Terör tehdidini sınır ötesinde karşılama stratejisiyle Türkiye son yıllarda çok önemli başarılar elde etti. Ülke içinde terörist varlığı 30-40 yıldaki en düşük seviyeye inerken, Irak ve Suriye kuzeyinde oluşturulan güvenli bölgeler ise hudut hattını huzurlu yaşam koridorlarına dönüştürdü. Irak kuzeyinden Suriye kuzeyine terör koridorunu yerle bir eden stratejiyi ve önümüzdeki süreçte gündeme gelmesi beklenen hamleleri emekli Tuğgeneral İhsan Başbozkurt anlattı. Başbozkurt, TSK’nın Irak kuzeyinden Suriye kuzeyine güvenli koridoru tamamlamak üzere yeni hedefinin Mahmur Kampı ve Sincar olması gerektiğini söylüyor.
“Yaklaşık 30 yıldır bu bölgedeki insanlar topraklarını terk etmiş, Erbil’e, daha içlere ve Türkiye’ye kaçmışlardı. Halen mevcut köylerde de halk PKK baskısı altında yaşıyor, haraç veriyordu. Örgüt, TSK operasyonlarına karşı bu insanları canlı kalkan olarak kullanıyordu. Özellikle Pençe Kaplan sırasında Haftanin’de bunu gördük. Gelinen noktada terör örgütünün Türkiye sızma güzergahı olarak kullandığı Hakurk-Şemdinli, Haftanin-Şırnak, Zap-Çukurca koridorları milli silah sistemlerimizle tam denetim altında. Özellikle 2017’den itibaren İHA-SİHA’lar ve ateş destek vasıtalarıyla bu bölgede terör örgütüne aktif bir gözetleme sistemi oluşturulmuş, bunun yanında yurt içinde MİT ile Jandarma, yurt dışında MİT ile TSK’nın ortaklığı başarıyı katlamıştır. Terör koridorları 2019’da Hakurk’ta başlatılan Pençe harekâtları ile Haftanin’e kadar güvenli koridorlar haline getirildi. Bu sayede Türkiye’nin doğusu huzura kavuştu. Cudi, Gabar, İkiyaka dağları, Şemdinli, Van Başkale, Siirt Pervari, Okçular, Bertelen yaylası, Ağrı Tendürek dağları bölgesi... Tüm bu alanlar artık güvenli ve emniyette.”
“Terör örgütü sözde yöneticileri bugün artık alt seviyedeki örgüt üyelerini sevk ve idare etmek bir yana kendilerini kurtarma derdine düştü. Örgütün beli kırıldı. Onlara silah sistemleri sağlayan devletler de yavaş yavaş ellerini çektiler. Bu şöyle oldu: Türkiye’nin sahip olduğu güç, bölgedeki hakimiyeti, örgüte yönelik baskısı terör destekçisi ülkeler tarafından kabul edildi. Örgüte bel bağlayanlar artık PKK’nın onların talimatlarını yerine getiremeyeceğini anlayınca desteği kesti. Başta Amerika ve Fransa olmak üzere bu devletler Suriye kuzeyinde Suriye Demokratik Güçleri adı altında PKK ile birlikte yeni bir sistem kurma çabasına girdi. Bugün terör örgütünün Rakka-Kamışlı bölgesindeki faaliyetleri, Irak kuzeyinde etkisiz hale geldiğinin, barınamadığının göstergesidir. Irak kuzeyinden Suriye kuzeyine, oradan da Akdeniz’e çıkarılmak istenen terör koridoru projesi Türkiye’nin kararlılığıyla gerçekleştirilememiştir. Büyük İsrail projesi hayata geçirilememiştir. Şimdi ABD’nin, İsrail’e hizmet eden PKK aracılığıyla Rakka’da İsrail’in de güvenliğini sağlayacak bir sistem kurmaya çalıştığı görülüyor.”
Türkiye’nin terörle mücadelede İran’ı yanında görmek istediğini vurgulayan emekli Tuğgeneral İhsan Başbozkurt, şu hususlara dikkat çekti: “Irak kuzeyinden kaçan teröristlerin bir kısmının İran’a yöneldiği biliniyor. Terör elebaşlarının İran tarafında bulunduğunu biliyoruz. İran, bu bölgede Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kendisi için önemini unutmamalıdır. Türkiye, terör örgütüyle iş tutmadığı, mücadele ettiği taktirde İran’ı uluslararası arenada gözetecek ve koruyacaktır. Ancak İran’ın ikili oynadığını görüyoruz. PJAK’a karşı hâlâ bir faaliyette bulunmuyor. Zaman zaman buradan Doğu Beyazıt bölgesinde, Iğdır bölgesinde sızmalar oluyor. İran şunu bilmeli: Türkiye ile barış, iyi komşuluk içinde yaşaması için iki devletin başının belası olan bu terör örgütlerinin yok edilmesi lazım. Bunun için Türkiye ile birlikte hareket etmesi lazım. Türkiye kendi imkanlarıyla içeride ve dışarıda terör örgütünü yok etmeye kararlı. Ve bunu gerektiğinde İran topraklarında da yapabilecek kabiliyettedir. İran bunu da unutmamalıdır.”