İslam dünyasının gözbebeği olan mukaddes topraklarda gerçekleştirdiği destansı savunma ile tanınan yakın tarihin en önemli kahramanlarından Medine Müdafii Fahreddin Paşa, vefatının 75. yılında Kazlıçeşme Sanat’ta açılan sergiyle anılıyor.
Ömer Faruk Şerifoğlu’nun küratörlüğünde hazırlanan kapsamlı sergide Fahreddin Paşa’nın çektiği fotoğraflar, diplomaları, kaleme aldığı mektuplar ve muhtelif yazışmalar, gazete küpürleri, kartvizitleri, madalya, berat ve nişanlarla aile koleksiyonunda yer alan bazı şahsi eşyaları yer alıyor.
Üstün askerî meziyetleri yanında vatanperverliği, mütedeyyin ve vakur duruşuyla adından söz ettiren Fahreddin Paşa’nın mücadelesi, entelektüel dünyası ve yaşamından kesitler sunan sergide aile arşivinden ilk kez gün yüzüne çıkan 1929’da Kabil dönüşü kendine dair özlük bilgilerini kaydettiği içerisinde notlar, değerlendirmeler ve belgelerin olduğu defter dikkat çekiyor.
1868’de Rusçuk’ta Tuna vilayeti Posta ve Telgraf Başmüdürü Mehmed Nahid Bey ile eşi Fatma Adile Hanım’ın evladı olarak dünyaya geldi. 93 Harbi’nden sonra ailesiyle birlikte İstanbul’a gelen Ömer Fahreddin (Paşa) 1888’de Harp Okulu’nu, 1891’de Erkân-ı Harbiyye’yi bitirdi ve kurmay yüzbaşı olarak orduya katıldı. Balkan Savaşı esnasında Çatalca savunmasındaki başarısıyla Edirne’nin geri alınmasında rol oynadı. Osmanlı Devleti 1914’te I. Dünya Savaşı’na girdiği vakit albay rütbesiyle Dördüncü Ordu’ya bağlı 12. Kolordu kumandanı olarak Musul’da bulunuyordu. 25 Kasım 1914’te tuğgeneralliğe terfi ettirildi. 26 Ocak 1915’te 12. Kolordu’daki vazifesine ilâveten Dördüncü Ordu kumandan vekilliğine getirildi. Urfa, Zeytun, Haçin ve Musadağı Ermeni ayaklanmalarını bastırdı.
Fahreddin Paşa, 1916 yılında 4.Ordu komutanı Cemal Paşa tarafından Medine’deki Hicaz Seferi Kuvvetleri komutanlığına atandı. Fahreddin Paşa Medine’de çeşitli inşa faaliyetlerine girişir. Yeni yollar açılır, sokaklar genişletilir, çeşmeler yaptırır, elektrik ağı yaygınlaştırılır ve telefon hatları kurulur. İngilizlerin desteğinde Mayıs 1916’da Medine çevresindeki demiryolunu ve telgraf hatlarını tahrip ederek isyana girişen Şerif Hüseyin’in kuvvetlerine karşı kısıtlı imkânlar ve zor şartlar altında iki yıl yedi ay süren Medine Müdafaası ile tarihe geçmiştir. Fahreddin Paşa ve askerleri çölün ortasında çevre ile irtibatı kesilmiş bir kale durumuna gelen Medine’de bir taraftan düşmanla diğer taraftan açlık ve hastalıkla mücadele etti.
Medine’nin isyancılar tarafından işgal edilmesi ihtimalini göz önünde bulunduran Fahreddin Paşa Mekke ve Medine’deki mukaddes emanetlerin bir yağmaya uğramadan İstanbul’a nakledilmesini teklif etmiştir. Bu konuda bütün sorumluluğu üstüne alarak hazırlıklara başlar ve bir komisyon oluşturur. Kutsal emanetleri sandıklara yerleştirip mühürlettikten sonra 14 Mayıs 1917’de Medine’den özel bir trenle İstanbul’a gönderir. Aralarında Hz. Osman’ın (ra) ceylan derisi üzerine kendi el yazısı olan Mushaf-ı Şerif’in de olduğu 97 parçadan oluşan mübarek emanetler halen Topkapı Sarayı Müzesi’nde korunmakta ve sergilenmektedir.
İngilizler tarafından “Türk kaplanı” olarak adlandırılan ve Mondros Mütarekesi’ne direnerek Medine’yi müdafaa eden Fahreddin Paşa 27 Ocak 1919’da İngilizlerin savaş esiri olarak Mısır’a gönderildi. 5 Ağustos’ta Malta’ya sürgün edildi. Fahreddin Paşa, Ankara hükümetinin gayretleriyle 8 Nisan 1921’de Malta’da sürgünden kurtuldu. Roma’da bir süre tedavi gördükten sonra Berlin’e geçti. Berlin’de karşılaştığı Enver Paşa’nın daveti üzerine Moskova’ya gitti. Burada İslâm İhtilâl Cemiyetleri İttihadı Kongresi’ne iştirak etti. Zorlu bir yolculuğun ardından 24 Eylül 1921’de Millî Mücadele’ye katılmak için Ankara’ya geldi.
Fahreddin Paşa, Kasım 1921’de TBMM Hükümeti tarafından Türkiye Cumhuriyeti’nin Afganistan’daki ilk Kabil Büyükelçisi olarak atandı. Kabil’de 1922-1926 yılları arasında bulundu ve Türk-Afgan dostluğunun gelişmesinde önemli rol oynadı. 1934’te çıkan soyadı kanunuyla “Türkkan” soyadını aldı. 1936’da kendi isteğiyle Korgeneral rütbesiyle ordudan emekli olarak ayrıldı. Yaşamının son yıllarında ailesi ve dostlarıyla sakin bir hayat süren Fahreddin Paşa, 21 Kasım 1948’de Eskişehir yakınlarında trenle seyahat esnasında kalp krizi geçirerek vefat eder. 24 Kasım’da Harbiye’de düzenlenen merasim ve Teşvikiye Cami’nde kılınan cenaze namazının ardından vasiyeti üzerine naaşı İstanbul’da Aşiyan Mezarlığı’na defnedilir.
Ekim 1900’de Müşir Zeki Paşa’nın yeğeni ve Hamidiye Alayları Kumandanı Ferik Ahmet Sıtkı Paşa’nın kızı Ayşe Sıdıka Hanım (ö. 1959) ile evlenen Fahreddin Paşa’nın bu evlilikten Fatma Nilüfer, Fatma Subhiye, Mehmet Selim, Mehmet Orhan ve Ayhan isimli beş çocukları olmuştur. Aralarında iki yaş olmasına rağmen ikiz kardeş gibi büyüyen Mehmet Selim Türkkan ve Mehmet Orhan Türkkan askerlik mesleğini benimsemiş, orduda generalliğe kadar yükselmişlerdir.
Fahrettin Paşa büyük bir asker olmasının yanı sıra fotoğraf sanatıyla yakından ilgilenmiş ve geniş bir fotoğraf koleksiyonu oluşturmuştur. 17 yaşında fotoğraf makinası sahibi olan Ömer Fahreddin Harbiye’de okuduğu yıllarda İstanbul ve çevresinin fotoğraflarını çekmeye başlar. Beyoğlu’ndaki Febus Fotoğrafhanesi sahibi Bogos Tarkulyan’dan özel dersler alarak fotoğrafçılığını ilerletir. Askerlik yaşamı boyunca fotoğrafçılığa olan ilgisi devam eder. Çanakkale’den Kars’a Medine’den Herat’a Malta’da Kabil’e Osmanlı coğrafyasının birçok noktasında görev yapan ve buralardaki yaşamı kayda geçiren Fahreddin Paşa, Medine Müdafaası başta olmak üzere içinde olduğu hadiselere fotoğraflayarak görsel bir tarih yazmıştır. Medine’de iken çektiği fotoğraflar Harb Mecmuası ve Servet-i Fünûn gibi devrin matbuatında imzasız olarak yayımlanmıştır. Sergide Fahreddin Paşa’nın yaşamı boyunca elinden düşürmediği fotoğraf makinasıyla çektiği çeşitli fotoğraflar da yer alıyor.
Sergi kapsamında Ömer Faruk Şerifoğlu tarafından Fahreddin Paşa Medine Müdafii ve Öncü Bir Fotoğrafçı Fahreddin Paşa isimli iki katalog kitap da hazırlandı.
Cumhuriyet’in 100. yılında, Gazi Mustafa Kemal’in “Adını tarihe altın harflerle yazdıran kumandan” olarak tarif ettiği Medine Müdafii Fahreddin Paşa’nın tanınması ve yâd edilmesini amaçlayan sergi 31 Aralık’a kadar Kazlıçeşme Sanat’ta ziyaret edilebilir.