Bu yıl ilk kez sinemaseverlerle buluşacak “İstanbul Uluslararası Spor Filmleri Festivali” beyaz perdeye çıkmak için gün sayıyor. Sinema ve sporu tek potada eriten festival, 20-23 Mart tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşecek. Filmler İstanbul’un kültürel ve tarihi dokusunu yansıtan Beyoğlu Atlas ve AKM Yeşilçam Sineması’nda gösterilecek. 24 ülkeden, 9 kısa film ve 11 belgesel film finale kalırken bunlar ile birlikte 60 film izleyiciyle buluşacak.
İstanbul Uluslararası Spor Filmleri Festivali, spor kültürüne katkı sağlamak ve bu alanda yeni tartışma alanları açmak amacıyla hayata geçiriliyor. Sporun, hayatın tam merkezinde yer alan bir olgu olarak büyük anlatılar için güçlü bir sahne sunduğunu vurgulayan Festival Direktörü Gökçe Kaan Demirkıran ile henüz ilki gerçekleşecek bu festivalin detaylarını konuştuk.
Uzun yıllardır belgesel film çekiyorum. Son dönemde de spor belgeseli çektim. O filmlerle Türkiye’de ve yurtdışında birçok festivale katıldım. Açıkçası kendi çevremde de hep konuştuğumuz bir konudur; “Bizde neden sporla ilgili kültür dünyası zayıf ya da dünyanın gerisinde” diye. Bizde de, daha çok film çekilse daha çok bir şeyler yazılsa diye kendi aramızda tartışırız. 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitiriyoruz. Türkiye’de kökleşmiş bir spor filmleri festivalinin olmaması bence eksiklikti. Biraz da gönlüme göre bir festival yapmak istedim açıkçası. Ülkemizde bu alanda katkı verebilecek çok fazla isim olduğunu da biliyordum ancak bu konuda bir mecra olmadığı için katkı veremiyorlardı. Biraz bu konuda yazan, çizen, düşünen insanlara da alan açmak istedim.
Kan ter ve gözyaşı teması
Sinema da spor da bir adanmışlık öyküsü… Ben buna inanıyorum. İkisi de çok zor bir alan ikisi de çok emek isteyen bir alan. Sevgili dostum Onur Gökalp ve ekibi buldu bu temayı. Bana da ilk söylediklerinde tamam dedim seçtik. Aslında aklımda başka bir şey vardı ama bu daha uygundu.
Son günlerde demeye başladım. Aslında başıma iş açtım diyorum çünkü ben yönetmen ve yapımcıyım. Kendi programım ve planlarım var. Festival yapmak çok başka bir şey. Hem öğreniyorum hem de haliyle yorucu oluyor. Ekibime de aynı şeyi söylüyorum. Çok yorulacağız, biraz stresli olacak ama çok eğleneceğiz. Yavaş yavaş o hatta girdik.
Spordan anladığımız kazanmak
Biz aslında tarihsel olarak Avrupa spor mirasının bir takipçisiyiz. Bu futbolda da böyle… Bazı arkadaşlarım beni romantik olmakla eleştiriyor bunu söylediğimde ama ben buna inanıyorum ancak bu büyüttüğümüz bir miras değil. Spor üzerine kurguladığımız şey kazanmak ve hamasi bir rekabet. Spor üzerine yazan, çizen, film çeken, düşünen insanların endüstride yer bulması çok zor. Bence bu sporcu yetiştirmeye kadar uzanan bir süreç. Eğitici eğitimi sorunu da var bence sporda. Bunlar tartışılmıyor pek.
Ben açıkçası bu işe kalkışırken arkadaşlarımdan nasıl bir destek alacağımı öngörerek girdim. Orda bir hayal kırıklığı yaşamadım ancak markaların bir spor temalı filmlerin yer aldığı bir festivale yaklaşımı ülkemizdeki spor kültürünün yansımalarını gösterdi bana. Çok değerli markalardan destek aldık. Çok değerli başka markalar da festivalde yer almayı tercih etmedi. Karar vericilerin yaklaşımı böyleydi. Biz de saygı duyduk.
Yıldızlar festivalde
Tabii ki olacak. Spor dünyasından tanınmış çok isim var. Önder Özen, Sinan Güler, Burcu Hakyemez gibi isimlerden söz edebilirim. Bu isimler hem jüri olarak hem de etkinliklerde bizimle olacak. Bunun yanı sıra Metin Tekin, Uğur Vardan ve Serdar Akar’la bir söyleşimiz olacak. Bazı etkinlikler son hafta belli olacak. Bunun nedeni de aslında festivale gösterilen ilgi. İştirak etmek isteyenler bize ulaşıyor biz de mümkün olduğunca alan açmaya çalışıyoruz.
Aslında bunu tasarlamam mümkün değil. Umduğum bir şey var onu söyleyebilirim. Sporun branşlarından ziyade, o sporlara adanmış hayatların öykülerini izleme olanağı sunuyoruz. Siz hiç eskrim bilmiyor olabilirsiniz. Hiç izlememiş de olabilirsiniz ancak bir eskrimcinin hikâyesinde kendinizden bir parça bulabilirsiniz. İnanıyoruz ki sinema hayatın aynasıdır.
