Dijital hasbara: TikTok

04:0016/10/2025, Perşembe
G: 16/10/2025, Perşembe
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv

Dr. Mehmet Rakipoğlu - Mardin Artuklu Üniversitesi

Gazze kasabı Benjamin Netanyahu’nun, Uluslararası Adalet Divanı’ndaki yargılanması ve hakkındaki yakalama kararına rağmen Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na katılmak için ABD’ye gitmesi ve burada ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmesi, İsrail rejiminin uluslararası arenada ne denli agresif bir diplomasi yürüttüğünü gözler önüne serdi. Ancak Netanyahu’nun bu ziyaretinde dikkat çeken bir diğer nokta, basın mensuplarıyla yaptığı toplantıda sosyal medya platformlarına, özellikle de TikTok’a yönelik yaptığı vurguydu. Bu açıklamalar, İsrail’in Filistin’de yürüttüğü soykırım politikalarının sadece fiziksel bir savaşla sınırlı olmadığını, aynı zamanda dijital bir propaganda savaşına da dayandığını ortaya koydu. İsrail rejimi, sosyal medya platformlarını kullanarak hem uluslararası kamuoyunu manipüle etmeye çalışıyor hem de soykırımını meşrulaştırmak için dijital araçları seferber ediyor.


DİJİTAL PROPAGANDA VE MANİPÜLASYON

Netanyahu’nun basın toplantısında yaptığı açıklamalar, İsrail rejiminin sosyal medyayı bir “savaş alanı” olarak gördüğünü açıkça ifade ediyor. Ona göre, sosyal medya platformları, İsrail’in haklı (!) olduğu iddiasını yaymak ve uluslararası kamuoyunu etkilemek için kritik bir rol oynuyor. Ancak bu söylemlerin arkasında, İsrail’in Filistin’de işlediği insanlık suçlarını örtbas etmeye yönelik sistematik bir çaba yatıyor. TikTok, Instagram ve diğer platformlar, İsrail’in bu amaçlarına hizmet eden birer araç haline gelmiş durumda. İsrail rejimi, bu platformlar üzerinden yürüttüğü kampanyalarla (hasbara), soykırımı meşrulaştırmaya çalışıyor ve eleştirileri bastırmak için dijital bir propaganda makinesi işletiyor.

İsrail’in sosyal medya stratejisi, sadece devlet kurumlarıyla sınırlı değil. Daha önceki raporlarda ortaya çıktığı üzere, İsrail hükümeti, TikTok ve Instagram gibi platformlarda “influencer” olarak bilinen kişilere her bir paylaşım için 7.000 dolar gibi yüksek meblağlar ödeyerek, kendi söylemlerini yaymalarını sağlıyor. Bu durum, İsrail’in dijital propaganda için ne denli büyük bir bütçe ayırdığını ve bu alana verdiği önemi gösteriyor. Ayrıca, İsrail’in yapay zekâ teknolojilerini kullanarak ChatGPT gibi platformları kendi lehine manipüle etmeye çalıştığı da biliniyor. Tüm bunlar İsrail rejiminin soykırımını dijital bir perde arkasında saklama çabasının bir parçası.


Z KUŞAĞINA TİKTOK KANCASI

TikTok, dünya genelinde milyarlarca kullanıcısı olan bir platform olarak, İsrail rejiminin propaganda çabalarında merkezi bir konuma sahip. Platformun algoritmaları, kullanıcıların ne göreceğini belirlemede kritik bir rol oynuyor ve İsrail, bu algoritmaları kendi lehine manipüle etmek için büyük kaynaklar harcıyor. Özellikle genç nesiller arasında popüler olan TikTok, İsrail’in hedef kitlesi olan Z Kuşağına (1997-2012 arası doğan nesil) ulaşmak için ideal bir araç. İsrail, bu platform üzerinden yürüttüğü kampanyalarla, gençleri kendi söylemleri doğrultusunda etkilemeyi ve soykırımı normalleştirmeyi amaçlıyor.

Ancak TikTok’un İsrail’e hizmet etmesi sadece algoritmalarla sınırlı değil. Platformun mülkiyet yapısı da bu durumu destekler nitelikte. Larry Ellison gibi İsrail’e açık destek veren ve İsrail ordusuna milyonlarca dolar bağışta bulunan bir ismin TikTok’un yeni sahipleri arasında yer alması, platformun İsrail’in çıkarları doğrultusunda kullanılma ihtimalini daha da artırıyor. Ellison’un İsrail’e olan bağlılığı, TikTok’un İsrail yanlısı bir içerik politikası benimsemesi yönünde baskı oluşturabilir. Bu durum, sosyal medya platformlarının tarafsızlığını ve özerkliğini ciddi şekilde tehdit ediyor.


SOSYAL MEDYA YENİ SAVAŞ ARENASI

Sonuç olarak İsrail rejimi, Filistin’de yürüttüğü soykırımı meşrulaştırmak için sosyal medya platformlarını etkin bir şekilde kullanıyor. Netanyahu’nun TikTok’a yönelik açıklamaları, bu platformların İsrail’in dijital savaş stratejisinde ne denli önemli bir yer tuttuğunu gösteriyor. Ancak bu durum, sosyal medyanın sadece bir eğlence aracı olmadığını, aynı zamanda siyasi ve ideolojik çatışmaların da bir arenası olduğunu hatırlatıyor. İsrail’in TikTok ve diğer platformlar üzerindeki nüfuzu, soykırımın dijital bir perde arkasında saklanmasına hizmet ediyor.

Uluslararası toplum ve vicdan sahipleri, bu dijital manipülasyon stratejilerine karşı tedbirli olup sosyal medya platformlarının insan hakları ihlallerine alet edilmesine karşı durması gerekiyor. Dahası, bu dijital manipülasyon girişimleri yalnızca Filistinlilerin sesini kısmakla kalmıyor, aynı zamanda küresel ölçekte ifade özgürlüğünü tehdit ediyor. Algoritmalar ve ücretli propaganda ağları, uluslararası kamuoyunun gerçeğe ulaşmasını engelleyerek demokratik tartışma zeminini zayıflatıyor. Böylece Gazze’deki yıkım yalnızca fiziksel mekânlarda değil, dijital hafızadan da silinmeye çalışılıyor. İsrail güdümündeki sosyal medyaya karşı Türkiye’nin geliştirdiği Next Sosyal gibi alternatifler geliştirilmediği müddetçe, sosyal medya platformları İsrail’in Gazze’deki soykırım suçlarının üstünü örten bir araç haline gelmeye devam edebilir.


#sosyal medya
#platform
#TikTok