Mızraklı İlmihal’i yeni harflerle yayıma hazırlayan İsmail Kara, eserin sunuşuna şu cümlelerle başlar:
“Mızraklı İlmihal’le ilk tanışıklığım çok hoş olmadı: Çocukluğun verdiği cesaretle ilmihal bilgilerimle biraz övündüğüm zamanlarda mahalle camimizin hocası bana, ilk bakışta zor gözükmeyen bazı sorular sordu. Bunlara mantıkî cevaplar vermeye çalıştım ama boşuna. Hoca çekmecesinden cildi ve yapraklan hayli eskimiş Osmanlıca küçücük bir kitap çıkardı ve önce ortadaki metinden sonra da sayfa kenarlarındaki ek bilgilerden okumaya başladı. Bana şiir gibi gelen, öğretici tarafı ve akılda kalma oranı çok yüksek bu bilgilerin Mızraklı İlmihal’de yer aldıklarını sonradan öğrendim.
Yıllar sonra Boğaz hattı vapurlarından birinde, bir akşamüstü İsmet Özel Bey’le, Müslüman okur-yazarların pek de bilmeden eski kültürel değerlere karşı kayıtsız ve tenkitçi bir tavır takınmalarının mantığı (belki de mantıksızlığı) üzerine konuşuyorduk. Şahit olunmuş ortak olaylardan biri Namık Kemal’in şiirinin değeri, diğeri de dudak bükülerek geçilen Mızraklı İlmihal’di.. Neticede karar verdik: Mızraklı İlmihal’i ben yayına hazırlayacaktım, Çıdam Yayınları da basacaktı.”
Nitekim kitabı Çıdam Yayınları bastı (1989). 13. Baskısı Dergâh Yayınları tarafından Temmuz 2023’te okura sunulan Mızraklı İlmihal’in ilk baskısından oruç bahsinin birkaç sayfasını aktarıyorum:
“Ve dahi orucun farz olduğuna delil “Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç size de farz kılındı” (Bakara 2/43) âyet-i kerimesidir. Ve orucun farzı üçtür:
1. Niyet etmek,
2. Niyetin evvel ve âhir (son) vaktini bilmek,
3. Şafak yeri ağarmazdan evvelce vaktinden tâ gün batıncaya kadar orucu bozan şeylerden kendini hıfzetmek (korumak).
Ve dahi kişinin üzerine oruc(un) farz olmasının şartı yedidir:
1. Müslüman ola,
2. Bâliğ (ergin) ola,
3. Akıllı ola,
4. Sağ ola,
5. Mukîm ola (yolcu olmaya),
6. Hayız olmaya,
7. Nifas (lohusalık) üzere olmaya.
Ve dahi orucu altı şey bozar:
(1) Yemek yemek, (2) Ve içecek şeylerden bir şey içmek, (3) Cima (cinsi münasebet), (4) Hayız, (5) Ve Nifas, (6) Ağızı dolusu kusmak. Bu altı şey orucu an-asıl (esastan) giderir. Ve birkaç şey dahi vardır ki an-asıl gidermez, üzerinden farz sâkıt olur amma fazla olan sevabını giderir, çektiği açlık ve susuzluk yanına kalır deyü haberde vârit olmuştur. Ol sonraki şeyler kizb (yalan), gıybet, nemîme (koğuculuk), yalan yere yemin etmek gibi.
Ve dahi yedi nefer kimse orucu şer›an yer:
1. Hasta,
2. Müsafir,
3. Hayız,
4. Nifas üzere olan hatun,
5. Gebe hatun -kudreti yetmezse-,
6. Emzikli hatun -çocuğuna zarar olursa-
7. Şeyh-i fâni (çok yaşlı kimse).
Ve dahi oruçta niyet iki nevidir:
1. Ramazan (orucu), nafile (oruç), nezr-i muayyen (belirli adak orucu). Bu üçünün niyeti birdir. Evvel vakti günün dolunması, âhır (son) vakti gün zevale gelmeksizin yememiş içmemiş olsa niyet eder. Orucu tutarken gün zevale geldikten sonra niyet caiz olmaz.
2. Kaza (orucu), keffaret (orucu), nezr-i mutlak (mutlak adak orucu). Bu üçünün niyeti birdir. Evvel vakti günün dolunması, âhir vakti tan yeri ağarmazdan evvel niyet caizdir; tan yeri ağardıktan sonra üçüne dahi niyet caiz değildir.
Ve dahi oruç tutanlar üç nevidir: Cahiller(in) orucu, âlimler(in) orucu, enbiyaların) orucu. Cahiller orucu; yemezler, içmezler, cima etmezler, gayrı masiyeti (diğer günahları) işlerler. Âlimler orucu; yemezler, içmezler, cima etmezler, gayrı masiyeti de işlemezler. Enbiya orucu; onlar şüpheli olan şeylerden kaçarlar.
Oruç tutanların bayramı üç nevidir: Cahiller(in) bayramı, âlimlerin) bayramı, enbiya ve evliya(nın) bayramı. Ve cahiller bayramı; akşam oldukta iftar ederler, istediklerini yerler ve içerler, “bizim bayramımız budur” derler. Âlimler bayramı; akşam oldukta iftar ederler, “eğer Allahu azimü’ş-şan tuttuğumuz oruçtan razı oldu ise bizim bayramımız budur, eğer râzı olmadı ise bizim halimiz nice olur?” deyü tefekkür ederler. Amma enbiya ve evliya bayramı rü’yetullahtır (Allah’ı görmektir), onlar Allahu azimü’ş-şan’ın rızasına müştakdırlar.
Ve dahi cümle müminlerin bayramı beş nevidir:
1. Oldur ki kaçan bir müminin sol yanındaki melek kötü amel olarak yazmağa bir şey bulamaz ise,
2. Sekerâtu’l-mevtte (ölüm sırasında) müjdeci melekleri gelip “merhaba ya mümin sen Cennetliksin” deyü müjde ederler ise,
3. Kabre vardıkta kabrini Cennet bahçelerinden bir bahçe bulur ise,
4. Arşu’r-Rahman (Allah’ın Arşı) altında enbiya ve evliya ve ulema ve suleha ile gölgelenir ise,
5. Kıldan ince ve kılıçtan keskince ve gecenin karanlığından karanlık, bin yıl eniş ve bin yıl yokuş, bin yıl düz olan Sırat Köprüsü üzerinde yedi yerde olan suale cevap verip geçerse. Eğer veremez ise her birinde bin yıl azap olunsa gerektir. Ol yedi sual:
1. İmandan,
2. Namazdan,
3. Oruçtan,
4. Hacdan,
5. Zekâttan,
6. Kul hakkından,
7. Gusülden ve istinca (İstinca: Dışarı çıktıktan sonra su ile temizlenmek)dan ve abdestten.
Ve dahi bir kimse Ramazan-ı şerifte kast ile bir gün oruç yese keffaret ve kaza lazım gelir. Keffaret; bir kul (köle) azat eder, ona gücü yetmezse Ramazan ve oruç tutmak haram olan günlerden mâda günlerde arasını kesmeden altmış gün oruç tutar, ona da gücü yetmezse altmış fukarayı doyurur, Bir gün kaza; ol günün yerine bir gün oruç tutar.
Altı kimseye keffaret lazım gelmez:
1. Marîz (hasta),
2. Misafir,
3. Emzikli hatun -çocuğuna zarar olup tutmadı ise-
4. Şeyh-i fâni (çok yaşlı kimse),
5. Açlıktan yahut susuzluktan helak olmaktan havf eden (korkan) kimse.
Bu altı kimseye keffaret lazım gelmez, özrü gittikten sonra ancak gününe gün olarak kaza lazım gelir.” (s. 12-15)