Yeni bir başeser: Dârüsselâm Kudüs

04:0016/10/2025, Perşembe
G: 16/10/2025, Perşembe
Ömer Lekesiz

Ülkemizde, müstakil bir Filistin kütüphanesi kuruldu mu bilmiyorum ama Filistin davasını aynel ve ilme’l-yakin takip eden okurların şahsi kütüphanelerindeki eser sayısının son yirmi yılda daha da çoğaldığını biliyorum. Çünkü Filistin Kudüs’ün, Kudüs Mekke ile Medine’nin ve üçüyle birden İslam Tarihi’nin; nebevî bir perspektifle ise Hz. İbrahim’i (a.s.) ve evlatlarını konu edinen her menkıbenin, hikayenin, sergüzeştin… müşterek konulardır ki, zikrettiğimiz zaman diliminde resmi ve özel yayınevleri

Ülkemizde, müstakil bir Filistin kütüphanesi kuruldu mu bilmiyorum ama Filistin davasını aynel ve ilme’l-yakin takip eden okurların şahsi kütüphanelerindeki eser sayısının son yirmi yılda daha da çoğaldığını biliyorum.

Çünkü Filistin Kudüs’ün, Kudüs Mekke ile Medine’nin ve üçüyle birden İslam Tarihi’nin; nebevî bir perspektifle ise Hz. İbrahim’i (a.s.) ve evlatlarını konu edinen her menkıbenin, hikayenin, sergüzeştin… müşterek konulardır ki, zikrettiğimiz zaman diliminde resmi ve özel yayınevleri muhtevası ve görsel malzemesi zengin Arapça tercümelerle, Osmanlı Türkçesi’nden -bir kısmı sadeleştirilerek- latinize edilenlerle ve elbette yeni teliflerle söz konusu müşterekliği daha da pekiştiren önemli eserler yayınladı.

1948 yılından beri ABD-İsraili’nin işgalindeki Filistin’de / Kudüs’te yaşanan sosyal, hukuki ve siyasî gerçeklerin anlaşılmasına dair yapılan çalışmalarla, işgale ve zulme itirazen Filistin davasına mahsus muhtelif duyuşları, duyguları ihtiva eden şiirler, hikayeler, romanlar, çizgiler ve gezi notları da mezkur kaydi/kitabi zenginliği daha ileri bir noktaya taşıdı.

İtiraf etmeliyim ki, zikrettiğim minval ve mahiyette
Eldar Hasanoğlu – Nuh Arslantaş
’ın
Kudüs
:
Vahiyle Kutsanan Şehir
(alBaraka, 2021) adlı kıymetli çalışması bağlamında “Bu eser nasıl aşılabilir ki…” diye düşündüğüm bir zamanda çıkagelen
Dârüsselâm Kudüs
(Diyanet İşleri Başkanlığı, 2025) adlı prestij boy üç ciltlik kitapla, Filistin/Kudüs sevdalılarının bil-kuvve gayretlerinden duyduğum kuşku nedeniyle sınanmış olmakla önce kendime karşı mahcup oldum.
Huriye Martı
’nın genel,
Nihal Şahin Utku
’nun proje koordinatörlüğünde, yayın yönetmenliğini
Cafer Tayyar Doymaz
’ın yaptığı, koordinasyonunu
Önder Özkan
,
Rukiye Aydoğdu Demir
ile
Bedirhan Demirci
’nin üstlendiği Dârüsselâm Kudüs’ün editörler kurulu ise şu kıymetli bilim insanlarından oluşturulmuş:
Nihal Şahin Utku, Nuh Arslantaş, Cengiz Tomar, Mustafa Güler, Feyza Betül Köse, Huriye Martı
ve
Alaattin Dolu.

Dârüsselâm Kudüs’ün Önsöz’ünde, onun inşa sürecinin, “Kudüs ve çevresinin tarihi ve manevi dokusunun ağır ihlallere ve insanlık dışı muamelelere maruz kaldığı bir dönemde” gerçekleştiğini, “Gazze'de yaşanan büyük insani felaket”in “Kudüs'e dair her fikri çabayı daha sorumlu, daha sahici” kıldığını belirten Utku, yine kendi kelimeleriyle Kudüs üzerine düşünmeyi akademik bir ilgi alanı olmanın ötesine taşıyan bu eserin, peygamberlerin hatıralarını barındıran ve İslam toplumunun kolektif hafızasında derin izler bırakan bu şehre sahip çıkmanın vicdan, bilinç ve sorumluluk meselesi olduğunu bizlere yeniden hatırlatan bir bilinçle kaleme alındığını, dolayısıyla onun akademik bir çalışmadan ibaret olmadığını, Kudüs'e ve yaşadığımız çağa tanıklık eden tarihi bir kayıt olarak tasarlandığını söyleyip, Kudüs’ün nebevi ve tarihi değerine de atıfta bulunarak şu bilgileri iletmiştir:

“Bu kitap, Kudüs'e duyulan ilmî ve tarihî sorumluluğun bir yansıması olarak ortaya çıkmıştır. ‘Kudüs'ün Biyografisi’ adı altında başlatılan uzun soluklu akademik bir araştırma projesinin mahsulü olan Dârüsselâm Kudüs, disiplinler arası iş birliğine dayanan geniş katılımlı bir çalışmadır. Tarih, teoloji, edebiyat, hukuk, mimari, sanat tarihi ve arkeoloji gibi farklı alanlarda çalışan yazarların katkıları, Kudüs'ü vakıf geleneğinden kültürel üretim biçimlerine, toplumsal yapıdan mekânsal dönüşüme uzanan yönleriyle derinlemesine ele alan zengin bir birikim ortaya çıkarmıştır. Altmış beş yerli ve on iki uluslararası yazarın katkısıyla şekillenen bu kollektif çaba, Kudüs'ün evrensel hafızadaki yerini de göz önünde bulundurarak küresel ölçekte bir bakış sunmayı hedeflemiştir.

Kitap bir biyografi olarak kurgulanmıştır; zira bir şehrin hikâyesi yalnızca kronolojiden ibaret değildir; onun tarih boyunca geçirdiği dönüşümler, temas ettiği medeniyetler, taşıdığı anlamlar, yüklendiği sancılar ve ardında bıraktığı miras da bu anlatının ayrılmaz parçalarıdır. Kudüs'ü bir özne olarak düşünmek, onu anlamanın ötesinde onunla birlikte düşünmeyi ve insanlık tecrübesini onun üzerinden yeniden okumayı da gerekli kılar. Kitaptaki metinler, Kudüs'ü dışardan gözlemleyen değil, onunla zihni, tarihi ve kültürel bağ kuran yazarların kaleminden çıkmıştır.

Bu entelektüel çaba, yalnızca metinlerle sınırlı kalmamış, zengin bir görsel malzemeyle de desteklenmiştir, Arşiv belgeleri, minyatürler, hüsnühat örnekleri, haritalar ve güncel fotoğraflar aracılığıyla Kudüs'ün yazılı ve görsel hafızasının okuyucuya sunulması hedeflenmiştir.”

77 akademisyen ve yazarın 77 yazısından oluşan -toplam 1367 sayfa- Dârüsselâm Kudüs hakkındaki kendi değerlendirmemizi nasipse sonraki yazımıza bırakalım inşallah.


#Filistin
#kütüphane
#Dârüsselâm Kudüs