Dünya petrol piyasaları tarihi bir dönüm noktasından geçiyor. Üstelik gelinen noktada piyasaların temel yasaları bile gelişmeleri tek başına açıklamaktan uzak durumda. Jeopolitik krizlerin petrol fiyatı üzerindeki yukarı yönlü etkisi tamamen tepe taklak olurken arz bolluğu ve talep daralmasının aynı anda görüldüğü piyasada son 30 yılın oransal olarak en büyük fiyat gerilemesiyle petrol savaşlarının fitili de ateşlenmiş oldu.
Petrol piyasasında 2014 yılında yaşanan arz artışına bağlı fiyat düşüsü sonrasında arz ülkeleri arasında sağlanan tarihi uzlaşı Rusya’nın masadan kalkmasıyla sona erdi. Petrol fiyatlarını ortalama 60 dolar bandında tutmaya yönelik 4 yıllık “kutsal ittifakın” Rusya’nın rest çekmesiyle çözülmesi “kazan-kazan” döneminin sona erdiği anlamına geliyor. Artık taraflar için öncelikli olan pazar payını artırmak, bunun yolu da üç yıldır devam etmekte olan üretim kotalarının kaldırılmasından geçiyor.
Kotaların kaldırılmasından en çok zarar göreccek olanlar ABD başta olmak üzere üretim maliyetleri daha yüksek olan arz ülkeleri olurken Rusya ile Suudi Arabistan’ın düşük petrol meydan okumasında nereye kadar dayanabilecekleri petrol savaşının gidişatını belirleyecek ana unsur olacaktır. Keza, sıfır toplamlı oyun dönemine geri dönülmesi anlamına gelen bu durumu “tavuk oyunu”1 üzerinden okumak en doğrusu olacaktır.
Petrol piyasasında koronavirüs kaynaklı talep gerilemesinin yarattığı endişe, arz artışının serbest bırakılmasıyla küresel piyasalarda kaos senaryosu süreci başlamıştır. Darbe iddialarıyla çalkalanan Suudi Arabistan’ın haftasonu resmi fiyatlarda son 30 yıldan bu yana en büyük indirimi gerçekleştirmesi sonucu finans piyasaları haftaya ciddi düşüşlerle başladı. “Petrol selinin”, ilk darbesi, Ocak 1991’deki Körfez Savaşı’ndan bu yana yüzdelik bazda en sert düşüş oldu. Bununla birlikte, “tavuk oyunu”nun taraflarının açıklamaları ve piyasaların tepkileri fiyatın ibresinin aşağı yönlü olduğu anlamına geliyor. Rusya ve Suudi Arabistan’ın farklı stratejilere yönelmesiyle başlayan petrol savaşı talep ülkeleri cephesinde olumlu bir hava yaratırken arz ülkeleri cephesinde karamsarlık hakim olmuş durumda.
Rusya’nın, fiyat kontrolüne dayalı iş birliğinden pazar payı kontrolüne dayalı stratejiye geçmesiyle zaten kırılgan olan petrol fiyatı tamamen alaşağı oldu. Rusya’nın 4 yıllık üretim kısma eğilimini değiştirmesinin arkasında öne çıkan ana etken OPEC + ülkelerinin uyguladığı kotanın ABD’nin pazar payını artırmasıdır. Kaya gazı devrimiyle yakalanan üretim patlamasıyla ABD’nin, petrol bağımlılığı sorununu çözmenin ötesinde 2018 yılında dünyanın en büyük petrol üreticisi haline gelmesinden en çok rahatsız olan ülke Rusya olmuştur. Düşük petrol stratejisi ile üretim maliyeti yüksek olan kayı gazı üretimindeki artışı yavaşlatmayı ve geriletmeyi hedefleyen Rusya, bu amaçla kısa vadede elde edeceği yüksek petrol karından vazgeçmektedir.
Tam bu noktada petrol jeopolitiğin değişen yapısını hatırlatmakta yarar bulunmaktadır. Orta Doğu petrollerinin maliyet avantajına sahip olmasına rağmen petrol piyasasında OPEC üyesi olmayan ülkelerin payının artmaya devam etmesi enerji oyununda dengelerin (kralların) değişmesi anlamına gelmektedir. ABD’nin üretim artışını yavaşlatmak için 2014’te arz artışına giden Suudi Arabistan ve OPEC ülkeleri, kaya gazı maliyetlerinin teknolojik gelişmelere bağlı düşüş hızını dikkate almadıkları Rusya’nın desteğine rağmen istedikleri sonucu elde edememişlerdir. Düşen petrol fiyatına rağmen devam eden kaya gazı üretimi, ve son olarak koronavirüs kaynaklı talep gerilemesi OPEC + ülkelerini yol ayrımına getirmiştir. Bu noktada, Suudi Arabistan petrol gelirine bağımlı (bütçenin %85’i) olmasına bağlı olarak kota anlaşmasının uzatılmasını önerirken kaynak çeşitlendirmesi konusunda daha avantajlı durumda olan Rusya (bütçe gelirlerinin % 37.5’i petrol kaynaklı), pazar payını korumayı seçmiştir. Çünkü, Rusya, hem 60 dolar bandı korunarak kar marjının yüksek tutulması hem de kaya gazı arzının sınırlanması taktiğinin çalışmadığını görmüştür. Bu stratejide Rusya’nın, ABD’ye karşı elindeki en önemli avantaj görece düşük üretim maliyetidir.
Petrol üretiminin maliyetine bakıldığında, Rusya’da 17.2 dolar, Suudi Arabistan’da 10 dolar düzeylerinde iken ABD için ortalama maliyet 50-55 dolar. Kuyu başı maliyetlerin ek maliyetlerle 5 ila 10 dolar arasında artacağı düşünüldüğünde Rusya’nın 20 dolar bandına kadar üretim yapmayı sürdürmesi teknik olarak beklenebilir. Bu rakamların altında ise Rusya’nın jeopolitik kazanımlarına göre “tamam ya da devam” kararını alması söz konusu olacaktır. Oysa başa baş noktası rakamı Suudi Arabistan için 15 dolar düzeyi olup, Arabistan’ın Rusya’ya karşı elindeki en somut avantaj maliyet düşüklüğüdür. Ancak mevcut koşullarda bu avantaj, “tavuk oyunu”nu uzun süre sürdürmesi için yeterli değildir. Suudi Arabistan, sahip olduğu maliyet avantajına rağmen tek yönlü ekonomi ve siyasi istikrarsızlık nedeni ile fiyat savaşında Rusya karşısında daha kırılgan konumdadır.
Rusya’nın düşük petrol stratejisini izlemek zorunda kalan Suudi Arabistan’ın, Asya pazarına yönelik ilave indirimler yapması piyasadaki çalkantıyı daha da şiddetlendirmeye yetmiştir. Geçmiş dört yılda Rusya ile sağlanan OPEC + ittifakının bir benzerinin bu kez ABD ile gündeme getirilmesi bir diğer seçenektir. Suudi Arabistan ve ABD arasındaki ittifak göz önünde bulundurulduğunda her iki ülkenin Rusya’nın fiyat savaşına karşı iş birliği yapmak için yeterli gerekçeye sahip olduğu görülecektir.
İran’a yönelik petrol ambargosunun talep düşüşü ve arz bolluğuyla tamamen etkisi hale geldiği günümüz petrol piyasında jeopolitik krizlerin fiyat üzerindeki tesiri de ciddi derecede zayıflamıştır. Arz yönlü savaşın sürmesi durumunda ABD’de belli sayıda petrol kuyusunun kapanması söz konusu olurken Rusya ve OPEC ülkeleri açısından da önemli gelir kayıpları söz konusu olacaktır.
Not: Tavuk oyunu, Soğuk Savaş döneminde yaşanan “Küba Krizi” sorununu modellemek için ortaya konulmuştur. Bir film sahnesinden hareketle uluslararası ilişkiler sahnesine uyarlanmış bir oyun modelidir. Karşıt gruplarda yer alan 2 genç, bir otobanda yarış yapmak üzere aynı şeritin karşıt yönünde karşı karşıya gelirler. İki taraf için de 2 seçenek vardır; Ya araçla hızla giderken kafa kafaya çarpışmak, ya da son anda direksiyonu şerit dışına çevirmek. Bu oyun Soğuk Savaş döneminde yaşanan “Küba Krizi” sorununu modellemek için ortaya konulmuştur.