Dünya ekonomisi, tarihinin en büyük yapısal dönüşümlerinden birinin içinden geçiyor. Bir yanda elektrikli otomobillerin başını çektiği enerji depolama merkezli sanayi devrimi, diğer yanda giderek hızlanan insansı robot teknolojileri yarışı. Bugün elektrikli araçlar nasıl küresel rekabetin birinci cephesi haline geldiyse, insansı robotlar da önümüzdeki on yılın ikinci ve hatta daha sert rekabet alanını oluşturacak. Bu dönüşümün arka planında ise derin bir demografik gerçeklik yatıyor: Dünya, işgücü
Dünya ekonomisi, tarihinin en büyük yapısal dönüşümlerinden birinin içinden geçiyor. Bir yanda elektrikli otomobillerin başını çektiği enerji depolama merkezli sanayi devrimi, diğer yanda giderek hızlanan insansı robot teknolojileri yarışı. Bugün elektrikli araçlar nasıl küresel rekabetin birinci cephesi haline geldiyse, insansı robotlar da önümüzdeki on yılın ikinci ve hatta daha sert rekabet alanını oluşturacak.
Bu dönüşümün arka planında ise derin bir demografik gerçeklik yatıyor:
Dünya, işgücü arzı kriziyle karşı karşıya.
1
Çin, çöken doğurganlık ve hızla artan yaşlı nüfus nedeniyle çalışma çağındaki nüfusunu en hızlı kaybeden büyük ekonomi haline geldi. Bu kayıp, önümüzdeki 10–20 yılda Çin’i zorlayacak “tarihi bir işgücü daralması” riskine dönüştü.
2
Avrupa Birliği, %35–40 seviyesindeki yaşlı bağımlılık oranıyla dünyanın en yaşlı işgücüne sahip bölgesi konumunda. Bu nedenle büyüme kapasitesi demografik olarak en zayıf coğrafya.
3
ABD ve Türkiye ise göreli olarak daha genç nüfusa sahip olsalar da bu avantajı tam kullanamıyor: ABD yaşlanma baskısını giderek hissediyor, Türkiye ise düşük işgücüne katılım nedeniyle potansiyel işgücünü efektif biçimde kullanamayan tek orta-büyük ekonomi.
Tam da bu nedenle, insansı robot teknolojileri artık sadece bir “gelecek fikri” değil; büyük ekonomilerin demografik çöküşe karşı zorunlu savunma hattına dönüşüyor.
İş gücü açığı → otomasyon → insansı robotlar zinciri kaçınılmaz bir trend.
TEKNOLOJİK SIÇRAMANIN KESİŞİM NOKTASI: EV TEKNOLOJİLERİ = ROBOT TEKNOLOJİLERİ
Elektrikli otomobillerle robot teknolojileri birbirinden bağımsız iki sektör gibi görünse de aslında aynı mühendislik temelinden besleniyor:
* Enerji depolama teknolojileri
* Lityum-iyon ve yeni nesil batarya kimyaları
* Optik sensörler (LiDAR, ToF, stereo kameralar)
* Motor sürücüleri, aktüatör sistemleri, güç elektroniği
* Yüksek performanslı gömülü yapay zekâ işlemcileri
Hepsi hem elektrikli otomobilin hem insansı robotun omurgasını oluşturuyor.
Bu yüzden EV sektöründe liderlik kuran bir ülke, robot teknolojilerinde de doğal bir üstünlük elde ediyor.
Bu tabloda Çin’in açık ara avantajı ortaya çıkıyor:
* Batarya hammaddelerinde tedarik zinciri hâkimiyeti
* Lityum-iyon üretiminde küresel tekel konumu
* EV sensör ve güç elektroniği üretiminde ölçek ekonomisi
* Otomotiv devlerine 7/24 çalışan insansı robotlar tedarik ederek robotik veri yığınının kontrolü
Elektrikli araç sektöründe son 10 yılda kurduğu hâkimiyet, şimdi insansı robot yarışında Çin’e muazzam bir ivme sağlıyor.
UBTECH WALKER S2: BU BÜYÜK DÖNÜŞÜMÜN SOMUTLAŞMIŞ HÂLİ
Shenzhen merkezli UBTECH Robotics’in yüzlerce adet Walker S2 robotunu kitlesel sevkiyata başlaması, işte bu demografik ve teknolojik birleşimin sahadaki ilk büyük sinyali. BYD, Geely, FAW-Volkswagen ve Foxconn gibi devler, robotları doğrudan üretim hatlarına entegre ederken, Çin endüstrisi insansı robotların gerçek kullanımına geçen ilk büyük ekonomi oldu.
Demografi zorunluluk, teknoloji katalizör, Çin ise bu iki değişkeni aynı denklemde birleştiren ülke.
Bu süreci ve gelişimi anlamadan ulusal eğitim planlaması yapmak yılların berheva olmasına sebep olacaktır.
Mesele sadece ülke içindeki müfredat değil; Batı’ya gönderilen öğrenci adedi kadar Çin’e öğrenci gönderilmesi ve üniversiteler arası iş birliği yapılması gereğidir.
#ekonomi
#otomotiv
#Mehmet Akif Soysal
