Pehlivanlara zorla yağlı idmanı yaptırdım!

13:0616/01/2015, Cuma
G: 16/01/2015, Cuma
Diğer

Kartvizitinde hem eczacılık hem hukuk öğrenciliği hem de pehlivanlık bulunan Semih Sancar, ata sporuna iş yerine gelen ve kırık kulağından tanıdığı bir güreşçi vesilesiyle başlamış bir isim... Yağlı güreşe başlamasıyla çevresindeki birçok ismin de hayatını değiştirmiş.

İstanbul'daki az sayıda pehlivandan biri olan Semih Sancar, sağlık sektörünün ünlü dergilerinden FarmaNed dergisindeki söyleşisinde şu yanıtları verdi:


Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?

1986 yılında İstanbul’un güzel ilçesi Beykoz’da doğdum. İlkokulu kendi mahallemde okuduktan sonra Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde ortaokulu, İstanbul Atatürk Fen Lisesi’nde de liseyi okudum. İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ni 2009 yılında bitirdim. Eczanemi 2010 yılı başında Küçükçekmece ilçesinde açtıktan sonra 2011 yılında Sultanbeyli ilçesine nakil ettim. Sonra eczanemi kapatmak zorunda kaldım ancak elbette bu geçici bir süreç, yakın zamanda eczanemi yeniden açmayı planlıyorum.

Sporla ilgilenmeye nasıl başladınız?

Obezite eğilimli bir çocuksam da ufaklığımdan beri olimpiyat benzeri spor organizasyonları izlemeyi çok severdim. Çocukken yaptığım sporları saymazsak, lisanslı müsabık sporculuğum 13 yaşındayken Anadolu Hisarı’nda kürek çekerek başladı. Ortaokul yıllarında teşhisi konulan amansız hiperaktivite hastalığının pençesinden kurtulmam için o dönemki kulüp antrenörünün arkadaşı olan bir doktorun yönlendirmesiyle başladığım kürek sporunu aralıklarla üniversite yıllarım bitene kadar sürdürdüm.


Peki güreş sporu hayatınıza nasıl girdi?

Güreş, özellikle de yağlı güreş yine çocukluk yıllarımdan beri ilgimi çeken bir spordu. Fakat hem başka sporlarla ilgileniyor oluşum hem de etrafımda bu sporla ilgilenen kimse olmaması münasebetiyle güreşle tanışmam 2011 yılında gerçekleşti. Yakın bir arkadaşım olan aynı zamanda 2013 yılı İstanbul Eczaci Odası başkanlık seçimlerinde yeniden Eczacılık Kolektifi’nin de başkan adayı olan Ecz. Bayram Özenç’in bir sohbet esnasında motivasyonuyla ve şakayla karışık yönlendirmesiyle yağlı güreşe baslamaya karar verdim. Yillarca bir program dahilinde antrenman yaptığım icin gym salonlarında koşu bantlarında hamster gibi koşmaktan hoslanmadigimdan spor icin bir brans bulmam antrenman motisvasyonum icin de onemliydi. Gures bransina baslamam ise epey bir tesadüf ve çabayla oldu aslinda. Eczaneye gelen bir hastamın kırık kulaklarından güreşçi olduğunu anlayıp diyaloga girdim ve Sultanbeyli’de antrenman yapan genç ve çocuklara ulaştm. Fakat hem düzenli olmamaları hem de grekoromen (bacaklara saldırılmayan sadece üst bedenle yapılan serbest güreş) çalışmaları sebebiyle yeni yer arayışına girdim. Tuzla’da beden eğitimi öğretmenligi yapan ve iyi bir pehlivan olan Adem Altun’a ulaştım fakat onun da yerinin uzaklığı sebebiyle düzenli antrenman yapamadığım icin yeni arayışlara girdim.


Sonra Facebook’tan başpehlivan Serhat Balcı'ya ulaştım. Dünya ve olimpiyat dereceleri de olan Balcı ayni zamanda Sancaktepe Belediyespor’un antrenörlüğünü yapmaktaydı. O zamana kadar kuvvetim bu düzeyde sınanmadığı için birinci lig kulübüyle antrenman yapmanın ne kadar zor olabileceğini tahayyül edemiyordum. Fakat 27 yaşında ve zaten teknik olarak yetersiz halde beni salona kabul eden antrenörlerin yüzünü kara çıkartmamak için ‘dayak yemekten’ yılmadım ve düzenli şekilde antrenmanlara devam ettim. Zamanla çevrem genisledi ve Kadıkoy’de Demirspor’da da idman yapmaya başladım. Orada da başpehlivan Fatih Koyuncu’yla tanışma fırsatı buldum. Zamanla ilerleyen arkadaşlığımıza binaen, tanıştığımızda yağlı güreş idmanı yapmayan ekibi zorla da olsa yağlı güreş antremanlarına başlattım. Herkes işinden artan vakitte ilgilendiği için ve herhangi bir tesis olmadığı için gerçekten zor oluyor düzenli antreman yapmak…



Hangi isimlerle er meydanında yer almak istersiniz?

Aslen bu işe başlarken hayal ettiğimin çok ötesinde insanla güreşme fırsatı buldum. Dünya ve Avrupa dereceleri bulunan başpehlivan Fatih Koyuncu ve Serhat Balcı’yla idman yapabileceğim aklıma gelmezdi mesela. Hamza Yerlikaya’la bile antrenman yapma fırsatını bulduğumu söyleyebilirim. Şu an telefon rehberimde ufak çaplı bir organizasyon yapmaya yetecek kadar başpehlivan ve diğer boylardan güreşçi telefonu var. Hatta antremanları organize etmek için ve haberleşmek icin kullandığımız ‘İstanbul Yağlı Güreş Cemiyeti’ isimli bir Watsapp grubumuz bile var. Fakat bunlara rağmen bir gün ‘Pazarköylu Raci’ adiyla tanınan Raci Hatipoğlu’yla güreşmeyi çok isterim.


Güreşin olimpiyat oyunları’ndan çıkarılma tartışmaları hakkında ne söylemek istersiniz?

Şahsi kanaatimce güreşi olimpiyatlardan çıkarmak imkansi çünkü her ne kadar biz sürekli 'ata sporumuz' diyerek sahiplensek de Rusya ve Amerika’da her kasabada her lisede takımlar var ve ciddi bir seyirci kitlesi önünde güreşiyorlar. Olimpiyattan çıkarılma reddesine gelmesinin nedeniyse dünya güreşini yöneten FILA’nın başarısız yönetimi. Bir de minder güreşi sonradan icat edilen ve pekçok halkın kendinden pek birsey bulamadığı sadece madalyalarla gurur vesilesi yapılan bir spor olduğu için genel olarak insanlar tarafından tutulmuyor, müsabakalar boş tribünler önünde yapılıyor. Oysa yağlı güreş turnuvalarına bakın, en ufak turnuvalar bile dolu tribünler önündedir. Bu nedenle ki ilgi olmaması ve minder güreşinin sürekli kurallarının değişmesi olayları bu reddeye getirdi. O oylama güreş camiasının da kendisini sorgulamasına ve silkinmesine neden oldu, hayırlı da oldu. Ama ben hiçbir zaman güreşin olimpiyattan çıkartılacağını düşünmüyorum.


Bir dönem Amerikan futboluyla da ilgilendiniz. Temelde dayanıklılık, hız, güç ve esnekliğe dayanan bu strateji oyununu güreş ile karşılaştırdığımızda ortak birçok yönü var değil mi?

Amerikan futboluyla üniversite yıllarinda kürek takımımla sorunlar yaşadığım bir dönem ilgilendim. Aslen Boğaziçi Sultans takımıyla ligin Türkiye’deki ilk sezonunda şampiyonluk yüzüğüm olsa da tam olarak becerebildiğimi söylemek zor olur. Amerikan futbolu tam olarak Amerikan kültürünün parçası olmak üzere ortaya çıkarılmış bir spor. Ligin yapısı olsun, kolejlerle ilişkisi olsun hatta televizyon yayınına uygunluğuyla (reklamların çokluğu vs) olsun tamamıyla kurgu. Ve evet amerikan futbolu güreş ve basketbol arasında bir spor. Tackle yaparken güreş, pas atarken basketbol  diyebiliriz. Bir de mesela benzer bir spor olan ragbi var. Orada da güreşi andıran anlar var. Hatta son dönemde ragbi takımları pehlivanlari transfer ediyor!


Sporcu kimliğinizde disiplin ve kural taraftarı mısınız?

Sporun insan hayatına en buyuk katkısı disiplin ve zorluklar karşısında dayanıklılık gücü vermesi diyebiliriz. Ergenliğimden bu yana yaptığım takım sporu kürek sayesinde hiç bir yere geç kalmam mesela. Çünkü antremana gec kalırsaniz o gün tekneyle suya inemezsiniz. Sabah erken kalkmak gibi bir sorunum da yine aynı sebeple. Kürek olsun güreş olsun bana disiplinli bir hayat sürme becerisi aşıladi. Elbette birçok sporda olduğu gibi insana bir ozgüven de kazandırıyor ve bu da hayatta sizi daha başarılı kılıyor. 


Hem Eczacılık Fakültesi mezunusunuz hem de hukuk öğrencisi… Sizce hangisi daha zor?

İkisi tamamen farkli disiplinler olduğu icin bu şekilde bir kıyaslamanın doğru olmayacağını düşünüyorum ancak üniversite yıllarında dersten ne kadar kaçsam kâr diye düşünürken şimdi işten güçten vakit ayırıp okula gidebilmenin derdinde oluyorum genelde. Aslında benzer yönleri var. Eczacılık fakültelerinde de genellikle laboratuar dışında yoklama alınmaz. Hukuk fakültelerinde de bir gelenek olarak yoklama alınmıyor.


Sporla uğraşıyor olmanız gerek iş gerekse öğrencilik hayatınızı etkiliyor mu?

Eczane eczacılığı kendinize vakit ayırmanız icin biraz esnek diyebiliriz. Mesainin başından ve sonundan çalabileceğiniz 1-2 saatiniz hep oluyor.  


Çok yönlü bir eğitim ve çalışma hayatınız var? Bu isteğiniz nereden geliyor?

Doğru olanın bu olduğundan emin olmasam da bir konuda uzmanlaşmak yerine birçok konu hakkında fikrimin olmasını daha çok seviyorum diyebilirim. Hiperaktif oluşum ve sürekli bir şeyleri ıskalıyor muyum acaba hissiyatında oluşumdan olabilir…  


Ülkemizde spora olan ilgiyi artırmak için sizce neler yapılmalı?

Aslında spora ilgi var… Dışarıda spor yapmak isteyen ancak kendisine kulüp bulamayan o kadar çocuk var ki! Tek yapmak gereken kulüplerin okullara gitmesi, gençlere ulaşması… Artık oturup dükkanda müşteri beklenen esnaflığın bile bittiği bir dönemde kulüplerimiz durmuş sporcu bekliyorlar. Siz gidecek bulacak getireceksiniz o sporcuyu! Yağlı güreşten örnek vereyim… Söyleşimizin başında anlattım, ben uzun yıllar pehlivan olmak istedim ancak kimseyi bulamadım! Ancak tanıdık buldum da bir şekilde öyle girdim. Hadi ben şanslıydım ya peki diğerleri? Eğer düzgün bir yapı olsaydı belki bugün Türkiye’de yağlı güreşle ugraşan genç sayısı 3 bin değil 13 bin olacaktı.

#Yağlı Güreş
#Kispet
#Er Meydanı
#Kırkpınar
#Semih Sancar
#Hukukçu Pehlivan
#Eczacı Pehlivan
#Fatih Koyuncu
#Serhat Balcı