Bursa Kent Konseyi Sağlık Çalışma Grubu tarafından düzenlenen ‘sağlığımız gıdalarımız ve kanser’ konulu panel katılan Dr. Ender Saraç ve Prof. Dr. Canfeza Sezgin, kanserle mücadele etmenin yolları ile sağlıklı beslenmenin püf noktalarını anlattı.
Panelde konuşan Prof. Dr. Canfeza Sezgin, kansere karşı en etkili tedavinin korunma olduğunu söyledi. Özellikle bel kalınlığına dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Sezgin, belin ne kadar kalınsa sağlık sorunları riskinin de o kadar arttığını anlattı.
Herkesin yaşam tarzında beslenmesinde dikkat etmesi gerektiğinin altını çizen Sezgin, “Bizim en önemli sorunumuz kendi haddimizi bilmiyoruz. Atalarımız, dedelerimiz bol bol tereyağı, bal yiyorlardı. Evet dedemiz ninemiz onları yiyordu ama onlar çamaşırları kendi yıkıyordu, tarlayı kendi sürüyordu, bir yere gideceği zaman yürüyerek gidiyordu. Yani enerji yoğun yaşıyorlardı. Bunu da en güzel tereyağı ve baldan karşılıyordu. Doğalından yiyorlardı, hilesi ve hurdası olmayan. Böyle olunca da onlar sağlıklı ve uzun yaşıyorlardı" dedi.
Prof. Dr. Canfeza Sezgin şunları söyledi: "Günümüzde özellikler yürüyüş bizler için çok önemli. İnsanların kanserden korunmada en önemli dostlarından birisi egzersiz. Bu egzersizin doğal ortamlarda yapılması ve insanları yeşile yakın yaşamasıdır. Yeşili seveceğiz, sözde kalmayacak. Mutlaka yürüyüş yapmamız lazım. İnsanlar özellikle doğal uykularına dikkat etmelidir. Kanserden korunmada ve kanser tedavisinde uyku çok çok önemli”
Kanserin bol yağ ve bol şekeri sevdiğini ve bu sayede geliştiğini dile getiren panelin diğer konuşmacısı Dr. Ender Saraç, kanserin nasıl oluştuğunun henüz tam olarak bilinmediğini söyledi. Hava kirliliği, gürültü, stres, ağır metaller, denizdeki kirlilik, egzersiz yapmamak, alkol, sigara, uyku bozukluğu ve kötü beslenmenin gibi durumların hücrelerin yapısını bozarak kansere davetiye çıkarttığını ifade eden Saraç, “Ülkesini ve çevresini gerçekten seven kişi sigara içmez. Sigara içen birden fazla kanser çeşidinin riskini 5 misli artırıyor. İnsan niye para verip kanseri satın alır? Alkol özellikle kadınlarda meme kanserinin görülme riskini artırıyor. Mısır şurubu, beyaz un beyaz şeker yemeyiniz. Vitamin yok, antioksidan yok, hiçbir şey yok” açıklamasını yaptı.
Saraç, kanserin öldürülmesi için oruç tutulmasını tavsiye etti. Oruç tutulup yağ ve şeker kesildiğinde ilk kanser hücrelerinin öldüğünü belirten Saraç, şunları söyledi: “Aşırı yemek ve sağlıksız beslenmek, arsız, saldırgan ve anarşist hücre olan kanser hücresini besliyor. Ara ara oruç tutmakta fayda var. Mümkün olduğunca doğaldan beslenen ve serbest gezen tavuklar tüketin. Kansere karşı protein için et tüketilmeli ama işlenmiş et yemeyin. Mangal yaparken etleri ateşe 15 santimden az yaklaştırmayın. Yoksa karbonmonoksit ete yapışır ve direk kanserojen etki yapar. Eti yakmadan yiyin. GDO’lu gıdalara çok dikkat etmeliyiz. GDO’lu gıdalar da kanser riskini artırıyor. Kışın domates vermeyin bize, yazın brokoli vermeyin bize. Sağlıklı besleneceğiz kanserden korunacağız diye yazın lahana, brokoli, bürüksel lahanası yiyoruz. Yazın bu sebzelerin sülfür oranı yükseliyor ve bizi zehirliyor.”
Kansere karşı koruyucu olan, kanserojen hücrelerin üremesini azaltan maddelerden de bahseden Saraç, siyah sarımsağın kanserle mücadele etkili olduğunu, en iyi sarımsağın Kastamonu Taşköprü’de yetiştiğini anlattı. Hafif sütte haşlanmış veya az yağda kavrulmuş beyaz sarımsağın da kansere karşı büyük savaşçı olduğunu aktaran Saraç, “Sarımsak limonla tüketilirse etkisi artar. Zerdeçalı ve köriyi ısrarla tavsiye ediyorum. Günde iki tatlı kaşığına yakın zerdeçal tüketilirse kansere karşı ciddi koruyuculuk olur. Zerdeçalın iyi emilmesi için de kaynaması gerekiyor. Zerdeçallı rezene çayını da öneriyorum. Zencefil ve biberiye de kansere karşı etkilidir” şeklinde konuştu.