Gazeteci, yazar Ayşe Böhürler aynı zamanda AK Parti Kayseri Milletvekili olarak da meclisteki görevini sürdürüyor. Okumayı yazmayı çocuk yaştan itibaren seven Böhürler yaz tatillerinde okuyacağı kitapların listesini önceden hazırladığını söylüyor. Böhürler sorularımızı cevapladı.
Çocukken ilk okuduğum kitabı hatırlayamıyorum. Üç abim vardı; onlar ortaokul-lise öğrencisiydi ve tiyatro yapan bir ekipleri vardı. Bu nedenle evde ciddi bir kütüphanenin yanında tiyatro eserleri de boldu. Okumayı 5 yaşında öğrenmiştim. O zamanlar çocuklar için bu kadar çok yayın yoktu. Ayşegül Tatilde, Ayşegül Piknikte kitap serilerini hatırlıyorum. Doğan Kardeş Dergisi’ni hatırlıyorum. Tom Sawyer’in Maceraları’nı, Jules Verne’in kitaplarını, Sebil Yayınları’nın çıkarttığı Ömer Seyfeddin kitapları ve tarih serisi ilk aklıma gelenler. Tük edebiyatının klasikleri, Rus ve Fransız klasikleri yaşım ilerledikçe okuduklarım arasında yer almaya başladı. Hikâye, roman ve sonra da araştırma kitaplarıyla ilerleyen bir okuma serüvenim oldu. Her yaz tatilde okuyacağım kitapları listeler, mutlaka onları tamamlardım.
Okuma alışkanlığı kazanmak için yapılması gereken ilk şey düzenli okuma konusunda istikrarlı olmak. Her gün mutlaka birkaç sayfa da olsa bir şeyler okumak gerekir. Bazen günlerce hiçbir şey okuyamayabilirsiniz; hastalık olur, dikkatinizi toplayamazsınız, birçok şey zaman zaman okumaya engel olabilir, bu çok normal. Fakat düzenli okursanız hızlıca tekrar adapte olabilirsiniz okumaya. İkinci nokta ise sevdiğiniz kitaplardan ve türden başlamak. Keyif aldığınız şeyleri okursanız düzenli okuma alışkanlığı edinmeniz daha kolay olur.
Tabii. Hatta daha çok okurdum. Zaman geçtikçe insan kitap okuma konusunda geç kaldığını düşünüyor, bazen “Keşke daha fazla okusaydım” diyor. Çok fazla okumadığı kitap olduğunu fark eden her okur, bir üzüntü yaşar. Hayatımız sevdiğimiz bütün kitapları okumaya yetmeyecek. İstediğimiz, merak ettiğimiz tüm kitapları okumaya vaktimiz yok. Dolayısıyla erken yaşlarda kitap okuma alışkanlığı kazanmak insanın hayatını çok hızlandırıyor, çok verimli hale getiriyor.
Boş zaman kavramı bende pek olmadı. Boş zamanım pek yok sanırım. Her zaman yapabileceğim bir şey var. Çocukken annem zorla kanaviçe işletirdi. Kitap okumak, sohbet etmek, araştırma yapmak asıl işim. Film-belgesel seyretmek, medya takibi yapmak da işlerim arasında. Boş zamanımda farklı olarak evde çekmece-dolap düzeltmek, bazen yemek yapmak, bazen yürüyüş yapmak, sık sık misafir davet etmek, gereksiz görülen işleri yapmak, alışveriş yapmak gibi şeyler söyleyebilirim. Boş zaman ve tatil sevmeyen birisiyim. En uzun tatilim 3 gündür…
Her şeyden önce, okumalı! Çok okumalı! Yazmak akan bir ırmaktan kovayla su doldurmak gibi bir şey, akan bir ırmak olmalı ki sizin de kovanızı doldurabileceğiniz bir su kaynağı olsun. Düzenli okumak bu nedenle çok önemli; okuyup birikim yapmadan, yazılan türleri görmeden, yazma çeşitlerini bilmeden yazar olmak mümkün değil.İkincisi, kendinize yakın hissettiğiniz yazarları keşfedin, onlar gibi yazmayı deneyin. Bu denemeler zamanla yazma konusunda sizi cesaretlendirecektir. İlk başlarda yazdıklarınızı beğenmeyeceksiniz, sonraları geliştirdikçe işler değişecek. Yazar olmanın en güzel tarafı hem okumak hem de yazmak işiniz oluyor. Dolayısıyla yazar olmak için çok önemli iki şey var: yazmak ve okumak. Bir diğer önemli tavsiyem de şu olabilir: Yazdıklarınızı arkadaşlarınıza veya çevrenizden iyi okur olan birilerine okutun. Olumsuz yorumlar canınızı sıkabilir; olsun, vazgeçmeyin, devam edin. Eleştirileri dikkate alın ama asla vazgeçmeyin.
Not: Bu röportaj Balıkesir Ahmet Kot Kitaplığının katkılarıyla hazırlanmıştır.