
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Al Arabiya televizyonuna verdiği röportajda "Türkiye küresel ölçekte önde gelen bir askeri güçtür" dedi. Zengezur Koridoru'nun açılmasından tüm bölgenin kazançlı çıkacağını söyleyen Aliyev Ermenistan'ın koridoru açmadığı 5 yıl boyunca İran üzerinden "Aras Koridoru" adıyla alternatif güzergah üzerinde çalıştıklarını belirti. Zengezur'un Doğu-Batı değil, aynı zamanda Kuzey-Güney koridoru da olacağını belirten Aliyev, Orta Koridor'un Asya'yı Türkiye aracılığıyla Avrupa'ya bağladığına dikkat çekti.
"Minsk grubunun hukuki varlığı absürttür"
"Azerbaycan Müslüman dünyasında ilk demokratik cumhuriyetti"
Azerbaycan’ın ilk zamanlarında ikiye bölündüğünü ve bunun Azerbaycan’ın Sovyetleşmesinin ilk aylarında gerçekleştiğini hatırlatan Aliyev, "1917’de Rusya İmparatorluğu yıkıldıktan sonra Azerbaycan Halk Cumhuriyeti kuruldu. Bu, 1918 yılının Mayıs ayında kurulan, Müslüman dünyasında ilk demokratik cumhuriyetti. Ancak bu yalnızca 1920 yılının Nisan ayına kadar var oldu. O zaman Rusya’nın ordusu Azerbaycan’a girerek onu işgal etti. 1917’de devrim yapan Bolşevikler halka yalan vaatler veriyorlardı. Şiarlar vardı. ‘Fabrikler işçilere, toprak köylülere, halklara özgürlük.’ Biz kendi devletimizi kurduk ama Bolşevikler bu devleti elimizden aldılar. 1920 yılının Nisan ayında Rus ordusu Azerbaycan’a girerek işgal etti. Aynı yılın Kasımında ise Sovyet Rusya hükümeti karar aldı ki Zengezur’u, bizim ’Batı Zengezur’ adını verdiğimiz bölgeyi Azerbaycan’dan alıp Ermenistan’a versin. Böylece Azerbaycan ikiye bölündü. Esas kısım ve Nahçıvan. Batı Zengezur ise onların arasında kaldı. Sovyet döneminde bu problem değildi. Çünkü sınırlar yoktu, savaş da yoktu. İnsanlar otomobille veya demiryoluyla Azerbaycan’ın esas kısmından Nahçıvan’a serbest şekilde gidebiliyorlardı. Ama Ermenistan Azerbaycan’a karşı saldırıya başladıktan sonra bu bağlantı hattını kesti. Ermeniler koridoru kapattılar" şeklinde konuştu.
"Yaklaşık 5 yıl boyunca bu bağlantı hatlarıyla ilgili onlarca müzakere yürüttük"
Ermenistan’ın yaklaşık 5 yıl boyunca Azerbaycan’ın talepleri ve yasal istekleri karşısında yapıcı bir tavır sergilemediklerini belirten Aliyev, "Bu nedenle Başkan Trump ve onun ekibi sürece dahil olduğunda, arabuluculuk yapmak istediğinde biz onlara şu mesajı verdik. Zengezur Koridoru faaliyete başlamalı ve güvenli olmalıdır, yani, Azerbaycan vatandaşları bu 40 kilometreden fazla mesafeyi güvenli şekilde geçebilmelidir, güçlü güvenlik garantileri olmalıdır. Uluslararası güvenlik garantileri sağlanmalıdır. Yalnız Ermenistan’ın verdiği garantiler yeterli değildir. Trump yönetimi bu yasal kaygıyı doğru şekilde kabul etti ve bunun sonucunda Trump’ın Uluslararası Barış ve Refah Yolu (TRIPP) ortaya çıktı. Başkan Trump, Zengezur Koridoruna kendi adını verdikten sonra bu projenin çok yakın zamanda gerçekleşeceğinden eminim" dedi.
"Ermeni meslektaşlarıma, sonunda bir transit ülke haline gelecekleri mesajını vermeye çalıştım"
"Uçağın tüm gövdesinde şarapnel delikleri vardı"
"Azerbaycan topraklarında tek bir Rus askeri bile yok"
Azerbaycan’ın coğrafya, koridorlar ve diğer konularla ilgili attığı adımların Rusya tarafından engellenip engellenmeyeceği yönündeki soruyu cevaplayan Aliyev, "Rusya’nın Ermenistan’da bir askeri üssü ve birkaç bin kişilik bir askeri personeli bulunuyor. Aynı zamanda, Ermenistan’ın İran ve Türkiye sınırı Rus sınır muhafızları tarafından korunuyor. Azerbaycan topraklarında tek bir Rus askeri bile yok. Dolayısıyla Ermenistan’da neler olabileceğini bilmiyorum. Ama bu olumsuz senaryoyu düşünmek istemiyorum" ifadelerini kullandı.
"Suriye’de yeni bir hükümet iktidara geldiğinde biz bunu büyük bir memnuniyetle karşıladık"
İsrail ile Suriye arasında ilişkilerin normalleşmesi için imkanlar olduğunu dile getiren Aliyev, "Öncelikle, Suriye’ye doğal gaz tedariki ile ilgili konuşmak isterim. Biliyorsunuz ki, Esad’ın hükümetiyle bizim 10 yıldan fazla hiçbir ilişkimiz olmadı. Onlar Azerbaycan’a çok adaletsiz davrandılar, Ermenistan’la olan anlaşmazlıklarımızda Ermenistan’ın tarafına geçtiler. Bu da bizim için çok garipti, çünkü işgal yılları boyunca Müslüman ülkelerden çok güçlü destek aldık ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) bize her zaman destek oldu. Azerbaycan, İslam dayanışması ilkelerine yüksek değer veren bir ülkedir. Dolayısıyla Azerbaycan’a karşı Ermenistan’la camileri yıkan, orada domuz ve inek besleyen bir ülkeyle aynı safta olmak bizim için kabul edilemezdi. Esad’ın döneminde 10 yılı aşkın süredir tüm diplomatik ilişkileri kesmiştik. Suriye’de yeni bir hükümet iktidara geldiğinde bunu büyük bir memnuniyetle karşıladık ve şüphesiz ki destekledik. Bu yılın Nisan ayında Türkiye’de Ahmed eş-Şara ile bir görüşmem oldu ve onu ziyarete davet ettim. O da Azerbaycan’a resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Suriye’ye insani yardım etmeye başladık. Suriye’ye nasıl faydalı olabileceğimizi, onlar için neler yapabileceğimizi öğrenmek amacıyla Başbakan Yardımcısının başkanlık ettiği büyük bir heyeti oraya gönderdim. Uzun yıllar boyunca acı çekmiş bu ülke ve onun halkı için yalnızca barış istiyoruz. Onların barış içinde yaşamalarını ve orada kalkınmayı görmeyi arzuluyoruz. Böylece çalışmalar başladı. Daha sonra elektrik enerjisi kıtlığı meselesi dikkatimizi çekti ve nasıl yardımcı olabileceğimizi düşünmeye başladık" dedi.
"Suriye’ye gaz akışını artırabileceğimizi düşünüyoruz"
Azerbaycan’ın başta Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri olmak üzere Orta Doğu ülkeleriyle ilişkilerinin çok iyi ve dostane olduğunu belirten Aliyev, "Bu ülkelerle çok güçlü ortaklıklarımız var. Bu arada, yenilenebilir enerji alanındaki ana yatırımcılarımız Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan’daki şirketler. Onlar bizim ana yatırımcılarımız. Şu anda yatırım yapıyorlar. Elbette, doğal kaynaklarımızla Orta Doğu’ya açılmak bizim için bir ilk. Daha önce de belirttiğim gibi, Suriye’ye gaz akışını artırabileceğimizi düşünüyoruz. Arap Gaz Boru Hattı veya diğer döviz işlemleri aracılığıyla diğer ülkelere de gaz tedarik edebiliriz. Enerji kaynakları ticareti de yapıyoruz. Petrol ve gazımızı satmanın yanı sıra uluslararası tüccar olarak da faaliyet gösteriyoruz. Potansiyelimiz tahmin edilenden daha büyük. Bu açıdan bakıldığında, bunun önemli bir faktör olduğunu düşünüyorum" şeklinde konuştu.
"Ülkelerimizin birçoğu doğal kaynaklara sahip"
Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) şu anda büyük bir potansiyele sahip olduğunu belirten Aliyev, "Azerbaycan her zaman bu kurumu güçlendirmeye sadık olmuştur. Bu, bir tür istişareci ülkeler grubu gibi faaliyete başlamış, daha sonra ise dönüşüm geçirmiştir. O, büyük bir potansiyele sahiptir. Türkiye ile bizim çok yakın ilişkilerimiz var ve bu ilişkiler şu anda 2021 yılında Şuşa’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la imzaladığımız, bizi askeri ve siyasi müttefik yapan Beyannameye dayanmaktadır. Bu, hukuki açıdan sadece her iki ülke için değil, bütün Türk dünyası için önemli bir etkendir. Geçen yıl biz Özbekistan’la müttefiklik ilişkileri hakkında Antlaşma imzaladık. Ayrıca TDT’nin diğer üyeleriyle de stratejik ortaklık anlaşmalarımız veya beyannamelerimiz var. Dolayısıyla bu, büyük bir potansiyeldir. Bizi köklerimiz birleştiriyor ve bu teşkilatı nadir kılıyor. Çünkü diğer uluslararası teşkilatlara baktığımızda, hepsini değil, belki bir kısmını ortak etnik grup birleştiriyor. Evet, biz farklı halklarız ama hepimizin kökleri ortaktır ve bu, Türk etnik kimliğimizden kaynaklanmaktadır. Ülkelerimizin nüfusu artıyor ve bu da her bir ülke için önemli bir etkendir. Ekonomik gelişmeyle desteklendiğinde ise bu, bir üstünlük demektir. Ülke fakir olduğu zaman bazen bunun olumsuz sonuçları da oluyor. Ama bizim ülkelerimiz fakir değildir. Her ülke olmasa da, ülkelerimizin birçoğu doğal kaynaklara sahiptir" diye konuştu.