
Maarif Platformu, Enderun Özgün Eğitimciler Derneği ve İstanbul Medeniyet Enstitüsü iş birliğiyle hazırlanan "Türk Eğitim Sistemi ve Zorunlu Eğitimin Yansımaları Çalıştayı" eğitim sisteminin temel sorunlarına ışık tutarak çözüm önerileri sundu. Akademisyenler, bürokratlar, iş dünyası temsilcileri ve eğitimcilerin katkılarıyla hazırlanan raporda, zorunlu eğitimin birey ve toplum üzerindeki etkileri ortaya koyuldu.

12 yıllık zorunlu eğitim ile ilgili tespitler
Rapora göre, özellikle 12 yıllık zorunlu eğitim, öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine uygun bir yönlendirme yapılmasını engellerken öne çıkan hususlar şu şekilde sıralandı;
- • Plansızlık: Üniversiteye giriş ve meslek seçiminde yönlendirme eksikliği, akademik başarısı düşük öğrenciler için sınav sistemini travmatik hale getiriyor.
- • Sosyal ve Psikolojik Etkiler: Zorunlu eğitim, okulu öğrenciler için "yarı açık hapishane" algısına dönüştürürken, öğretmenleri "bakıcı" veya "gardiyan" konumuna itiyor.
- • Kırsal Alanda Etkiler: Köylerin boşalmasıyla tarım ve hayvancılık faaliyetleri gerilerken, bu durum nitelikli meslek elemanlarının yetişmesini de engelliyor.

Müfredata yönelik çözüm önerileri
- • Yerelleşme ve Esnek Müfredat: Eğitim müfredatı, bölgesel ihtiyaçlara ve öğrenci farklılıklarına göre çeşitlendirilmeli. Valiliklerin ve yerel yönetimlerin müfredat oluşturma yetkisi artırılmalı.
- • Mesleki Eğitimin Güçlendirilmesi: Meslek liseleri ve mesleki eğitim merkezleri (MESEM) desteklenerek, eğitim süreçleri üretimle entegre edilmelidir.
- • Portfolyo Sistemi: Diploma yerine bireylerin yeteneklerini ve başarılarını gösteren bir portfolyo sistemine geçilmesi önerildi.
- • Zorunlu Eğitim Süresinin Kısaltılması: Zorunlu eğitimin daha kısa bir süreye indirilmesi ve öğrencilerin erken yaşta yönlendirilmesi gerektiği ifade edildi.

Tevhid-i Tedrisat vurgusu
Raporda, Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun uygulama biçiminin eğitimde çeşitliliği engellediği belirtilirken, tek tip müfredatın farklı görüşlere tahammülsüzlük ve kutuplaşmayı beslediği ifade edildi. Ayrıca eğitim sisteminin sınav odaklı yapısı, bireylerde eleştirel düşünme yeteneğini körelttiği ve toplumsal kutuplaşmayı artırdığı yönünde değerlendirmeler yer aldı.
"Eğitim, yalnızca sınıflarda değil; sanayi, tarım ve ticaret alanlarına entegre edilerek hayatın her alanında gerçekleşmelidir” denilen raporda, eğitimin hayata entegre edilmesi gerektiği vurgulandı.
Türk eğitim sisteminin, bireysel farklılıkları gözeten ve toplumsal ihtiyaçlara duyarlı bir yapıya dönüştürülmesi gerektiğini belirten rapor, eğitimde köklü reformların altını çizdi. Merkeziyetçi yapıdan uzaklaşılması, mesleki eğitimin desteklenmesi ve farklı öğrenme modellerinin uygulanabilir hale getirilmesi, önerilen çözüm yolları arasında yer aldı. Ayrıca raporda yer alan öneriler, eğitim sisteminin bireylerin potansiyelini ortaya çıkaran ve toplumsal kalkınmaya katkı sunan bir yapıya kavuşması için atılacak adımlar olarak değerlendirildi.