Yunanistan’ın kuzeyinde sulak ve yemyeşil bir ovada kurulu olan bu şehri; bizler (Türkler) Vodina, Slavlar Vodena ve Yunanlılar Edessa olarak isimlendirmektedir. Her ne kadar farklı isimler ile anılsa da bütün isimlerin anlamı, aşağı yukarı, aynıdır: Sular şehri.
Şehrin tarihi geçmişi de en az içinden geçen su kaynakları kadar zengindir. Tarih boyunca, birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.
Vodina’ya ait tarihi tahrir kaynakları, tam 522 yıl Osmanlı hâkimiyetinde kalan, bu şehrin çabuk geliştiğini ve şehirdeki Müslüman nüfusun da hızla arttığını göstermektedir. Şehrin nüfusu arttıkça, şehirdeki Osmanlı mimari eserlerinin sayısı da artmıştır. Bunu şehrin eski fotoğraflarında açıkça görmekteyiz.
Yazımıza esas teşkil eden bu kartpostalda yer alan dükkânlar da tipik Osmanlı şehir dokusunun temel unsurlarına sahiptir. Her ne kadar postadan geçmemişse de bu kartpostalı yayınlayan “Phototypie Baudinière Paris” firması, 1914 savaşında askeri veya vatanseverlik temalı işleriyle tanınan, bir yayıncıdır. İnsanların yüzündeki tedirgin ve yorgun yüz ifadeleri, Balkan Harbi ve Birinci Dünya Savaşı yıllarını işaret etmektedir. Dolayısıyla, bu kartpostal, kuvvetle muhtemel, yirminci yüzyılın ilk çeyreğine aittir.
Kartpostalda yer alan çarşıdaki vitrinsiz dükkânlar, Saraybosna veya Üsküp’tekilerden farksızdır. Ön planda yer alan lostracıların tamamı Müslüman Türklerdir. Onların önünde yer alan kişi ise muhtemelen gayri Müslim’dir. Çarşıda dolaşan diğer kişiler ise Müslüman Türklerdir.
Üzülerek belirtmek gerekir ki, Vodina’daki Osmanlı-Türk mimari eserlerinden birçoğu bugüne ulaşamamıştır. Şehrin günümüzdeki görünümü, bir beton ve apartman yığını arz etmektedir. Vodina’daki yaklaşık 22 bin Müslüman Türk de 1923’teki Türkiye-Yunanistan nüfus mübadele anlaşmasının ardından, Trakya ve Anadolu’ya göç etmiştir. Aynı şekilde çok sayıda Yunan ve Rum mülteci de Vodina’ya yerleştirilmiştir.
Bu şehrin bizim için önemi ise burada beş asır var olma ve geniş bir nüfusa sahip olmanın dışında, Gazi Mustafa Kemal’in annesi Zübeyde Hanım’ın da aslen Vodinalı olmasıdır.
Bugün ekonomisi esas olarak turizm ve hizmetlere dayanan Vodina, yirminci yüzyıl ortalarına kadar sanayi merkezlerinden biriydi. İpek böcekçilinin yapıldığı bu şehirde, dokumacılık bir sanayi koluydu.
Vodina, bölgedeki birçok dağcılık kulübünün ve kayak sporcularının gözde yerleri arasında yer alıyor. Ayrıca yamaç paraşütü, dağ yürüyüşü, rafting ve motokros gibi birçok adrenalin yükseltici aktivite imkanı da bulunuyor.
Özellikle hafta sonları, Selanik ve civardaki diğer şehirlerden gelen Yunanlıların yanı sıra, Türkler ve Bulgarlar Vodina’ya yoğun ilgi gösteriyor. Bu şehri ziyaret eden Türklerin büyük çoğunluğu, mübadele ile Türkiye’ye göç edenlerin sonraki kuşak akrabalarıdır.
Vodina’yı ziyaret ederseniz, mübadeleyle Trakya’dan ve Anadolu’dan gelen ailelerin çocuklarıyla çat pat Türkçe anlaşabilirsiniz. Hatta şehrin sokaklarında dolaşırken, dedeleri mübadele ile Tekirdağ’ın Şarköy ilçesinden Vodina’ya gelmiş birilerine rast gelebilirsiniz.