizilen milletimizin,

Haklı savaşına yardıma geldi.

KAFKASYA’NIN İLK CAMİLERİNDEN

Kafkas dağlarının eteğindeki Şamahı 1991 sonrası gökdelenlerle çevrelenen Bakü’nün aksine iki, üç katlı evleriyle sükutun hakim olduğu bir kent. Ana geçim kaynağı hayvancılık ve tarım olsa da başkentin yaz-kış rüzgarlı ve petrol kokan havasından kaçanları ağırlayarak kendisine yeni bir kapı aralamış. Tabii bu kapının daha da açılması için kadim Şamahı da yavaş yavaş devreye sokuluyor. . Azerbaycan’da Bakü, Şeki ve İsmailli’den sonra Şamahı’da da gördüğüm şu ki petrol gelirinin bir kısmının artık ‘eski olana’ da aktarıldığı. Bu noktada Şamahı’da işe Kafkaslar’ın en eski camilerinden biri olduğu söylenen Cuma Camii’nden başlanılmış. Kapsamlı bir onarımdan geçirilen cami 2013’te ibadete açılmış.

Çok büyük bir avludaki dikdörtgen planlı Şamahı Cuma Camii aslında defalarca yıkılıp yeniden inşa edilir. 1902 yılındaki depremde temellerine kadar yıkılınca hasar tespiti için bir komisyon kurulur. Bu komisyonun çalışmaları sırasında jeolog Şahkulu Kaçar, camideki Arapça kitabeden temelinin Hicri 126. yılda (Miladi 744) atıldığını tespit eder. Bu bilgiye rağmen kitabe bulunamadığından sonraki yıllarda da Cuma Camii’nin inşa tarihini belirleme yönündeki çalışmalar devam ettirilir. Tarihçi ve arkeolog Hüseyin Ciddi de Şamahı Cuma Camii bölgesinde yaptığı araştırmaların verilerine dayanarak temelin 8. yüzyılda atıldığını ortaya koyar. Bugünkü cami 1902 yılının temelleri üzerine inşa edilse de bu büyük avluda yüzyıllardır hep büyük bir ibadethane olmuş.

AHLAT’A GELMİŞ GİBİ

Şamahı’da görmek istediğim yerlerden biri de Kalaxana Köyü’ndeki kümbetler. Cuma Mescidi ile köyün arası 6 km. Yolun iki tarafında göz alabildiğine üzüm bağları uzanıyor. Eskiden Şamahı’da nereye bakarsanız bakın bu bağları görürmüşsünüz. Son yıllarda ise kısmen canlandırılmış. Köyle birlikte ilk kümbet de görünüyor. Ardından diğerleri. Eğimli boş bir arazide dağınık şekilde yer alan kümbetler, az yukarıdaki tarihi mezarlarla birlikte Ahlat’ı andırıyor. Gerçi Şamahı’da Ahlat’ı hatırlatan tek yer Kalaxana değil. Mereze Köyü’ndeki Diri Baba Türbesi’nin yakınındaki tarihi mezarlık ve Yedi Kubbe’de de aynı benzetmeyi yapıyorsunuz. Zaten bu üç nokta Şamahı’nın tarihi dokusunu en iyi hissedebildiğiniz yerler. Yedi Kubbe şehre hakim bir tepede. Buradan Şamahı’nın büyük bir kısmı görülüyor. Şirvan hanlarının dışında Şamahı’nın en ünlü kalemi Mirza Ali Ekber Sabir’in kabri de Yedi Kubbe’de.

HOPPANA HOPPANA GEDİR

Azerbaycan’ın ünlü hiciv şairi Sabir bu şehirde doğup, bu şehirde gözlerini kapamış. Halk tarafından sevilip sahiplenen bir isim. Öyle ki maddi sorunlar nedeniyle şiirlerini yayımlatamayan Sabir’in külliyatının kitap haline getirilmesini okurları sağlamış. Hophop adıyla şiirler yazdığı Molla Nasreddin Dergisi aracılığıyla düzenlenen yardım kampanyasına Azerbaycan’ın dört bir yanından katılım olmuş. Gelen yardımlarla Sabir’in hem şiirlerinin toplandığı Hophopname kitabı yayımlanmış hem de Bakü’ye heykeli dikilmiş. Sabir şiirlerini birçok takma isimle yayımlamış ama en çok kullandığı isim ‘Hophop’ olmuş. Molla Nasreddin dergisini çıkaran Celil Memmedkuluzâde bir hatırasında bu takma ismin Sabir’e nasıl verildiğini şu şekilde anlatmış: “Hophop imzasını Sabir özü gebul etmemiş, o imzanı biz ona vermişik. Sabir, idaremize getirdiyi manzumeye imza goymazdı. Birinci nezmini getirib verdikde heç özünü görmedik, ikinci nezmini idareye verib getdikde arhasınca bahtıg, gördük çoh yeyin ve hoppana hoppana gedir. O münasibetle de biz ona ‘Hophop’ imzasını verdik...”

Bakü’de Azerbaycan Edebiyat Müzesi’nin yanında biri Nizami Gencevi’nin diğeri Mirza Ali Ekber Sabir’in adını taşıyan iki güzel park var. Azerbaycan’a Nizami Gencevi Parkı’ndan merhaba demiştim. Şimdi de Sabir Parkı’ndan yolculuğumun başından sonuna kadar bana eşlik eden Nizami Gencevi, Bahtiyar Vahapzade, Hüseyin Cavid, Mirza Ali Ekber Sabir, Şevket Süreyya Aydemir, Abdulhamit Avşar ve Tolstoy’un bu topraklardaki güzel anıları cebimde veda ediyorum…

Kaynaklar

- Tenha Mezar Bahtiyar Vahapzade

- Şamahı Cuma Camii – On Üç Asırdır İbadethane Cafer Kıyasi- ANAS’ın muhabir üyesi, Profesör Kamil İbrahimov / Azerbaycan Milli Kütüphanesi

- Şamahı Ansiklopedisi

- Azerbaycan Türk Edebiyatı Millî Şairi Mirze Elekber Sâbir ve Hophopname Lokman Taşkesenlioğlu



#aktüel
#edebiyat
#hayat