Gazze’de Hamas’ın elindeki İsrailli esirlerin alınmasını önceleyen anlaşma, beklendiği gibi esirler baskısını artık hissetmeyen İsrail tarafından hızla ihlal edilmeye başlandı.
İsrail bu ihlalleri için gerekçe bulmakta zorlanmıyor tabi. Şuradan bir gölgenin hareketini gördük ona ateş açtık, buradan bir tavuk geçti, anlaşmada bu yoktu, Hamas sözünde durmadı diyerek bombalamalara devam ediyor. Kendi esirlerini aldıktan sonra İsrail zindanlarında en ağır işkence şartlarında esir tutulan 10 bine yakın Filistinliyle ilgili dünyanın ayağa kalkmasını gerektiren bir durum var.
Mevzu sadece ateşkesin ihlali değil, insanlığın ayaklar altına alınması. Ama buna dair bir insan hakları ayaklanması yok. İsrail’in hamisi ABD için bu da terörle kutsanmış mücadeleye dahil bir hayvanlık.
Hayattaki esirlerini Hamas’ın elinden almış olan İsrail şimdi bir de ölmüş esirlerinin cesetlerini alamamış olmayı tekrar saldırmak için bahane olarak kullanıyor. Ölmüş esirleri katleden kendisi, ölülerini enkazın altına gömen kendisi ama onları çıkarıp veremediği için Hamas’ın anlaşmayı ihlal ettiğini öne sürerek saldıran yine kendisi. ABD başkanı Trump da hangi akıl nöbetindeyken söylediyse, Hamas’ın İsrailli ölü rehinelerin cesetlerini teslim etmemekle suç işlediğini ve bunun karşılığında cezalandırılmayı hak ettiğini bile söyledi.
Eşkıya dünyaya hükümdar olunca aklıyla, çileden çıkarıcı mantığıyla, çarpık hukukuyla hükümdar oluyor işte. Halihazırda yine soykırımcı İşgalci İsrail’in ABD bağışı “çok iyi silahların” katil Netanyahu tarafından “çok iyi kullanılması” ile enkaz altında kalmış en az 10 bin Filistinlinin naaşı var. Dünya elbirliği etmiş, arama köpekleri ve son teknoloji arama cihazlarıyla İsrailli cesedi ararken enkaz altındaki bu 10 bin Filistinli için en ufak bir empati bile yapılmıyor. Nasıl yapılsın ki, canlısına insanımsı varlık muamelesi yapılan Filistinlinin ölüsü kimi ilgilendirir? Irkçılık başa vurduğunda ölülere bile en ahmakça uygulanırken ortalığı kokutur.
İsrail’in ırkçı bakanı Ben Gvir, esirleri kurtardığımıza göre Gazze’ye tekrar saldırıyı başlatıp cehennemi yaşatalım derken nasıl bir insani halet-i ruhiye içinde yaşıyor, biz Müslümanların bunu anlaması sanırım hiçbir zaman mümkün olmayacaktır. Çünkü Müslümanlar için böyle bir soykırım, çoluk çocuk, yaşlı, sivil insanlara yönelen böyle bir öfke hiçbir zaman olmaz. Müslümanlar için düşmanlarla savaş bile nihayetinde onlara ulaşacak bir merhametin kapısını engelleyen zalimlere karşı bir savaştır. “Zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur”. Ve evet bugün İsrail devlet olarak, zihniyet olarak tarihin kaydettiği en şedit zalimlerden.
İsrail’in bu saldırganlığına dair ileri sürdüğü en yaygın gerekçe güvenlik ve var kalma çabası. Filistin topraklarını işgal etmiş olan ve başkasının varlığına tehdit oluşturan kendisi ama toprağını, vatanını çaldığı insanların kendisine karşı direnişini varoluşuna bir tehdit olarak görüyor, gördükçe saldırıyor, saldırdıkça nefreti ve direniş ruhunu daha da besliyor.
Yıllarca gerek Filistin’i işgali gerekse Lübnan, Ürdün ve İran’a karşı savaşını bir İsrail güvenliği veya savunma hakkı meselesi kapsamında dünyaya sunduğu büyük anlatı da artık tamamen çökmüş durumda. Suriye’ye, Katar’a, Irak’a yeri geldiğinde Mısır’a ve Suudi Arabistan’a da yöneltmekten hiç geri durmadığı bir düşmanlığı var. Gerekçesi burada yıllar sonra kendisine karşı oluşabilecek bir tehdit. Bu tehdit kapsamında aslında en merkezde Türkiye’yi gördüğünü artık en alt düzeyden en üst düzeye kadar bütün İsrailli yetkililer telaffuz etmekten geri durmuyorlar.
60 yıl boyunca korkunç bir Baas zulüm altında çekmediği eziyet, meşakkat kalmamış Suriye halkı tam başındaki despotu atıp düze çıkmışken İsrail’in Suriye’ye saldırısında öne sürdüğü gerekçe aynı: İsrail’e karşı oluşabilecek potansiyel tehdidi önceden görüp onu daha ortaya çıkmadan yok etmek. Oysa Suriye’de devrim daha yeni olmuş ve İsrail’e yönelik henüz hiçbir beyanı yok. Tabi beyanı olsa da olmasa da İsrail’in şu anda işgal altında tuttuğu Golan’ı talep etmesi mukadder. Ama bu konu zaten 58 yıldır İsrail ile Suriye arasında bir mevzu. Bu tür konuların görüşülmesi için diplomatik kanallar da var, ama İsrail için diploması sadece oyalamak ve bir ülke ve devlet görünümü elde etmek için geçici olarak başvurulan bir yol.
Geçtiğimiz günlerde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Ülke TV’de Turgay Güler’le mülakatında İsrail’in bu güvenlik bahanesine sığınarak herkese saldırmasının, bilakis İsrail güvenliğini en fazla tehdit eden bir faktöre dönüştüğünü anlatıyordu. Doğrusu hiçbir ülke, böylesine paranoyak bir bakış açısıyla herkesi potansiyel düşman görerek ve potansiyel düşman gördüğü herkese saldırarak uzun süre hayatta kalamaz. İsrail’in en büyük düşmanı ve en büyük tehlikesi İsrail’in kendisidir. Kendi güvenliği için etrafındaki bütün ülkelerin zayıf kalmasını, kendi içlerinde savaş içinde olmalarını sağlayacak müdahaleler ve tertipler son kertede güvende bir İsrail ortaya çıkarmayacaktır. Nitekim Suriye’de Süveyda bölgesinde Dürzileri, Fırat’ın doğusunda SDG unsurlarını destekleyerek bölünmüş, parçalanmış bir Suriye oluşturma çabası varıp Türkiye’yi de tehdit edecek bir hal alıyor. Çünkü Suriye içindeki istikrarsızlık doğrudan Türkiye’yi etkiliyor.
“Bunlar Sünni Arap Müslümanlar, biz bunların niyetini okuyoruz, 50 yıl geçtikten sonra bunlar güçlenirlerse bana bilmem bir şey yapacaklar, onun için ben şimdiden bunları böleyim, parçalayayım, yutayım, kaos içerisinde bırakayım, sıkıntı üreteyim” diye bir güvenlik politikası geliştiriyorsan bu çok tehlikeli politika. Çünkü bu sadece Suriye’yi etkilemiyor. Suriye’nin etrafında kaç tane ülke var? Ürdün, Lübnan, Irak, Türkiye hepsi etkileniyor” diyordu Fidan.
Tabu bu ülkelerin hepsi etkilendiğinde de ortaya toplamda sadece İsrail’i yok ederek hepsinin kurtulacağı bir çözüm güneş gibi parlamaya başlıyor. Böylece İsrail kendi sonunu kendi eliyle hazırlamış oluyor. Daha açık nasıl söylenebilir?
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.