Fındık…

04:0027/11/2024, Wednesday
G: 27/11/2024, Wednesday
Nedret Ersanel

Rusya ile yeni Amerikan yönetimi arasında Suriye üzerine pazarlık hatta anlaşma olabileceğine yönelik söylenceler Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a da soruldu ve şöyle bir cevap alındı; “Ukrayna-Rusya savaşında bir donma ya da yumuşama olursa, Suriye meselesinde de belki başka konuları konuşabilirler. Yani ihtimal dışı değil. Amerikalıların tabii bölgeden çıkarken üzerine yatırım yaptıkları aktörün zarar görmesini önleyecek bir takım arayışlara girmeleri de pekâlâ mümkün”… Anlaşılıyor ki Ankara da,

Rusya ile yeni Amerikan yönetimi arasında Suriye üzerine pazarlık hatta anlaşma olabileceğine yönelik söylenceler Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a da soruldu ve şöyle bir cevap alındı;

“Ukrayna-Rusya savaşında bir donma ya da yumuşama olursa, Suriye meselesinde de belki başka konuları konuşabilirler. Yani ihtimal dışı değil. Amerikalıların tabii bölgeden çıkarken üzerine yatırım yaptıkları aktörün zarar görmesini önleyecek bir takım arayışlara girmeleri de pekâlâ mümkün”…

Anlaşılıyor ki Ankara da, Rusya-ABD/Trump’ın Suriye/PKK/YPG konularında ‘yakınlaşabilecekleri’ ihtimali üzerine düşünmüş. ABD’nin Suriye’den çekileceği iddiası üzerine etüt yapılırken, “geride kalan yatırımların’ düşünülmemesi zaten mümkün görünmüyor…

Şunu da derkenar çıkmak isterim; iki güç arasında uzlaşı arayışı ilerleme sağlandığında, aralarındaki diğer sorunlara da sirayet edebileceğinin
düşünülmesi
bir ‘dış ilişkiler metodudur’. TV tartışma programlarında, köşelerinde ya da analizlerinde dinleyip okudunuz herhangi bir “kanaat önderinin”, Ukrayna, İran, İsrail, Suriye bahisleri sabahtan akşama kadar konuşulurken böylesi ihtimali ‘görmemeleri’ üzerine de bi-zahmet düşünmek gerekiyor. Haftalar önce İran-İsrail açmazına dahi bu olası yakınlaşmanın etkisi olabileceğini okumuştunuz burada…

Dönelim konumuza; Suriye’de Rus-Amerikan ortak yapımı bir senaryonun Türkiye’yi rahatsız edeceği açık…

Takip sorular da akla gelir; İran bu işe nasıl bakar, İsrail nasıl yaklaşır, vb. Ancak bu çetrefilli işi göğüsleyeceksek,
iki süper güç arasında Ukrayna’da “anlaşma” sağlanıp sağlanamayacağını
kestirmeliyiz…

Genel kabul hatta ‘ön yargı’ diyelim; Trump’la birlikte Ukrayna’da yeni dönem başlayacağı, Rusya ile mutabakata varılarak, bir anlamıyla Rusya’nın şartları da kabul edilerek, 500 bin insan kaybının da içinde bulunduğu dosyanın kapatılacağı yaklaşımı hâkim görünüyor…

Bu denli steril ve tüm beklenti/çıkarları “resetleyen” çözüm mümkün gözükmüyor.
Hayat o kadar kolay değil…

***

Trump’ın seçilmesiyle birlikte Biden yönetiminin teşvik ve desteğini alan ani askeri yükselişin/gerginliğin, İngiltere-Fransa-Almanya-Polonya dörtlüsü başta olmak üzere Avrupa’da hızla benimsenişini bir evvel incelemiştik.
Bu yükseltinin Trump-Biden ortak duruşu olduğu açıktır!

Bu dalgaya Rusya’nın verdiği yanıt, “fındık” oldu…

Oreşnik füzesinin ortaya çıkışı-ki kendilerinin söylediğine göre ABD’nin, hatta Kremlin sözcüsü Peskov’un bile yoktu-sürpriz oldu. Aynı zamanda mesaj taşıyordu ve yerine ulaştı. Biri,
Ukrayna’da herhangi bir gücün güvende olmayacağını
ikaz etmesidir! Londra ve Paris’in asker gönderme/kiralama planına baştan yanıttır…

Rusya’nın, ‘kırmızı çizgilerinin’, nükleer caydırıcılığının retorikten ibaret olduğuna ilişkin kanaat Batı aklının ürünü. Mesela Türkiye başından bu yana nükleer riskin varlığına, ‘şaka olmadığına’ inanıyor.

Çok başlıklı füzenin taşıdığı mesaj da öyleydi ve
biri de Trump’a gitti!
Hatırlanacağı gibi Trump ilk başkanlık döneminde orta menzilli nükleer kuvvetler anlaşmasından çekilmişti. Oreşnik’in üretilmesi bunun sonucudur! Politik dile tercümesi ise
Moskova’nın Trump’a güvenmediğidir…

Trump-Putin ilişkisi Biden’a kıyasla daha çok açık kapı barındırıyor elbette ama kimse diğerinin balkonu altında serenat da yapmıyor. ABD savaşı ‘dondurmak’ isteyebilir ama ‘kazanamayacağını’ bildiği, artı, hızla diğer stratejik önceliklerine dönmek isteyeceği içindir.

Savaş kriz boyutuna indirilebilir ve getirileri sağılmaya devam edilir…

***

O faydalar şunlardır; bir kere Amerika hayli zaman sonra Avrupa’nın en büyük ticaret ortağı olma konumuna yeniden yükseldi.

Ukrayna’nın faturasını Avrupa ödedi ve ödeyecek Krizin devamı da Rusya’nın ayağını prangalamaya, bir yandan zayıflatmaya, en azından gelişmesini engellemeye devam edecek. Nitekim ABD Pazar günü Rusya’nın doğalgaz ihracatında yapılan ödemeler için kullanılan
Gazprom’a ait ‘Gazprombank’a yaptırımlar
getirdi. Bu da ‘fındık’a Batı’nın cevabıdır…

Avrupa özelinde zaten titrek olan ekonominin askeri harcamalara sevk edilmesi de komplikasyonlar yaratacak. Sadece ekonomiyi değil, siyaseti de daha kırılgan kılacak. Son Romanya seçimlerinin ilk tur sonuçları dahi odur..

Sonuç olarak ABD’de de hangi siyasi figür iktidarda olursa olsun, Ukrayna’nın getirilerinden faydalanmaya devam edecektir…

Hele, NATO Askeri Komitesi Başkanı Amiral Rob Bauer’in, “Rusya ve Çin’in karşı
ekonomik işletmeleri bir savaş senaryosuna hazırlıklı olmaya, üretim-dağıtım hatlarını bu olasılığa göre düzenlemeye çağırıyoruz
” açıklaması ile, Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius’un, “Rusya’nın tutumu aynı zamanda
bize yöneliktir.
Savaş
uluslararası boyut
kazanmıştır” açıklamalarına baktığınızda renk değişimi fark edilecektir…

***

‘Trump’ın görkemli seçim zaferi, küresel planlarını korumaya ne kadar devam edebilir’ sorusu da caridir; tek dört yılı var zaten ama unutulmamalı ki iki yıl sonra Kongre seçimlerinin yenisi yapılacak. Ara seçimlere süre daha az…

Bunun üzerine şu ilave edilmelidir; “Trump’ın küresel planlarının karşısında içeriden itirazlar gelecektir ama
‘ABD müttefiklerinden de direnç
’ olacaktır!”

Rusya’nın barış şartları olduğu gibi yerinde duruyor; hiç biri de kolay yutulur maddeler değil. Moskova’nın iradesinde bir değişiklik/esneme de görülmüyor. Örneğin, geçtiğimiz Cumartesi ‘The Guardian’ gazetesi, “Rusya, Çin’le askeri işbirliğini terk ederse bu Ukrayna için kolaylaştırıcı olur” mealinde bir haber yayınladı. Bu türden İngiliz ‘yoklamalarının’ şu an Kremlin’de karşılığı yok.

Hâsılı, ABD-Rusya’nın Ukrayna’da anlamlı ve tüm tarafları tatmin edecek bir tokalaşmaya el vermesi zaman alacak ve pürüzsüz olmayacak. İran-İsrail ve Suriye-PKK/YPG’ye sirayet etmesi de öyle. Türkiye süreyi iyi değerlendirmeli.

#dünya
#siyaset
#Nedret Ersanel