
Biz ki: Oruç Tutarız Bizi Kimse Tutamaz üst başlığı ile Ramazan ve Oruç üzerine düşüncelerini edebi bir üslupla kaleme alan Bülent Acun’un son kitabı okurla buluştu.
Ramazan-ı şerif gelişiyle evlere bereket, sokaklara huzur, şehirlere sekinetle geldi. Bu Ramazan’da gönüllere dokunan kitaplar da raflardaki yerini aldı. Biz ki: Oruç Tutarız Bizi Kimse Tutamaz (Çıra yay. 2025, 131 s.) üst başlığı ile Ramazan ve Oruç üzerine düşüncelerini edebi bir üslupla kaleme alan Bülent Acun’un son kitabı yayımlandı. Çeşitli dergi ve gazetelerde düzenli yazılar yazan Acun, bu eserinde de Ramazan ayı ile ilgili Yenisöz Gazetesi, Hüküm, Anadolu Gençlik ve Fikri Dergi’de yer alan yazıları bir araya getirmiş.
Kitabın en temel amacının da Ramazan-ı Şerif’in başlı başına bir medeniyet olduğu, bu medeniyeti geçmişten geleceğe taşımanın bir mesuliyet olduğu, bunun da kalem erbabı için yazmak şeklinde tezahür edeceğini dile getiriyor. Ve yazar diyor ki “Yazılacak Ramazanlar yaşayamamış olmamız, yaşanacak Ramazanları yazmamıza engel olmamalı.” Kitap Ramazan-ı Şerif anlama, bu ayın manevi koridorlarında dolaşma ve ihya etme kılavuzu vazifesini de yerine getiriyor. Ayetler ve Hadisler Işığında Ramazan-ı Şerifle Söyleşi başlığı ise başlı başına Ramazan ayını kendi dilinden soru ve cevaplarla aktarıyor.
ANNE ÖZLEMİ GİBİ
Kitaba ismini veren Biz ki: Oruç Tutarız Bizi Kimse Tutamaz başlıklı yazıda ise Ramazan’ın gelişinin nasıl beklendiği şu veciz sözlerle aktarılıyor: “ Annelerin yavrularının yollarını gözlediği gibi gözleriz on bir ayın sultanı Şehr-i Ramazanın yollarını ve Şehr-i Ramazan gelir kâinata can gelir, mümine heyecan gelir işte tam bu demde âlemde… Biz ki oruç tutarız bizi kimse tutamaz.” (s.94) Gelişi ve gidişi mü’minlere bayram sevinci yaşatan bu mübarek ayda içinde sayısız lütuf ve ihsana mazhar olur iken gidişinde bayramı hak etmenin sonsuz heyecanını ve mutluluğunu yaşarız.
Şehr-i Ramazan herkese farklı bir surette gelir. Bunu da yazar Tek Kelime İle Ramazan başlığı ile yaş, meslek, cinsiyet farkı gözetmeden lisan-ı hal ile cevaplamış. Dedeler için Ramazan “gençliğimiz”, nineler için “bayram”, anneler için “misafir”, babalar için “saadet”, aşıklar için “vuslat”, polisler için “sükunet”, hekimler için “şifa”, erenler için “murakabe”, şehitler için “mücahede”, yoksullar için “ziyafet” gibi cevaplarla mübarek ayın farkındalığı özetlenmiş. Ayrıca Şehr-i Niyet, Şehr-i Samimiyet, Şehr-i Medeniyettir Ramazan başlığı altında Ramazan ayına bambaşka başlıklar ve kapılar açarak ufuklarımızda Ramazanı ayrı bir yere oturtuyor.
Yazarın veciz ve edebi üslubundan süzülerek okura sunulan Ramazan yazıları sadece bir deneme, düz yazı olarak okunmamalı, söz içinde söz, mana içinde mana boyutuyla da metinlere yaklaşılmalı.
Kitapta son olarak Bülent Acun söz ustalığını Ramazan manilerinde de gösteriyor. Diyor ki:
Denizde asam geldi/Şehri Ramazan geldi.
Yağmuru nisan geldi/Şehri Ramazan geldi.
Dolacak mizan geldi/Şehri Ramazan geldi.
Aleme nizam geldi/Şehri Ramazan geldi.
Nimet Yüklü kervan geldi/ Şehri Ramazan geldi
Öyleyse buyurun sizler de Ramazan kervanına mana kervanıyla yolculuğa.