Ramazan Bayramının ikinci günündeyiz. Cenâb-ı Hak bazı günleri bütün müminler için bereketli kılmıştır. Dinî ibadetlerin bereketi genellikle ibadetin cinsindendir. Oruç, bilindiği üzere bir terk ibadetidir. Oruç tutarken en azından farzlar dahilinde beşerî vasıflardan sıyrılarak Hakk’a benzeme veya Allah’ın tenzih ifade eden isimlerinin tecelligahı olma çabasına gireriz. Hakk’a benzeme ve tenzih isimlerinin tecelligahı olmak kuşkusuz pek çok şekilde zuhur eder. Orucun da kendisine özgü hususiyetleri vardır. Bunların başında yaratılışın başlangıcına yani bir arınmışlık haline dönmek gelir. Nasıl ki günahsız olarak yaratılıyorsak oruç da mümini arındırarak bir tür başlangıca döndürmeyi hedefler. Bu sebeple oruç ibadetinin hediyesi, Ramazan Bayramıdır.
Ramazan Bayramının Arapçadaki ismi, ‘îdü’l-fıtr ifadesidir. “Fıtr” kelimesi fıtrat kelimesiyle aynı köktendir. Her iki kelime de “yaratılış, kesmek ve yarmak” gibi anlamlara gelen “fatr” kökünden türemiştir. Yani fıtr kelimesi, sonradan kazandığımız melekelerin ortaya çıkardığı olumsuz durumlardan arınarak yaratılışın başına dönme beratını ifade eder. Nitekim Hz. Peygamber (sav) hepimizin çok iyi bildiği bir hadisinde Ramazanın evvelinin rahmet, ortasının mağfiret, sonunun cehennem azabından kurtuluş olduğunu müjdelemiştir. Rahmet, mağfiret ve kurtuluş sıralaması oldukça ilginçtir. “Ateşten kurtuluş” olarak tercüme edilen “ıtkün mine’n-nâr” ifadesi, tam olarak “ateşten özgürleşmek” anlamına gelir. Bu bakımdan rahmet, kalbin Hakk’a daimi yönelişini sağlayan tefekkür ve amellerle yumuşaması; mağfiret, kalbin arınması; kurtuluş ise insanı Hakk’a yönelişten alıkoyan bağlardan özgürleşmesi olarak anlaşılabilir. Bu bağlardan özgürleşen bir insan, yaratılışın başlangıcındaki saflığa dönmüş olacağından orucun hediyesi fıtr bayramı olmuştur.
Dolayısıyla bayramın bereketi, iki seviyede tecelli eder. İlk olarak, mümini Hakk’a bağlayan saflıkta zuhur eder. Alvarlı Efe’nin “Can bula cananını bayram o bayram ola” dizeleriyle başlayan şiirinde bu anlam terennüm edilir. Dikkatle okunduğunda şiir, bayramın hakikatinin başka bir tecrübede aranması gerektiğini değil, bizzat bayramın kendisinde aranması gerektiğini anlatır. Zira bayram zaten Hakk’a kulluk payesinin bizzat Hak tarafından onaylanmış halidir. Şiir, işte bu ilahi tasdikin insani sevinç içinde yitirilmemesi gerektiğini farkındalığa sunmak ister.
Bayramın bereketi ikinci olarak Allah’a yakınlığın ortaya çıkardığı durumlarda tecelli eder. Nasıl ki yaratılışımızın başlangıcında Allah’a ve bütün yaratılmışlara yakınlığımız eşitse bayramda da başlangıçtaki bu yakınlığa ulaşmayı sağlayacak fiiller emredilmiştir. Başta ebeveyn olmak üzere akraba ziyareti, dostlarla bir araya gelmek, yetimleri sevindirmek, küslerin barışması veya barıştırılması, yoksulun doyurulması gibi başka zamanda birbirinden farklı gibi görünen amellerin tamamı, bayram günlerine sıkıştırılmış tek bir amel gibi görünür. Maksat, Hakk’ın mahlukata yakınlığının kullar arasındaki ilişkide tecelli etmesidir. Dikkat edilirse bu fiiller, belirli bir siyasi ve içtimai düzende bulunmanın oluşturduğu olumsuz hislerden arınmayı, ilişkiler ağını temizlemeyi ve bir tür başlangıç haline dönmeyi gerektirir. Bayramın bereketi de dönüşü başarabildiğimiz ölçüde görünür hale gelir.
Cenab-ı Hak’tan bayramın bereketini bütün müminlere lütfetmesini diliyorum. Bayramınız mübarek olsun.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.