Dolardaki dalgalanmaların ardından vatandaşlara 'elinizdeki doları TL'ye ve altına çevirin' çağrısı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tavsiyesinin dünya ekonomisindeki yansıması dikkati çekiyor. Elde edilen istatistiklere göre 2010'dan bu yana büyük merkez bankaları altın satışı yapmıyor ve düzenli olarak yüksek miktarda altın satın alıyor. yenisafak.com'a konuşan Prof. Dr. Gülsün Yay da altın alternatifinin her ülke için masada olduğuna vurgu yapıyor.
FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimini başarıyla püskürten Türkiye, tüm sektörlerde hız kesmeden büyüme hedefini geliştirdi. Ekonomik anlamda da ivme kaybı yaşanmadan kararlı adımlar atılırken, uluslararası odakların 'dolar' yoluyla Türkiye'yi krize sürüklemeye kalkıştığı görülüyor. ABD'deki seçimlerin de etkisiyle tüm dünyada değer kazanan dolar, provokatif müdahalelerle Türkiye'de ise daha da yükseltiliyor. Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yapmış olduğu çağrı, yeni bir süreci hareketlendirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısına çeşitli kurumların yanı sıra çok sayıda vatandaş destek gösterdi. Dolar birikimlerini, TL ve altına çeviren vatandaşlar sürece katkı sağlamak için kararlı adımlar atıyor.
Altına yönelik yapılan hamlenin, uluslararası ekonomik alanda da pozitif bir yansımasının olduğu göze çarptı. İstatistiklere göre 2010'dan bu yana büyük merkez bankaları altın satışı yapmıyor ve düzenli olarak yüksek miktarda altın satın alıyor.
- -Bugün
- Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) "2017 Para ve Kur Politikası" metninde, "Altın cinsinden tasarrufların ekonomiye kazandırılarak rezervlerimizin artırılması amacıyla, Türk lirası karşılığında bankalardan, yurt içi yerleşiklerden toplanacak işlenmiş veya hurda altından dönüştürülmüş standart altın alımına başlanacaktır" ifadesine yer verildi.
1995'ten bu güne karşılaştırmalı ölçümü yapılan 'merkez bankaları altın alış-veriş istatistikleri'açıklandı. Buna göre ton bazındaki altın satışının 95'ten bu yana çeşitli dalgalanmalara rağmen 'sürekli satış' pozisyonunda olduğu ortaya çıktı.
2009 yılında ekonomik krizlerin de etkisiyle 0 bandında yaklaşan altın satışı, 2010'dan itibaren ters oranda yükselişe geçti. Bu kapsamda merkez bankalarının 400-600 ton miktarlarında altın alımı yaptığı bildirildi.
Yıldız Teknik Üniversitesi'nden Prof. Dr. Gülsün Yay,
'a özel açıklamalarda bulundu.
Altının her zaman yatırım aracı olduğunu sıkışık dönemlerde doların alternatifi olabileceğine dikkati çeken Prof. Dr. Gülsün Yay, "Dünyanın her bölgesinde altına yönelik merkez bankaları hamleler yapabiliyor. Bu kapsamda rezerv artırımına yönelik olarak Türkiye'de de benzer adımlar atılıyor" dedi.
Türkiye'de vatandaşların 'yastık altı yatırım' aracı olarak nitelediği altının geleneksel bir faktör olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yay, "ABD'de de benzer bir süreç işleyebiliyor. Merkez bankası ekonomik krizi olmamasına rağmen altın rezervlerine yatırım yapıyor" açıklamasında bulundu.
İstanbul Altın Rafinerisi (İAR) Yönetim Kurulu Başkanı Özcan Halaç, Anadolu Ajansı'na yaptığı açıklamada dikkati çeken tespitlerini paylaştı:
"Altın, milliyeti olmayan bir para birimi konumunda bulunduğu için ABD ve AB'nin kendi ekonomik sıkıntılarından fazla etkilenmeyecektir. Altın rezervlerine sahip olmak, başka ülkelerin dinamiklerine bağlı olmaktan bizi kurtaracak önemli bir enstrüman. Vatandaşlarımız altın alsın ama bu altınlar yastık altında kalmasın. Yastık altında kalan altınlar, aslında çok önemli bir ekonomik değeri ülke ekonomisinden kaçırmak anlamına geliyor. Vatandaşlar, yatırım için alacağı altını bankalardaki altın hesabında tutmalı ve bankaların da bu altınlara kar payı verdiğini bilmeli."
- İstanbul Kuyumcular Odası (İKO) Başkanı Norayr İşler, sektör olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısını çok olumlu bulduklarını ve desteklediklerini söyledi.