Her hac mevsiminde…

04:007/06/2025, Cumartesi
G: 7/06/2025, Cumartesi
Taha Kılınç

Her hac mevsiminde, yanık yürekler Mekke-i Mükerreme’de cem olduğunda tekrar tekrar dönüp okuduğum kitaplar vardır. Onlardan biri, Malcolm X’in hac izlenimlerini ihtiva eden “Hac Yolunda 1964 Günlükleri” (Ekin Yayınları, 2019). Bilhassa Arefe Günü hacılar Arafat’ta toplandığı zaman kitabı açarım, eski usulle “tefeül” yaparak herhangi bir yerinden içeri süzülürüm. Şimdi bu yazıyı yazmak için bilgisayar başında oturduğumda açtığım yerde şurası çıktı mesela: “Yaptıklarını taklit etmeye çalıştım. Beceremediğimin

Her hac mevsiminde, yanık yürekler Mekke-i Mükerreme’de cem olduğunda tekrar tekrar dönüp okuduğum kitaplar vardır. Onlardan biri, Malcolm X’in hac izlenimlerini ihtiva eden “Hac Yolunda 1964 Günlükleri” (Ekin Yayınları, 2019). Bilhassa Arefe Günü hacılar Arafat’ta toplandığı zaman kitabı açarım, eski usulle “tefeül” yaparak herhangi bir yerinden içeri süzülürüm. Şimdi bu yazıyı yazmak için bilgisayar başında oturduğumda açtığım yerde şurası çıktı mesela:

“Yaptıklarını taklit etmeye çalıştım. Beceremediğimin farkındaydım. Diğer tüm Müslümanların bakışlarını üzerimde hissediyordum. Müslüman bileklerin yaptığını yapıp bükülmüyordu bu Batılı bilekler. Asyalılar diz çökerek otururlar, Batılılar ise sandalyelere dimdik kurulurlar. Mihmandarım yerde iki büklüm otururken, ben ne yaparsam yapayım dimdik kalıyordum. Yaklaşık bir saat sonra, bir saat sonra döneceğini söyleyerek beni yalnız bıraktı.
Uyku aklımın ucundan bile geçmedi. Öteki Müslümanların gözleri önünde namaz kılmaya çalışmaya devam ettim. Kim bilir ne kadar gülünç görünüyordum ama bunun beni yıldırmasına izin veremezdim. Bir süre sonra, yere daha rahat kapanabilmemi sağlayan bir numara keşfettim. Ancak bir iki güne kalmaz, bileğim şişmeye başladı.
Şafak sökerken teker teker uyanan Müslümanların her biri anında gözlerini bana dikiyor, bir yandan kendi işlerini hallederken, bir yandan da beni izliyorlardı. Bir Müslümanın hayatında seccadenin ne kadar önemli bir rol oynadığını daha yeni anlıyordum. Herkesin kendine ait küçük bir seccadesi vardı, ayrıca her karı-kocanın ya da kalabalık grubun ortaklaşa kullanılan geniş bir seccadesi mevcuttu. Her Müslüman, kaldığı yere seccadesini serip üstünde namaz kılıyordu. Sonra seccadenin üstüne bir sofra bezi örtüp yemeği orada yiyor, böylece seccade yemek odası olmuş oluyordu. Yemekleri ve sofra bezini kaldırıp üstünde oturuyorlardı. Alın size oturma odası. En son da üstünde kıvrılıp uyuyorlar ve seccadeleri yatak odaları oluyordu. Kaldığım bölmeden çıkmadan önce, Boston’da hırsızlık yaptığım dönemlerde Doğu halılarının piyasada o kadar yüksek fiyata neden kapış kapış gittiği kafama yeni dank ediyordu. Halıların bin bir çeşit iş için kullanıldığı ülkelerde, dokumacılığa aşırı özen gösteriliyordu. Daha sonraları Mekke’deyken bu halıların başka bir iş için daha kullanıldığını görecektim: Bir anlaşmazlık yaşandığında, tarafsızlığını koruyan ve çokça hürmet gösterilen biri münakaşa edenleri etrafına dizip halının tam ortasına oturuyor, halı basbayağı mahkeme salonu oluyordu. Sınıf olarak kullanıldığı zamanları da gördüm.”

Malcolm X’in ince bakışı ve keskin zekâsının nice tezahürleriyle dolu olan hac hatıralarını okurken, şu soruyu sormadan da geçemem: İslâm ümmeti, haccın bağrında sakladığı potansiyelden, tanışma ve kaynaşma fırsatlarından, işbirliği ve temel meselelerini istişare imkânlarından yeterince istifade edebiliyor mu? Malcolm X’i -ve daha nice insanı- tamamen değiştiren ve yepyeni şahsiyetler haline getiren hac, “dönüştürücü” bir enerjiye sahip çünkü.

Suudi Arabistan yönetimi, her hac mevsimi yaklaşırken yaptığı rutin açıklama ve ikazların içine şu cümleyi mutlaka yerleştirir: “Haccın siyasîleşmesine izin vermeyeceğiz.” Kastedilen, haccın ruhaniyetinin nümayiş, protesto veya eylemlerle zedelenmemesidir. 1987 haccında İranlıların Mekke’de fiilen polisle çatıştığını ve yüzlerce insanın ölümüyle sonuçlanan acı hadiselerin yaşandığını hatırladığımızda, Suudi yönetiminin endişelerini anlamak belki mümkün.

Ancak burada odaklanmak gereken bir nokta daha var: Bizatihi haccın kendisi “siyasî” yönler de taşıyan bir ibadet. Müslümanların meselelerinin konuşulacağı, tartışılacağı, kararların alınacağı ve Müslüman dünyanın problemlerinin masaya yatırılacağı buluşma vesileleri oluşturulmadığında, haccın en önemli hedeflerinden biri ıskalanmış oluyor. Hac anarşi ve kaos anlamında siyasîleşmesin, evet. Lakin hacda mündemiç siyasî hedeflerin tahakkukunun önü kesildiğinde, hac “Müslümanların toplanıp dağıldığı bir etkinlik” olmaktan öteye de geçemiyor.

Potansiyelimizi nasıl harekete geçireceğimize daha fazla kafa yorduğumuz bereketli haclara duasıyla, kıymetli okurlarımızın Kurban Bayramlarını tebrik ediyorum.

#Malcolm X
#Toplum
#İslam
#Taha Kılınç