CHP’nin şaibeli 38. Olağan Kurultayı ile ilgili iddianame tamamlanarak mahkemece kabul edildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianame için söz sırası mahkemede. İddianamede yer alan iddialarla ilgili süreç içerisinde çokça haberler çıktı. Şaibe açıkça gözler önüne serildi. İddia sahipleri, şikayetçiler, tanıklar meseleyi bütün boyutlarıyla anlattı. Bu tanıklıklar neticesinde savcılık, Ekrem İmamoğlu’nun divan başkanlığında yapılan kurultayda Özgür Özel’in şaibeli seçildiğine kanaat
CHP’nin şaibeli 38. Olağan Kurultayı ile ilgili iddianame tamamlanarak mahkemece kabul edildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianame için söz sırası mahkemede.
İddianamede yer alan iddialarla ilgili süreç içerisinde çokça haberler çıktı. Şaibe açıkça gözler önüne serildi. İddia sahipleri, şikayetçiler, tanıklar meseleyi bütün boyutlarıyla anlattı. Bu tanıklıklar neticesinde savcılık, Ekrem İmamoğlu’nun divan başkanlığında yapılan kurultayda Özgür Özel’in şaibeli seçildiğine kanaat getirdi.
SAVCILIK İMAMOĞLU VE 12 KİŞİYE 3 YIL HAPİS İSTEDİ
Savcılığın tespitlerine göre: Bir kısım delegeye para verdikleri, bir kısmına değişik il ve ilçelerde belediye başkanlığı ve belediye meclis üyeliği adaylığı teklif ve taahhüt ettikleri, bir kısım delege ve yakınlarını CHP'li belediyeler ile bu belediyelere bağlı şirket ve iştiraklerinde işe yerleştirdikleri, bir kısım delege ve yakınlarına çok sayıda market alışveriş kartları dağıttıkları…
Kurultayda oy kullanan bu delegelerden kullandıkları oyların fotoğrafını cep telefonlarıyla çekerek kendilerine göndermelerini istedikleri…
Kurultay salonunda birinci tur oylama sonucunda ikinci tur oylamaya geçilmesini geciktirerek Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylıktan çekildiğine yönelik gerçeğe aykırı açıklamalarda bulundukları...
Bu şekilde kurultay delegelerinin iradelerini fesada uğratarak, Genel Başkan Adayı
Özgür Özel'in genel başkanlık seçimini kazanmasına yönelik faaliyet yaptıkları...
Bu nedenle Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere 12 şüpheli haklarında 3 yıla kadar hapis istendi.
YÜZYILIN SOYGUNU CHP’DE YÖNETİMİ ELE GEÇİRMEK İÇİN KULLANILMIŞ!
Siyasi Partiler Kanunu, partilerin bağış toplama konusunu sıkı kurallara bağladı. Siyasi partilerin zenginlere mahkûm olmaması adına bağış miktarı için sınır var. Aynı şekilde partilerin aldıkları oy oranlarına karşılık Hazine yardımı kanunla belirlenmiş.
Bu tedbirler, demokrasimiz ve siyasi partilerimiz açısından çok önemli kurallardır. Partiler ekonomik bakımdan başkalarına mecbur kalırsa demokrasimiz sağlıklı işlemez.
CHP’nin 38. Olağan Kurultayı ile ilgili ortaya çıkan iddiaları bu açıdan ele almak lazım. İstanbul’da yürüyen yüzyılın soygunu neticesinde görüyoruz ki elde edilen ekonomik imkanlar CHP’de yönetimi ele geçirmek için kullanılmış.
Sadece CHP değil, irili ufaklı başka partiler de aynı şekilde ekonomik tahakküm altına alınmış. Adaylarına müdahale edilmiş. Daha vahim iddialar da ortaya çıkabilir. Mesela bazı partilerin kurumsal yapılarına olmasa da bireysel satın almalar gündeme gelebilir.
BİR YOLSUZLUĞUN ÖTESİNDE DEMOKRASİ DE ÇALINMAK İSTENDİ
Bırakın yolsuzlukla elde ettiğiniz ekonomik güçle bir siyasi partiyi ekonomik tahakküm altına almayı, kendi helal kazancınızla bile bir partiye istediğiniz kadar bağış yapamazsınız.
Şaibe, CHP İstanbul İl Başkanlığı seçiminde kendini göstermişti. İmamoğlu’nun desteklediği Özgür Çelik’e karşı aday olan bir önceki CHP İl Başkanı Cemal Canpolat, “Hiçbir belediye başkanı CHP örgütünü baskı altına alamaz. Kendi ilçe başkanınızı milletvekili adayı, il başkanı yapıyorsunuz. Kendinize il başkanı değil özel kalem müdürü seçiyorsunuz” demişti.
İddianameye göre, CHP, delegelerin satın alınması yöntemiyle ele geçirilmiş, bu basit bir yolsuzluğun ötesinde, demokrasimizin de çalınmak istendiği anlamına geliyor. Dolayısıyla bir yolsuzluk veya CHP içi bir meseleyle karşı karşıya değiliz. Demokrasimiz de tehdit altında…
#politika
#CHP
#Hüseyin Likoğlu
