İktidara gelişinin üzerinden 14 yıl geçmiş, artık ne yapıp ne yapamayacağına karar verirken birlikte çalıştığı dünya liderlerini de gözlemlemeyi öğrenmişti. Çeçenistan’a yerleştirdiği Kadirov gibi bir adamı da Ukrayna’ya yerleştirmeyi başarmıştı: Viktor Yanukoviç. Henüz 4 yıllık bir yöneticiyken Ukrayna’da gerçekleşen ‘Turuncu Devrim’ Karadeniz’in tüm kontrolünü Batı Bloku’na verirken Rusya, deniz yolları ile ilişkisini kaybediyordu.
Komünist devrimin arkasındaki Lenin de ne tesadüf ki Vladimir ismine sahipti. İlk Vladimir’in yıktığı çarlığı yeniden kurmaya çalışan İkinci Vladimir bunun tek yolunun denizlerin kontrolünü sağlamaktan geçtiğini görüp bütün stratejisini bu noktadan kurgulamaya başladı.
Batı Bloku, post-Sovyet etki alanlarında, Bağımsız Devletler Topluluğu’nda ‘renkli’ devrimler yapmaya Gürcistan ile başladı. Bu ülkenin diğer eski Sovyet cumhuriyetlerinden ayrılan en büyük özelliği ise ülkede Sovyetlerin dağılmasından sonra statükonun hiç değişmemiş olmasıydı. Ülkenin bağımsızlığından itibaren Cumhurbaşkanlığını üstlenen Eduard Şevardnadze aynı zamanda Sovyet döneminde de önemli bir yöneticiydi ve Rus etkisinin ülkede hiç değişmeden sürmesini sağlayan isimdi.
2003 yılına kadar süren bu statüko Miheil Saakaşvili'nin "Birleşik Ulusal Hareket"inin başlattığı protestolar ile değişti. Eğitim hayatını ABD’de geçiren Saakaşvili ülkenin rotasını Rusya’dan Batı’ya doğru çevirirken tecrübesiz Putin ilk kontrasını Kafkasların kontrolünü kaybederek yaşıyordu.
Bir yıl sonra farklı bir renk ile aynı hikaye tekrar sahneleniyordu. Ukrayna’da Turuncu Devrim gerçekleşmişti.
Başkanlığının ilk 4 yılında karşısında bir çaylak bulduğunun farkında olan Batı Bloku, Putin’in Rusya'sını Asya steplerine kadar sıkıştırmış, nefes aldırmıyordu.
Putin 14 Mart 2004 günü yapılan seçimlerde halkın verdiği yüzde 71’lik rekor destek ile tekrar başkanlığa seçilirken artık oyunu kendi kurallarıyla oynamayı karar vermişti.
2008 yılında Gürcistan’dan bağımsızlık talepleri bulunan Güney Osetya ve Abhazya adına Gürcistan’a girip bölgeye yerleştiğinde girdiği yerden çıkmayacağının da ilk işaretlerini Kafkaslarda verdi.
Aradan 2 yıl geçtikten sonra Ukrayna’daki Turuncu Devrimi boşa çıkarıp Rus asıllı Viktor Yanukoviç’i iktidara getirdi. Gürcistan’ın işgalinden 2 yıl sonra Ukrayna’nın kontrolünü tekrar eline almasına rağmen Yanukoviç’in iktidarının 4. yılında artan sokak olayları ülkeyi de Rus- Batı çatışmasının deneme tahtası haline getirmişti.
Putin artık 2004 yılındaki Putin değildi. Aradan 10 yıl geçmiş, Ukrayna’da Rusya lehine hareket eden Başkan Yanukoviç istifa etmişti. 18 Şubat’ta çıkan protesto gösterilerinden 2 gün sonra Rusya, Kırım’ı ilhak ettiğini duyurup Karadeniz’in en stratejik bölgesini işgal ettiğini açıkladı.
Fransızların, Libya’daki müdahalesi 42 yıllık Kaddafi iktidarını devirirken sıra Suriye’deki 40 yıllık Esad Hanedanlığına gelmişti.
Ülkedeki demokrasi talepleri bir İç Savaşa dönmüş, Esad kontrolü kaybederken İran ve Rusya’nın müdahalesi ile ülkedeki olası bir demokratik geçiş yönetimi ihtimali de askıya alınıyordu.
Putin agresif müdahaleler ile ülkesinin etki alanını giderek genişletirken bunu da büyük oranda ilk döneminde yaşadığı tecrübelere borçlu.
Geçtiğimiz yıl Rusya Cumhuriyeti tarihinin en büyük askeri tatbikatını Ohotsk’un da yer aldığı bölgede gerçekleştiren Putin’in bir diğer şovu da Baltık üzerinden gerçekleşmişti.
Kırım’da yaptıklarına gerçek manada hiçbir cevap alamamasının verdiği rahatlıkla; Libya’ya kadar ilerleyen Putin’in hareket alanını belirleyecek olan da bir başka aktör Çin. Afrika açılımı yapan Çin’in mi yoksa Rusya’nın mı daha tehlikeli olduğuna karar verilene kadar terazinin ağırlığı Putin’in lehine işlemeye devam edecek.