İsrail’in Gazze ve Lübnan'daki acımasız saldırıları sonrası sıradaki hedef olarak gösterdiği İran’a yönelik tehditleri bölgede tansiyonun artmasına neden oldu. Olası İsrail-İran savaşının bölgedeki tüm Arap ülkelerini, özellikle Körfez ülkelerini etkileyeceği belirtiliyor. Söz konusu savaş senaryosunun Orta Doğu'daki mevcut kırılgan dengeleri daha da sarsacağını ve dünya genelinde ekonomik ve politik sonuçlar doğuracağı kaydediliyor.
Geniş çaplı bir çatışmanın yaratacağı mülteci akınının, bölge ülkeleri üzerinde ciddi bir yük oluşturacağı da dikkat çekilen bir diğer unsur. Öte yandan İran ile İsrail arasında çıkabilecek bir savaşın, ABD ve Avrupa ülkelerinin de müdahil olmasına yol açabileceği, ABD’nin olası bir çatışmada İsrail’i desteklemesi beklenirken, İran’ın yalnız kalmayacağı ve Rusya ile Çin gibi müttefiklerinin en azından lojistik destek sağlayabileceği ifade ediliyor.
Güvenlik kaynakları, İran’ın, Hamas ve Lübnan’daki gruplardan daha düzenli ve güçlü bir orduya sahip olduğu gerçeğinin, iki ülke arasında çıkacak bir çatışmanın boyutlarını genişletebileceğine vurgu yapıyor. Yemen'deki Husiler ve Suriye'deki müttefik güçler de İran'ın bölgesel etkisinin bir parçası olarak savaş sahnesine dahil olabileceği, bu durumun sadece İran-İsrail arasında kalmayıp, Irak ve Suriye başta olmak üzere geniş bir coğrafyada çatışmalara neden olacağı düşünülüyor.
Kaynaklar, olası bir savaşın Türkiye’ye yönelik güvenlik tehditlerini artıracağını belirtiyor. PKK gibi terör örgütlerinin bu süreçte daha aktif hale gelebileceği ve bölgede çeşitli ajan faaliyetlerinin artabileceği öngörülüyor.