İsrail hariç bütün ülkeler, Filistin’deki soykırımı görüyor.
İsrail hariç bütün ülkeler, açlığın dayanılmaz boyuta ulaştığının farkında.
Bir tas suyun, bir parça ekmeğin kıymeti, bizim bildiğimizden çok çok fazla orada.
İsrail hariç bütün ülkeler, iki devletli çözümden yana. Başka türlüsü, insanlık dışı uygulamaları kabul etmek anlamına geliyor çünkü.
Soykırıma göz yummak demek.
Gönderilen gıda yardımlarının engellenmesine ses çıkarmamak demek.
O yüzden 1967 sınırlarına dönme fikri mantıklı görünüyor.
İsrail’in en güçlü destekçisi ABD bile kaç defa iki devletli çözümü kaç defa dile getirdi.
İsrail buna temelden karşı çıkıyor tabii.
Onlara göre bütün dünya İsrail olmalı.
Sanki Yağma Hasan’ın böreği…
*
Bizim daha iyi bir fikrimiz var.
Onu burada sunmak iyi olacak.
1967 değil de 1867 sınırlarına dönmek çok daha mantıklı.
Her şeyi yerli yerine oturtmak anlamına gelir böylesi.
Çocukken oyuna son verirken söylediğimiz minik tekerlemedeki gibi: “Evli evine, köylü köyüne. Evi olmayan, sıçan deliğine.”
Gerçekten çözüm isteyenler 1867’yi masaya koymalı ki, yamyamlar 1967’ye razı olsunlar.
Bir tek Yemen’deki Husiler İsrail’e imkânlar ölçüsünde cevap vermeye çalışıyor
Hâlbuki hep birden hareket edilse, kaçacak yer arar hepsi. Fare deliğine de razı gelirler.
Ama Husilerden başkası harekete geçmiyor, oturmuş seyrediyor.
Husiler iyi de Musilerde iş yok.
Fi tarihinde Londra’da birkaç defa görüştüğümüz bir vatandaş vardı. Geçenlerde İstanbul’da tekrar karşılaştık.
“Tanıdın mı beni?” diye sordu.
Yüzüne baktım, baktım… Sonra cevap verdim: “Eylül’de tanıyacağım.”
Bu sefer bakma sırası ona geçti.
“Eylül’de mi? Niye?”
“Siz de öyle yapmıyor musunuz? Filistin’i tanımak için bir buçuk ay sonrasına gün verdiniz ya…”
Güler gibi yaptı fakat gülemedi.
“Doğru ama Fransa da bizim gibi Eylül’de tanıyacağını açıklamadı mı? Diğer ülkeler de aynı tarihte tanıyacak.”
“Filistin bütünüyle işgal edildikten sonra mı? Orada insanlar açlıktan öldükten sonra mı?”
Üzgün bir ifadeyle “Maalesef öyle görünüyor” demeseydi, İngiliz devletinin tavrını benimsediğini düşünecektim.
Kanaat değiştiren kilit kelime “maalesef” idi.
*
Şimdi kimse kalkıp da yolda yürürken karşılaşan insanların birbirini tanımasıyla, devletlerin birbirini tanıması arasında çok fark olduğunu açıklamaya çalışmasın.
Hiç kimse reel politikten, stratejiden, uluslararası ilişkilerden, çıkarlardan yahut çıkmazlardan bahsetmesin.
Alnının tam ortasına veya iki kaşının arasına tükürebilirim.
*
O ne öyle tanımak için bir buçuk ay sonrasına gün vermek?
“Ölme eşeğim ölme, yaz gelince sana yonca biçeceğim.”
Zavallı, kışı çıkaramayacak durumdayken, bu boş lakırdı ne işe yarar? Ancak, önündeki yemliğin tahtalarını kemirtir hayvancığa.
Tanıyacaksanız, adam gibi hemen tanıyın.
Gıda yardımı almak için toplanan Gazzelilerin üstüne ateş açılıyor.
Ateş açanlar yalnızca İsrail askerleri değil.
ABD’nin paralı askerleri de var.
Rastgele kurşun yağdırıyorlar.
Gazze’de açlık olmadığını savunan Netanyahu “Tam işgal planı”na geçme derdinde.
Ateşkes olsa bile, rehineler serbest bıraksa bile işgal sürecekmiş!
“Cehennemin kapıları yakında açılacak” diye tehdit savuruyor bir de.
Zamanı gelince görecektir inşallah o kapıların nasıl açıldığını.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.