Halil Paşa, İbrahim Çallı, Sami Yetik, Hüseyin Gezer, Zeki Kocamemi, Ali Avni Çelebi, Hale Asaf, Zühtü Müridoğlu, Leopold Levy, Nuri İyem, İsmail Hakkı Oygar, Aliye Berger, Avni Arbaş, Zeki Faik İzer, Nurullah Berk, Burhan Uygur, Naile Akıncı, Eşref Üren, Neşe Erdok, Tiraje Dikmen, Cemal Tollu, Cevat Dereli, Nedim Günsür, Elif Naci, Ercüment Kalmık, Eren Eyüboğlu, Neşet Günal, Şükriye Dikmen, Ferruh Başağa, Utku Varlık, Turan Erol...Şüphesiz bu isimlerin hepsi sanat tarihimizin en önemli duraklarından. Bu sanatçılarımızın eserlerinin bulunduğu Artı700 sergisi ise geçtiğimiz hafta İstanbul Resim Heykel Müzesi’nde sanatseverlerle buluştu. Serginin özelliği çok geniş bir bağışın seçkisinden oluşturulması.
O halde bandı biraz geriye sarıp, serginin nasıl oluştuğuna birlikte bakalım: Artı 700’ün haberi bir süre önce sanatseverler arasında konuşulmaya başlamıştı. İlk haber Lale-Cengiz Akıncı çifti uzun yıllara dayanan koleksiyonlarını Cumhuriyet’in 100. yılına ithafen İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’ne bağışlamasıydı. Bu, İRHM’nin tarihindeki en kapsamlı koleksiyon bağışı olarak tanımlandı. Müzeye yapılan 700 eserlik koleksiyon bağışından yapılan seçkiyle de Artı700 sergisi oluşturuldu. Akıncı çiftinin TÜYAP 19. Uluslararası Sanat Fuarı’nda “Koleksiyoner Onur Ödülü” aldığını da hatırlatalım.
Bu bağış, İstanbul Resim Heykel Müzesi’nin koleksiyonunun zenginleşmesine önemli bir katkı sağlıyor. Türk resim, heykel ve seramik sanatının seçkin eserlerinden oluşan bağışın ilk bölümünü 700 parça eser oluşturuyor. Her anlamda tarihî bir öneme sahip bu bağıştan oluşturulan seçkide biz sanatseverler ise erken Cumhuriyet döneminden günümüze kadar Türk plastik sanatının gelişimini izleyebiliyoruz.
Sergi açılışında bağışçılardan Lale Akıncı, koleksiyonun yaklaşık 56 yıllık bir birikimin sonucu olarak ortaya çıktığından bahsetti. Ardından da şu cümleleri kurdu: “Koleksiyondaki her eser doğal olarak hak ettiği saygıyı zaten ayrıca taşımaktadır. Ancak bir bütün içerisinde değerlendirdiğiniz zaman her birine farklı bir anlam yüklenmekte. Yani 'Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine’ sözü burada tam da yerini buluyor. Ortak bir sevgiyle toplanmış bu eserleri bir arada tutacak İstanbul Resim ve Heykel Müzesi yetkililerine teşekkür ediyoruz.” Cengiz Akıncı ise koleksiyon oluşturma yolculuğuna henüz 16 yaşındayken başladığını anlatarak sanatseverlere bir müjde daha verdi. Akıncı, “İRHM bizim açımızdan çok özel bir mekândır. Artık daha da anlamlı hâle geldi. Koleksiyonun geri kalan eserleri de önümüzdeki dönemde sergilenmeye devam edecek.” ifadelerini kullandı.
Sergide Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Handan İnci ise İRHM’nin çok zor şartlarda bugünlere geldiğini vurguladı. İnci, “Böyle bağışlar sayesinde bu müze varlığını güçlü bir şekilde devam ettirecektir.” dedi. Küratörlüğünü Ali Kayaalp’in, koleksiyon sanat danışmanlığını Ebru Nalan Sülün’ün üstlendiği sergide bağışlanan 700 parçadan seçilen 163 eser sergileniyor. İRHM Geçici Sergi Alanı’nda yer alan Artı700 31 Ekim’de sona erecek.
Devlet Güzel Sanatlar Akademisi mezunu ünlü ressam Naile Akıncı’nın oğlu olan Cengiz Akıncı, annesinin teşvikiyle daha 16 yaşındayken sanat eseri toplamaya başladı. Akıncı, hukuk öğrenimini tamamladıktan sonra yakın çevresinin de etkisiyle telif hakları üzerine uzmanlaştı. Bu sayede sanatçılara hukuk desteği de veren Akıncı, kendisi gibi hukukçu ve koleksiyoner olan Lale Aldıkaçtı ile 1983’te evlendi. Lale-Cengiz Akıncı’nın birlikte geliştirdikleri koleksiyon yıllar içinde çeşitlenerek büyüdü. Çoğunlukla Akademi mezunu sanatçıların yer aldığı koleksiyon, ağırlıklı olarak 1930’lar sonrasını kapsayan ve farklı dönemleri temsil eden peyzaj ve natürmortlar, figüratif ve soyut eserler, baskı resimler ile değişik teknikleri bir araya getiren desenler, heykel, seramik ve cam eserlerden oluşuyor.