Termometreler hava sıcaklığının mevsim normallerinin çok üstünde seyrettiğini söylüyor; nasıl oluyorsa bu aşırı sıcaklıklar bile buz tutmuş kalpleri ısıtmaya yetmiyor!
Bazen insan içinden gelip geçenlerin nereden gelip nereye gittiğini merak ediyor.
“Seni birkaç kez aradım ama bulamadım” dedi kırmızı desenli tişörtü olan. “Bazen beni ben de bulamıyorum!” diye öylesine cevapladı onu düz yeşil gömlekli olan.
Kendisine doğru merakla bakan yüzde tanıdık bir şeyler bulabilmek için dakikalar boyunca aynanın karşısından ayrılmıyor ama bütün gayretine rağmen yine de en ufak bir aşinalık yakalayamıyordu.
İnsanlar yaptıkları paylaşımlardaki hayatın kendi hayatları olduğuna inandılar bir şekilde; şimdi her gün bu ‘hayat’tan bir şey kaybetmemek için canhıraş bir şekilde mücadele ediyorlar.
“En iyi bildiğim şey senin bende kim olduğun. Belki de artık tek bildiğim şey!” diye yazdı sayfanın başına. Ve sonra devam etti: “O kadar böyle ki, artık düşününce kendime dair bir şey hatırlamakta zorlanıyorum.”
Richard Brautigan’ın ‘Karpuz Şekerinde’ isimli kitabından hatırdan çıkmayacak birkaç satır: “Eğer uzun zaman önce olmuş bir şeyi düşünüyorsan, diyelim biri sana bir şey sormuştu ve sen de cevabı bilmiyordun. İşte benim adım o. Belki çocukken oynadığın bir oyundu ya da yaşlanıp camın kenarına otururken, aklına öylesine gelen bir şey. İşte benim adım o. Belki bir nehre bakakaldın. Yanında seni seven birileri vardı. Neredeyse dokunacaklardı sana. Daha onlar dokunmadan hissetmiştin bunu. Sana dokundular. İşte benim adım o. Belki uzanmıştın yatakta, uykuya dalacaktın neredeyse ve birden bir şeylere gülmeye başladın, kendinle ilgili bir şakaya, günü bitirmek için güzel bir yol. İşte benim adım o. Ya da lezzetli bir şeyler yiyordun ve bir an ne yediğini unuttun ama devam ettin yemeye, iyi bir şey olduğunu bilerek. İşte benim adım o.”
Kelimeleri ardı ardına getirip dizebiliyoruz hâlâ. Ama tuhaf şey, artık galiba konuşamıyoruz!
Şairin kelimelerin kifayetsizliğiyle malûl olduğu o eski günlerin çok uzağındayız; hiçbirimiz kelimelerin anlatmakta kifayetsiz kalacağı herhangi bir şey yaşamıyoruz artık!
“Senin üstünde minik mavi çiçekleri olan bir elbisen vardı, hatırlıyor musun?” dedi adam. “Evet, hayal meyal hatırlıyorum, şimdi kim bilir nerede?” dedi kadın buna karşılık. Adam gülümsedi sadece ve “Boşuna arama, içimdeki bir dolapta asılı!” diye geçirdi içinden.
Yine bir Brautigan alıntısı, bu defa ‘Talihsiz Bir Kadın’ kitabından: “Belki de bir yere döndüğünüzde, aslında oradan hiç ayrılmamışsınızdır, çünkü geri dönmeyi beklerken bir parçanız hala oradadır.”
İçine ne koyacağınızı bilemediğiniz bir yaz günü, belki de sizin için gözlerinizi kapatıp hayatı dinlenebileceğiniz küçük, tatlı bir moladır.
İnsan elinde hiçbir deniz ihtimali yokken, neden uzaklardan salına salına geçen beyaz bir yelkenli hayal eder?
Bir yerlerden bir rüzgâr çanının sesi geliyor kulağıma ara sıra. En çok da rüzgârsız havalarda…
“Eskiyen şeyleri atmakta hep zorlandım ben” dedi beyaz saçlı adam, “kazaklar, pantolonlar, okunmuş ve bir daha dönülmeyecek kitaplar, çiçekleri kuruduğu için boşalmış saksılar, içinde fotoğrafı olmayan çerçeveler, kırık dökük hatıralar…”
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.