Şimdi de ABD'nin 28 Şubat dönemi

Yeni Şafak
Betül Özdemir
04:0013/11/2016, Pazar
G: 12/11/2016, Cumartesi
Yeni Şafak

Milyarder işadamı Donald Trump’ın ABD’nin 45'inci Başkanı seçilmesinin ardından halk şaşkın. Amerikalı Müslüman kadınlar, ayrıştırıcı söylemleriyle Trump'ın İslamofobik eylemleri arttırdığını söylüyor ve önümüzdeki dört yıla endişeli bakıyor.

ABD 'deki başkanlık seçimlerinin Cumhuriyetçi aday Donald Trump'ın zaferiyle sonuçlanmasının ardından ülkedeki Müslüman nüfus geleceği için korkmaya başladı. Sebebiyse Trump'ın nefret söylemleri. Konuşmalarında sürekli Müslümanları hedef alması toplumda endişe uyandırıyor. 11 Eylül sonrası yükselen İslamofobi sonrası dünyanın her yerinde Müslümanlar yıllardır hedef olarak gösteriliyor. Özellikle Müslüman kadınların odakta olduğu İslamofobik eylemler, Türkiye'de kendisini 28 Şubat döneminde göstermişti. O günlerde özellikle başörtülü kadınlar hedef alınmış ve sosyal hayattan uzaklaştırılmaya çalışılmıştı. Tüm yaşananların dışında Avrupa peçe, burka, haşema ve başörtüsü gibi yasaklarla Türkiye'de işlenen ayrımcı politikalara devam etti.


Amerika'daysa 11 Eylül'de başlayan, Irak işgaliyle devam eden İslamofobi furyası Trump'ın açıklamalarıyla hızla yükseldi. ABD'nin yeni başkanı diline pelesenk ettiği ve gerçeği yansıtmayan 'İslam bizden nefret ediyor' söylemiyle bir buçuk yıl boyunca seçim kampanyalarını yürüttü. Trump'ın önyargılarla güçlenen kampanyası, Batı ülkelerindeki Müslüman azınlığın açıkça tehdit olarak görülmesine de neden oldu. ABD'de yaşayan Müslümanlar şimdi endişeli. Özellikle ülkedeki Müslüman kadınlar, 11 Eylül günlerinin tekrar geleceğini ve 4 yıl boyunca gitmeyeceğini düşünüyor.







NEFRET SUÇLARINI ARTTIRDI


Endişeli isimlerden birisi Engy Abdelkader. Georgetown Üniversitesi'nde uluslararası terörizm ve insan hakları üzerine dersler veren Abdelkader, İslamofobi hakkında araştırmalar yapıyor. Abdelkader halkın Trump'dan korkması için birçok sebep olduğunu belirtiyor: “Bu sebeplerden birisi, neredeyse 15 yıldır sivil özgürlükleri ve insan haklarını ihlal eden bir siyasi partiden çıkması ve onu temsil etmesi. Ortadaki en büyük problem ise kampanya süreci boyunca ayrıştırıcı söylemleri ve sözleri. Trump, İslam'ın Amerikalılardan nefret ettiğini uydurdu ve sürekli bunu savundu. Ayrıca domuz kanına bulanmış kurşunlarla Müslümanları vuran bir ABD generali hakkındaki hikâyeyi, çürütülmüş olmasına rağmen yeniden canlandırdı ve ölümsüzleştirdi. Abdelkader'e göre kampanyanın bir sonucu da nefret suçlarının artması: “Trump'ın kampanya gezilerinde ortaya koyduğu İslamofobik siyasi söylemler sadece okullarda önyargı kaynaklı zorbalığın artmasına sebep olmadı. Müslüman karşıtı nefret suçlarını da arttırdı. Önümüzdeki dört yıl için endişe etmemiz sağlam bir temele dayanıyor ve bu dört yıl tartışmalarla geçeceğe benziyor.”







Müslümanlar günah keçisi ilan ediliyor


Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU)'nun Michigan bürosunda başkan yardımcılığı görevini yürüten Rana Elmirse ABD'de Müslümanlar'ın günah keçisi ilan edildiğini belirtiyor ve şunları kaydediyor: “Bush ve Obama yönetimi altında Amerikalı Müslümanların günah keçisi ilan edilmeleri ve hedef gösterilmelerine karşı beraber çalıştık. Şimdi de birlikte durmamız, ayrıştırılan diğer topluluklarla birlikte koalisyon oluşturmamız gerek. Trump'ın adaletsizlik vadeden herhangi bir kampanyasının bürokrasiye girmesini engellemeliyiz. Bunu daha önce yapmıştık, tekrar yapabiliriz. Hükümete olan güvenin sarsılmaması için sokaklarda yürüdük, mahkemelere ve ABD kongresine gittik. Gittiğimiz her mecrada 'Artık yeter' dedik ve sesimizi duyurana kadar demeye devam edeceğiz. Trump'ın söylemleri de bizim için yeni bir şey değil. Özgürlüğümüz için bu ayrıştırıcı politikalara karşı çıkmaya devam etmeliyiz.”







Camileri kapatacağım


Trump, seçim kampanyası boyunca akılalmaz vaatleriyle de pekçok kez gündem olmuştu. Müslümanlar hakkında kurduğu cümlelerden birkaçı ise şöyle:


* “Onların bu ülkeye girişinin engellenmesi gerek.”


* “Başkan seçilmem durumunda tüm camileri kapatacağım.”


* “Tüm göçmenleri ülkelerine geri göndereceğim.”


* “Ben Müslümanlara iyilik ediyorum.”


* “Hayatınızda karşılaşabileceğiniz en az ırkçı kişiyim.”


* “Birçok Müslüman arkadaşım fikirlerimin 'parlak ve harika' olduğunu söylüyor.”


* “Kamuoyu benimle aynı fikirde.”



TRUMP TÜM RENKLERE KARŞI


Müslüman Halk İlişkileri Konseyi'nde araştırmacı olan İlhan Çağrı ise, Amerika'nın üzgün olduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Amerikalılar çok üzgün çünkü korkuyorlar. Trump başkan olarak halka nasıl düşüneceğini söylüyor ve yandaşlarının ayrıştırıcı olmasına izin veriyor. Obama, hatta George Bush bile bu kadar yanlı ve Müslümanlara karşı ağır ithamlarla haberler yapılmasına izin vermedi. Ama Trump böyle değil. O izin verdiği zaman herkes açık açık Müslümanlara karşı konuşabileceğini düşünüyor. Yalnız onlara karşı değil, siyahilere, Meksikalılar'a, rengi olan herkese karşı cephe alıyor. ABD'nin sadece Araplara karşı bir yargısı yok. Dünyanın tüm Müslümanlarına karşı cephe söz konusu. Toplumdaki ırkçılığı tetikliyor. Biz de bundan korkuyoruz.” Çağrı bu nefretin kadınları etkileyeceğinden endişeli: “Yalnız ırkçılık değil, kadınlara karşı da sürekli ayrıştırıcı söylemleri var. Kendi kızı için 'Ne kadar güzel. Benim kızım olmasaydı onunla sevgili olurdum' diyen bir insandan bahsediyoruz ve bu kişi koca ülkenin başkanı oluyor. İnsanlar kendi çocukları için de korkuyor. Üzgünüz çünkü geleceğimiz için endişeliyiz. Tump'ın ne yapacağı hiç belli değil. Hiç bürokrasi tecrübesi yok, devlet nasıl işler bilmiyor. İslamofobi de kuvvetlenecek. Buradaki Müslümanlar çoktan organizasyonlar yapmaya başladı. Ne yapabileceklerini düşünüyorlar. Başörtülü kadınlara hücum ediyorlar, başörtülerini çıkartmaya çalışıyorlar sokak ortasında. Üzerlerine kahve döküyorlar, taş atmaya kalkıyorlar. Hatta yalnız Müslümanlar'a değil, Sih inancına mensup Hindistanlı erkeklerin başlarına taktığı türbanı bile İslam'la özdeşleştirip saldırıyorlar. Bu kadar bilinçsizler.”





#Donald Trump
#İslamofobi