2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu Sözleşme teklifleri sendikalar tarafından açıklanmaya başlandı. Dünkü yazımızda Memur-Sen’in taleplerinden öne çıkan konuları açıklamıştım. Sendikaların talepleri belirli konularda odaklanmaktadır. Bugünkü yazımızda ise Türkiye Kamu-Sen’in tekliflerinde yer alan önemli başlıkları açıklamaya çalışacağız.
Türkiye Kamu-Sen’e bağlı sendikalar uzun süredir yetki alamadıkları için sözleşme imzalayamamışlardı. Türk Kültür Sanat-Sen, yetkiyi alarak hizmet kolunda kamu görevlilerini temsil etme hakkı kazanmış ve işveren tarafı ile sözleşme imzalayacaktır.
Daha önceki yazılarımızda dayanışma aidatının ne olduğunu ve sonuçlarını açıklamış ve dayanışma aidatının sakıncalarını belirterek eleştirmiş ve dayanışma aidatının rekabeti ortadan kaldıracağı gibi birçok memur sendikasının da kapsına kilit vuracağını belirtmiştim.
Türkiye Kamu-Sen’in dayanışma aidatına olumsuz baktığını biliyoruz. Demokratik bir sendikacılıkta dayanışma aidatı kabul edilebilir bir durum değildir. Bu nedenle Türkiye Kamu-Sen’in bu yaklaşımını takdir ettiğimizi belirtmekle birlikte bu yaklaşımda çok büyük mağduriyet yaşayacağının da etkili olduğunu ifade etmek isterim. Benzer bir tavrı memur sendikalarının üye kayıtlarının e-devlet üzerinden yapılmasında da bekliyoruz.
Bu çağda memur sendikalarına üyelik işlemlerin manuel yapılması son derece ilkel bir durum olup izah edilmesi imkansızdır. Ortaya çıkan maliyet, zaman kaybı ve yaşanan mobbing düşünüldüğünde bu toplu sözleşmede bu konunun sonuçlanması gerekiyor.
İşçi sendikalarının yıllardır uyguladığı bir yöntemin memur sendikacılığında hayata geçirilmemesi izah edilemez bir hal almaya başlamıştır. Hele hele bu işi sosyal taraflara havale etmek devlet ciddiyetine yakışmamaktadır. Büyük sendikaların e-devlet uygulamasına karşı olduklarını biliyoruz ama bu konunun çözüme kavuşması kaçınılmazdır.
Kazanılmış hak aylık derecesi 1 inci dereceye yükselen memurlara 3600 ek gösterge verilmesi tekrar teklifler arasında yerini aldı. Sendikalar 3600 ek gösterge uygulamasında görüş birliğine varmış durumda. Zaten başka türlüsünü de beklemek anlamsız olurdu.
Daha önceki yazılarımızda da ifade ettiğimiz üzere hükümet söz vermiş olsa da bunun yerine getirilmesinin oldukça zor olduğunu düşünüyoruz. Ancak verilen sözlerin yerine getirilmesini istemek kadar da haklı bir talep olamaz.
Teklifte kamu görevlilerine yılda iki kez tüm kamu görevlilerine “Bayram İkramiyesi” ödenmesini talebi yer alıyor. Bu ödemenin ne kadar olduğuna yer verilmediğini görüyoruz. Muhtemelen yetkili sendikanın 20.000 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda dini bayram ikramiyesi ödenmesi yönündeki talebinin benzeridir.
Emeklilere ayrım gözetilmeden verilen bayram ikramiyesinin çalışan memurlara da verilmesini talep etmek çok da uçuk bir talep olarak görülmüyor. Ancak işçilerle yürütülen toplu sözleşme görüşmelerine bakıldığında memur toplu sözleşme görüşmelerinin de oldukça çetin geçeceğini düşünüyoruz. Bu nedenle mali tekliflerin kabulü oldukça zor görünüyor.
Teklifte üniversite mezunu işçilerin talepleri halinde memur kadrolarına atanmaları sağlanarak kamuda istikrarlı ve sürdürülebilir bir istihdam rejimi oluşturulması yer alıyor.
Bu talebin yerine getirilmesi halinde emeklilikte hak kaybı oluşturacağını belirtmek isteriz. İşçilerin talebi halinde geçecekleri düşünüldüğünde de talebin makul olduğunu ifade etmemiz gerekiyor.
Teklifte gelir vergisi oranlarının % 15 olarak sabitlenmesi talebini görüyoruz. Bu talep ise sadece memurları ilgilendiren bir durum değildir. Aynı talep işçiler için de ısrarla üzerinde durulan bir konudur. Bu talebin yerine getirilmesi halinde Anayasa’nın eşitlik ilkesi gereğince özel sektörde çalışanlar için de uygulanacak olması bu talebin hayata geçirilmesinin önündeki en büyük engel olarak görülüyor.
Teklifte şef, mühendis, avukat gibi unvanlarda özlük haklarının düzenlenmesini talep ediliyor. Teklifin içeriğinde neler yer aldığını göremediğimiz için detaylı bir yorum yapamıyoruz. Ancak mühendislerin durumunu uzun süredir gündemde tuttuğum bilinmektedir. Bu nedenle kamu mühendislerinin yaşadığı mağduriyete çözüm üretilmesi gerekmektedir.
Teklifte merkez-taşra uzmanı ayrımının kaldırılması talep ediliyor. Benzer teklif Memur-Sen’in teklifinde de yer almaktadır.
Memur-Sen’in teklifinde kurumların taşra teşkilatlarında görev yapan uzmanların mali ve özlük haklarının merkez teşkilatında görev yapan emsal uzman personelle eşitlenmesi talep ediliyor.
Daha önce bu konuyu gündeme getirmiştim.
Teklifte tüm kamu görevlilerinin işçilerde olduğu gibi yemeklerden ücretsiz yararlanması ve yemek hizmeti sunulmayan işyerlerinde yemek ücretinin nakit olarak ödenmesi talep ediliyor.
İşçiler böyle bir haktan yararlandığına göre benzer bir uygulamanın memurlar ve diğer kamu görevlileri için de uygulanması makul bir taleptir.
Türkiye Kamu-Sen hiç kimsenin itiraz edemeyeceği ilkesel taleplerde bulunuyor. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:
1- Liyakat ve ehliyet esaslı, güvenceli istihdama dayalı bir kamu personel sistemi.
2- Adil, sade ve kamu çalışanlarının insanca yaşamasına yetecek bir ücret sistemi.
3- Etkili, kamu çalışanlarının özel durumlarına uygun, sosyal devlet ilkesiyle bağdaşır bir sosyal yardım sistemi.
4- Çalışma hayatıyla dengeli, geleceği güvence altına alan bir sosyal güvenlik sistemi.
5- Farklı statü ve unvanlardaki personelin durumlarına özel düzenlemeler içeren ve dezavantajlı grupları koruyan bir yapı.
6- ILO normlarına uygun, katılımcı ve kapsayıcı bir sendika ve toplu pazarlık sistemi.
7- Aile yılının gereği olarak ailenin korunduğu ve güçlendirildiği bir çalışma hayatı.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.