Oyuncu ve yönetmen Ahmet Yenilmez'in senaryosunu yazdığı ve yönettiği "Sevdam Gözlerinde Kaldı", 2 Aralık'ta sinemaseverlerle buluşacak.
Filme ilişkin açıklamada bulunan Yenilmez, filmle birlikte İstanbul'un ve Türkiye'nin gizli kalmış hikaye ve mekanlarının ortaya çıkacağını söyledi. Başarılı oyuncu, filmde, gözlerini 1980'lerdeki bir patlamada kaybeden "Mahir" karakterini canlandırdığını belirterek, Bilecik'te yolları kesişip İstanbul'a giden "Mahir" ile "Zafer" isimli karakterlerin, gerçekleri bulma yolunda, 3 sır ölümü araştırdıklarını anlattı.
Türkiye'nin yakın tarihine damga vurmuş bazı gerçeklerin, filmle birlikte gün yüzüne çıkacağının altını çizen Yenilmez, Abdullah Çatlı, Prof. Dr. Mahmud Esad Coşan ve Muhsin Yazıcıoğlu'nun aynı sebepten cinayete kurban gittiğini savundu.
Ahmet Yenilmez, ortak değerleri işlediği filmde, saf bir sevdanın anlatıldığına dikkati çekerek, "Filmin sonunda izleyici, 'Bilmediğim çok şey varmış. Bakmamış, görmemişiz. Bu televizyon ekranlarında, beyaz perdede, hep birilerinin gösterdiği şeye bakmışız. Aslında bakmamız gereken ne ayrıntılar varmış' diyecek. Çok ayrıntı görecek. Bir kere seyircilerimiz 12 Eylül 1980'in öncesinden, yaşadığımız bugüne kadar nasıl bir algı operasyonuna çekildiğimizi görecek. Herkes bir kere başı önünde eve gidecek" dedi.
Filmin, izleyicinin beklentisini karşılayacağını vurgulayan Yenilmez, şöyle devam etti:
"Eksiği görülmeyecek, artısı abartılacak. Reklamı, her şeyi bizim mahallenin çocuklarına emanet. Sükutu hayale uğramayalım. Yani 'Korsanı çıksın internette izleyelim' denmesin. Kimse indiremeyecektir. Bunun önlemini de aldık. Asla nete düşmeyecek. Sadece filmi seyretmelerini istemiyorum. Herkesten 5 tane seyirci istiyorum. Çünkü dost var, düşman var. Başımızı öne eğmesinler. Tiyatroda eğmediler."
Yapımını Yenilmez Sanat Merkezi'nin üstlendiği filmde Burak Alp Yenilmez, Hümeyra Çetin, Naşit Özcan, Hasan Kaçan, Mehmet Ali Tuncer, Nejat Yıldız ve Abdullah Çatlı'nın kızı Gökçen Çatlı rol aldı.
Mahir, 1970'li yılların sonunda İstanbul Üniversitesi'nde öğrencidir. Aynı zamanda ülkücü harekete yakın durmaktadır. Belgin ise Mahir ile aynı bölümde eğitim görmektedir. Ülkücü hareketin içindeki 'herkes birbirinin ya bacısı ya ağabeyi ya da kardeşidir' hukukuna rağmen, gönüllerine söz dinletemezler ve Sirkeci'de Can pastanesinde buluşurlar. Fakat dönemin kanlı eylemleri arasında sevdaları uzun soluklu olamaz. Üzerine bir de 1980 darbesi gelince tüm bağları kopar. Hayatta kalmak için Şeyh Edebali türbesine sığınan Mahir'in günlerini, yüreği Cemre adındaki bir kızla yanıp tutuşan Zafer dolduracaktır. Mahir'in yolu bir kez daha İstanbul'a düşer.