Geçtiğimiz günlerde Martı adlı girişimin arkasındaki isim Oğuz Alper Öktem ‘Ya devlet başa ya kuzgun leşe’ deyip devletçi bir tavır takındığı için bir linç kampanyasına maruz kaldı. Kurumunun devlet ile polemiğe girmesinin söz konusu olmadığını belirtip alınan kararlara göre kendilerini adapte edeceklerini belirttiği için boykot ile dahi terbiye edilmeye çalışıldı.
Aynı zihniyet Aziz Sancar gibi değerli bir bilim insanını da devletçi tavrından ötürü linç etmeye kalkışmıştı. Bu ülkede yaşayan ve bu ülkeye karşı aidiyet hisseden insanların devlet ile bir aidiyet kurmasının arkasında ise bin yılların tecrübesi bulunuyor.
Her milletin bin yıllar ile birlikte geliştirdiği hayatta kalma refleksleri vardır. İskandinavlar o soğuk coğrafyada hayatta kalmanın yolunu iklimleri gibi sert olmakta bulmuşken Almanlar için bu çözüm teknik alanlara yapılan yatırımlar olmuştur. Türkler ise bin yılların verdiği acı tecrübelerden dolayı dünya ile bütün ilişkilerini devletleri üzerinden kurgularlar. Bu toplumda devletin bu kadar kutsanmasının sebebi ise nice acının arkasında hep devletsiz kalınan günler olmasıdır.
Geçtiğimiz günlerde Martı adlı girişimin arkasındaki isim Oğuz Alper Öktem ‘Ya devlet başa ya kuzgun leşe’ deyip devletçi bir tavır takındığı için bir linç kampanyasına maruz kaldı.
Dünyanın her yerinde prograsif atılımlara baktığınız zaman arkasında büyük oranda yerel değerleri ile ilişki kuran beyinler olduğunu görürsünüz.
Meiji’nin neredeyse el atmadığı tek alan Japonların geleneksel Kanji’sidir.
Ticaret ile herhangi bir şekilde ilişki kurmuş herkesin hem fikir olacağı; bunun dünyanın en zor işlerinden biri olduğudur.