Hoyratça tüketime ‘dur’ demeliyiz: Atık kazanımımız yüzde yetmişe çıkmalı

Mesude Demirhan
00:004/08/2021, Çarşamba
G: 4/08/2021, Çarşamba
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv

Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Arif Karademir, ilk 10 ekonomi arasına girebilmemiz için atık kazanım rakamlarımızı yüzde 70’lere yükseltmemiz gerektiğini söyledi. Karademir, “Artan nüfus, sayısız ürün çeşidi ile kontrol edilemeyen tüketim, hoyratça insanın her şeyi israf etmesi kısacası dünyayı tüketmesine ‘dur’ diyecek global bir hareket başlatılması gerekiyor” dedi.

Yazı dizimizin bugünkü bölümünde kendi alanında oldukça yetkin bir isme kulak veriyoruz. Sorularımızı cevaplandıran Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Karademir, kâğıt üretimi ve geri dönüşüm konusunda çarpıcı tespitlerde bulundu.
Karademir, Türkiye’nin ilk 10 ekonomi arasına girebilmesi için atık kazanım rakamlarımızı da yüzde 70’lere çıkarılması gerektiğine işaret etti.
Bu konuların temelinde eğitim ve bilinçli bir toplum gerçekliğinin yattığını belirten Karademir, dünyayı tüketen israfa dur demek için global bir hareket başlatılması çağrısında bulundu. İşte Karademir'in sorularımıza verdiği yanıtlar:


Nüfus artışı ve kâğıt tüketimi arasında nasıl bir bağlantı var?
  • Günümüzde 8 milyar olan dünya nüfusunun 2050 yılında 10 milyar olacağı öngörülmektedir. İlk icat edildiğinde sadece değerli kitapların, sanat eserleri ve devletler arası anlaşmaların yazıldığı ve kaydedildiği bir materyal olarak kullanılan kâğıt, günümüzde çok farklı formlarda hayatımıza girdi.
    Üretim kapasitesi ve ürün çeşidi artmış olan kâğıt ve kartonların sadece primer ham madde kaynakları dediğimiz ormanlar ve bitki liflerinde sürdürülebilir olarak karşılanması artık imkânsız hale gelmiştir.
    Dolayısıyla ormanların dışında yeni lif kaynakları bulunması, rantabl işletilmesi ve özellikle atık kâğıtların yüksek oran ve ileri kalitede geri dönüştürülmesi hayati öneme sahip.

AVRUPA'DA ATIK KÂĞIDIN GERİ KAZANIM ORANI %70

Türkiye'nin atık kâğıt ve sıfır dönüşüm konularındaki performansını nasıl değerlendiriyorsunuz? Avrupa ile kıyaslandığımızda ne durumdayız?
Bildiğimiz gibi yapısal ve teknolojik konularda sağlıklı revizyon yapılamayan SEKA’ların özelleştirilmesinden sonra selüloz hamuru üretimi ülkemizde artık yapılmıyor.
Bir fabrikamız düşük oranda kendine yeterli hamur üretiyor ancak, ülke ihtiyacını karşılayacak yerli üretim ne yazık ki yapılamıyor. Bu noktada sektör büyük oranda ülke içerisinde kullanılmış ve atılmış kâğıt ve kâğıt ürünlerinin modern, sağlıklı ve sürdürülebilir şekilde geri kazanılmasına büyük oranda bağımlı görülüyor.
Öyle ki ülke içerisinde toplanan atık kâğıtlar yeterli olmadığı için zaman zaman yurt dışından atık kâğıt ithal etmek zorunda kalıyoruz.

YILDA 8,5 MİLYON TON KÂĞIT TÜKETİYORUZ

  • Genel ifadeler vermek gerekirse dünyada yılda 425 milyon ton kâğıt/karton üretimi ve tüketimi yapılıyor. Ülkemizde ise kâğıt/karton üretimi 5.5 milyon ton iken, tüketim 8.5 milyon ton civarlarında. Yaklaşık %55-60 civarında yerli üretim atık kâğıtların geri kazanılması ile gerçekleşmektedir.
    Avrupa da atık kâğıtların geri kazanılma oranı ise %70’ler civarında. Elbette tüketilen kâğıt/karton ürünlerinin hepsi ülke içerisinde kalmadığı gibi, belli oranı da geri dönüştürülmeye uygun olamıyor. Özellikle yurt dışına yapılan ihraç ürünlerinde selüloz bazlı ambalajlar ve kartonları kaybetmiş oluyoruz. Özellikle temizlik, hijyen ve sağlık alanında kullanılan selüloz temelli temizlik, havlu ve ambalaj kâğıtlarının geri kazanılması mümkün değil. Değerli evrak ve kitapların geri dönüşüm periyotları da çok uzun oluyor.
    Teknik olarak bir ülkede kullanılan toplam kâğıtların en fazla geri kazanılabilen oranının %80 olduğu bildirilmektedir. Kişi başı yıllık kâğıt/karton tüketiminin ABD’de 320 kg, Avrupa’da 280 kg, ülkemizde ise 79 kg olduğu raporlanmıştır. Bu rakamların ülkelerin gelişmişlik düzeyleri ile ilişkili olduğu kabul edildiğine göre; ilk 10 ekonomi arasına girebilmemiz içinde kâğıt/karton üretim/tüketim sıralamasında 25-30 aralığından ilk 10-15 aralığına çıkmamız, atık kazanım rakamlarımızı da %70’lere yükseltmemiz gerekmektedir.

GÜZEL UYGULAMALAR VAR ANCAK YETERSİZ

Devlet kurumları başta örnek olmak üzere, banka, sigorta, proje ağırlıklı iş kolları, eğitim kurumları, yerleşim siteleri, organize üretim alanları kullanılan kâğıt/karton ürünlerinin yerinde ayrıştırılması, biriktirilmesi ve sağlıklı, düzenli olarak kâğıt fabrikalarına ulaştırılması konusunda güzel projeler yapabilirler.
Bu konuda eğitimler, teşvikler, tanıtımlar yapılabilir. Ülkemizde kâğıt, atık yağların toplanması ve benzer konularda güzel uygulamalar var ancak, yetersiz ve çok artması gerekiyor.
Bir ülkede eğer atıklar çöp tenekelerinden veya çöp dağlarından “vahşi toplama” metodu ile ayrıştırılıyor ve ilgili fabrikalara düzensiz ulaştırılıyorsa bu ülkenin gelişmediğinin göstergelerinden birisidir.

SIFIR ATIK PROJESİNE DESTEK VERELİM

Vatandaşlara bu konuda düşen sorumluluklar neler?
  • Sıfır atık projesi ve geri dönüşüm projelerine destek verebiliriz. Dünyayı düzeltmeye ve güzelleştirmeye önce kendimden, aile, mahalle ve kentimden başlamalıyım diyerek, öncelikle evimizde, iş yerimizde ve hayatımızda kâğıt ve tüm diğer atıkların düzenli ayrıştırılması, toplanması ve değerlendirileceği dönüşüm sistemine ulaştırılmasında pozitif katkı üretmeliyiz.

GELİŞMEK İÇİN ENDÜSTRİYEL ORMANCILIK ŞART

Selüloza yıllık 1 milyar dolar para ödüyoruz. Bu ithalatı nasıl azaltabiliriz?
Selüloz elyaf eldesinde temelde 3 ana kaynak vardır. Bunlar, ormanlar, atık kâğıtlar, tarımsal ve yıllık bitki artıklarıdır
. Ormanlardan sürdürülebilir ve rekabet edebilir kereste, reçine ve bilhassa selüloz elyafı için kâğıtlık odun üretimi yapabilmek için, planlı yönetilen ve endüstriyel işletilen özel ormancılığa kesinlikle geçilmesi gerekmektedir.

3R MODELİYLE İSRAFI ÖNLERİZ

Geri dönüşüm kâğıt işiyle uğraşan fabrikalar, kaynağında doğru ayrıştırılamayan kâğıtlardan dolayı ithal geri dönüşüm kâğıt almak zorunda kalıyor. Bu konunun önüne geçebilmek için neler yapılabilir?
  • Hoyratça tüketime dur diyecek global bir hareket başlatılması ve sahiplenilmesi gerekiyor. İsrafın kontrolünde 3R modelini ele alabiliriz.
    Reduce, Reuse ve Recyle İngilizce kelimelerinin baş harflerini simgeleyen 3R modelinde, kullanımın azaltılması, eşyaların tekrar ve daha uzun süre kullanılması, ömrünü tamamlayan eşyaların geri kazanılarak, yeni ürünlere dönüştürülmesi felsefesine vurgu yapılmaktadır.

PLASTİK KULLANIMINI AZALTALIM

Son olarak plastik konusunu yorumlamak ister misiniz?
Atık diye tanımlanan malzemenin kaynağı, doğaya karıştığında etrafına yapacağı etki ve en önemlisi kaç yılda bertaraf olacağı, yok olacağı konusu en önemli hususlardır.
O açıdan plastik malzemenin özellikle elde edilmesi sürecinin çevresel olarak faturası çok yüksektir. Bu açıdan üretilen ve çevreye atılan plastik ürün miktarı ile doğanın plastiği ayrıştırma hızı arasında son derece dengesiz bir ilişki vardır.
Toprak, hava ve özellikle su kaynaklarımız yoğun bir plastik kirlenmeye maruz kalıyor. En iyi çözüm önerileri ise plastik kullanımını kısıtlamak, doğada kolay çözünebilen plastikleri teşvik etmek ve organik selüloz kaynaklı biyokompozit ürünlere yönelmek olabilir.

ATIK AYRIŞTIRMASI EVDE VE İŞ YERİNDE BAŞLAMALI

  • Atık kâğıtlar konusunda ise en önemli konu tüketicinin bilinçlenmesidir. Tüketici, atıkları sınıflarına göre evinde, iş yerinde ve günlük hayatında uygun yer ve şekilde ayrıştırarak biriktirmelidir.
    Atık kâğıtların toplanmasındaki sistem ve çalışanların eğitimden geçirilmesi ve modernize edilmesi de şarttır. Günümüzde hurda kâğıt toplayıcılarına ve toplama düzeneklerine dönük basit dokunuşlarla çok güzel ilerlemeler bile yapılabilir. Son aşama ise hurda kâğıdın fabrikada en optimum şekilde ayrıştırılması, hamurlaştırılması, mürekkep giderme ve ağartma işlemlerinden geçirilmesidir.
    Bu süreçte kullanılan düzenekler, kimyasallar ve teknikler çevreci olmalı, maliyetleri yükseltmeden, kaliteli ve yüksek verimde lif ve kâğıt üretmelidir. Bu noktada fabrikalar ile üniversiteler arasında problem çözme odaklı somut proje çalışmaları daha fazla yapılmalıdır.

Ülkemizde yoğun üretim yapılan rantabl ham madde potansiyeli olan bölgelerde tarımsal atıklardan kâğıt hamuru üreten fabrikalar kurulabilir.

#Arif Karademir
#Türkiye
#Avrupa
#ABD