Topkapı Sarayı’nda sıradan bir gün... 1924’ten beri müze olarak kullanılan Saray’ın bahçesinde, yüzlerce turist bu tarihî mekânı görmek için bekliyor. Kaan ve Aslan da içeri girmek için sırada. Topkapı Sarayı’nı görmek için heyecanlılar! Ancak heyecanla bekleyen sadece onlar değil. Saray’ın bahçesinde Osmanlı Devleti’nin 600, Türkiye’nin 100 yıllık tarihine tanık olmuş yaşlı bir ağaç, onları bekliyor. Yaşlı ağacın Kaan ve Aslan’ı maceradan maceraya sürükleyecek bilmeceleri de hazır! İki arkadaş Topkapı Sarayı’nda keşfedilmeyi bekleyen sırları bulabilecek mi?
Lider Hepgenç ve Esat Zorkirişçi’nin hazırladığı, Eslem Yaşar’ın rengarenk çizimleriyle “Bilmecelerle Topkapı Sarayı” VakıfBank Kültür Yayınları etiketiyle geçtiğimiz günlerde minik okurlarıyla buluştu. Kitap, iki arkadaş Kaan ve Aslan’ın, Türkiye’nin 100 yıllık tarihine tanık olmuş bilge bir ağaçla maceradan maceraya atılmasını anlatıyor. Kitabın yazarları Lider Hepgenç, Esat Zorkirişçi ve çizer Eslem Yaşar ile konuştuk.
Yazar, Yaratıcı Drama Eğitmeni Lider Hepgenç tarihi ve kültürel yerlerde çocuklarla ve ebeveynlerle etkinlikler yaptıklarını belirterek, bu kapsamda da kutu oyunlarında İstanbul’un bazı yerlerine atölye yaptıklarını söylüyor. Bunlardan birinin de Topkapı Sarayı olduğunu dile getiriyor. Topkapı Sarayı’nda bir dizi atölyeler, oyunlar oynayarak, çocuklarla orayı gezmeyi ve tarihini öğrenmeye başladıklarını anlatıyor. Bu atölyelerden yola çıkarak daha sonra Esat Zorkirişçi ile kitap yazmaya karar verdiklerini ifade ediyor. Hepgenç kitapla birlikte, “Çocuklarda tarih bilinci, tarih sevgisi oluşturmak ve bunu yaparken de oyunun sihirli dünyasını kullanmak istedik. Bu anlamda kitabın içeriğinde de oyunlara sıkça yer verdik” diyor. Hepgenç, “Çocuklar kitabı alıp hem Topkapı Sarayı’na gidip hem de orada gezerken kitabı oynayabilir, okuyabilir” ifadelerini kullanıyor.
Kitabın karakterleri Kaan ve Aslı’nın meraklı çocuklar çocuklar olduğunu belirten Hepgenç, “Bu merakları sayesinde Topkapı Sarayı içerisinde bilmeceleri çözüp Topkapı Sarayı hakkında bilgiye sahip oluyorlar ve meraklı oldukları kadar paylaşmayı seven çocuklar. Yaşadıkları bu deneyimi arkadaşlarıyla paylaşmayı ve onlarında bu deneyimi yaşamalarını istiyorlar” şeklinde dile getiriyor.
Yazar, Yaratıcı Drama Eğitmeni Esat Zorkirişçi de “Bilmecelerle Topkapı Sarayı” kitabının aslında bir etkinlik kitabı olduğunu söylüyor. Zorkirişçi, “Çocuklar ve hatta yetişkinler için ‘oyun oynamak’ en etkili öğrenme yöntemlerinden. Bu kitapta da çocuklar aileleriyle birlikte müzeye gittiklerinde hem oyunlar oynayabilsin hem de müzeyi daha efektif bir şekilde gezebilsin istedik” şeklinde anlatıyor. Zorkirişçi, “Hikaye bunun için bir aracıydı” ifadelerini kullanıyor ve ekliyor: “Aynı zamanda çocukların çözdüğü bilmecelerle birlikte bir takım değerlerimizi de hatırlatmak ve birleştirmek istedik. Böylece ortaya hem eğlendiren hem interaktif bir şekilde müzeyi gezdiren hem de değerlerimize vurgu yapan bir kitap ortaya çıktı. İstanbul dışında yaşayan çocuklarında bir şekilde bu bilgilere dahil olmasını amaçladık. O yüzden hikayede iki farklı bölüm var. ‘Eğer şu an Topkapı Sarayındaysan’ ve ‘Eğer şu an evde ya da okuldaysan’ böylece hem müzeyi ziyaret eden çocuklara hem de dışarıdaki çocuklara dokunabilmeyi amaçladık.”
Topkapı Sarayının içindeki koca çınardan, bahçede oynayan kedilerden, süs havuzlarındaki serçe ve kargalardan ilham aldığını dile getiren Zorkirişçi, “Onları izlemek, seslerini dinlemek baktıkları yerlere bakmak sarayın başka kapılarını da beraberinde açtı. Müzenin demirbaşları aslında oradaki ağaçlar ve hayvanlar. En az saray kadar eski. Tarihe tanıklık eden bir ağacı konuşturmak, dinlemek tarihin kendisiyle sohbet etmek gibi bir şey aslında” diyor. “Biz de müzeyi gezen çocuklar olduk” diyen Zorkirişçi, “Elimize defteri kalemi aldık. Kapıdan girdik ve bizi çınar ağacı karşıladı. Çınar Ağacının önünde yedi tane yol vardı. Kitap da geçen 7 tane değer söz konusu. Bunlar benim için hayatı yaşama şekli. Daha doğrusu kendi yaşantımda uygulamaya çalıştığım, sahip çıktığım değerler. Bunları paylaşmak ve aktarmak istedim bir yerde. Biz de olayın içerisinde birer çocuktuk yani. Kendi çocukluğumuz ile birlikte oyunlar oynadık ve müze hakkında bilgiler edindik. Bilmeceleri çözerken eğlendik, eğlenirken de oradaki değerler hakkında sohbet edebildik. Bir kurgudan ziyade içinde olduğumuz ve yaşadığımız bir andı. Bu yüzden de kitap benim için başlamış ve bitmiş bir olay örgüsünden öte yaşayan bir kesit” diye anlatıyor.
Çizer Eslem Yaşar, metni ilk okuduğunda Topkapı Sarayı ve bölümleri hakkında iyi bir araştırma yapması gerektiğini, bunun için de çizimlere geçmeden önce, en sağlam araştırmayı yapabileceği yer olan Topkapı Sarayı’na gittiğini söylüyor. Yaşar, “Metinde iki karakter vardı ve sarayın girişindeki yaşlı ağacın sorduğu bilmecelerle Topkapı Sarayı’nın bölümlerini keşfediyorlardı. Ben de saraya girerken kendimi karakterlerin yerine koymaya karar verdim. Karakterlerin adımlarını izledim. Haritaya baktıkları birkaç yer vardı, ben de onlarla birlikte haritayı takip ettim. Ancak bakmadıkları yerlerde de aynı onlar gibi gidilecek durakları kendim bulmaya çalıştım. Bu şekilde sarayın birçok noktasına girmiş ve metinde geçmeyen bölümleri de gezmiş oldum” şeklinde nasıl hazırlandığını söylüyor. “Saray gezisi, günlerce yapılan araştırmalar ve tasarımlarla birlikte, geceli gündüzlü, dolu dolu bir kitap projesi oldu” ifadelerini kullanıyor ve “Bu süreçte metni önce yaşamış, sonra da çizmiş oldum” şeklinde konuşuyor.