
İspanya ve Portekiz’de yaşanan elektrik krizi enerji güvenliğini gündeme getirdi. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Başkan Yardımcısı Hacı Ali Ulutaş, “Elimizde doğal gazlı, barajlı ve kömür santrallerimiz bulunmakta. Bu nedenle bizi yoğun olarak etkileyebilecek bir sistem söz konusu değil” dedi.
Avrupa’nın batısında yaşanan büyük çaplı elektrik kesintisi, enerji güvenliğinin kıta genelinde ne denli kırılgan olabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi. Ancak bu kriz, aynı zamanda Türkiye için önemli bir ders ve fırsat olarak da değerlendiriliyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkan Yardımcısı Hacı Ali Ulutaş’ın değerlendirmeleri, Türkiye’nin enerji sisteminde geldiği noktayı ve bağımsızlık kapasitesini net biçimde ortaya koyuyor. Ulutaş, Türkiye’nin bu tür krizleri kendi imkanlarıyla aşabilecek altyapıya sahip olduğunu vurguladı.

İSPANYA VE PORTEKİZ HALAYDAN KOPTU
Kesintiyle ilgili henüz net bir teknik neden açıklanmasa da, Avrupa elektrik sistemine entegre olan İspanya ve Portekiz’in zayıf bağlantılarla sisteme dahil olması krizin büyümesinde etkili oldu. Ulutaş, sistemin kırılgan yapısını ‘halay’ benzetmesiyle anlattı. Ulutaş, “Bu Avrupa enterkoneksiyon sistemini bir halaya benzetebiliriz. Halayın başındaysanız ya halaya uyduracaksınız ya halay size uymak zorunda kalacak. Orta Avrupa güçlü bağlantılarla bu sistemi sürdürebilirken, İspanya, Portekiz ve hatta Türkiye gibi uç noktalar daha dikkatli olmalı. Avrupa’da sistem operatörleri olay anında İspanya’yı sistemden izole ederek Orta Avrupa’yı korudu” şeklinde konuştu.
SANTRAL EKSİKLİĞİ ETKİLİ OLDU
Kesinti sonrası tartışmalarda yenilenebilir enerji kaynaklarının güvenilirliği de sorgulandı. Olay anında İspanya’nın yaklaşık 28 gigavatlık elektrik üretiminin 23 gigavatı güneş ve rüzgar enerjisinden sağlanıyordu. Ancak bu üretim dağılımı kesintiden önceki günlerde de aynıydı. Ulutaş, “Yenilenebilir enerjinin tek başına bir etkisinin olduğu bir sistem söz konusu değil” diye konuştu. Ulutaş asıl problemin, sistemin dengesini sağlayacak atalet yaratıcı santrallerin eksikliği ve yüklenmiş hatların koruma sistemlerini devreye sokmasıyla ortaya çıktığını ifade etti.
2015’TE TECRÜBE YAŞADIK
Türkiye ise benzer koşullarda daha sağlam bir tablo çiziyor. Olayın yaşandığı saatlerde Türkiye elektrik ihtiyacının yüzde 28’ini rüzgardan, yüzde 10’unu ise güneşten karşılıyordu. Ancak Ulutaş’a göre Türkiye’nin avantajı çeşitlendirilmiş üretim p ortföyü. 2015’te yaşanan 8 saatlik elektrik kesintisini hatırlatan Ulutaş, “Bizim elimizde doğalgazlı, barajlı ve kömür santrallerimiz bulunmakta. Bu nedenle bizi etkili olarak etkileyebilecek bir sistem söz konusu değil. Biz en büyük tecrübeyi 31 Mart 2015 olayında yaşadık. Şimdi gerek TEİAŞ’ın gerekse enerji sisteminin kendi ayakları üzerinde durabilecek doneleri ve sistemleri mevcuttur” ifadesini kullandı.
KENDİ SİSTEMİNİ YÖNETEN BİR TÜRKİYE
İber Yarımadası’ndaki bu kesinti Türkiye için uyarıdan çok bir teyit oldu. Türkiye’nin, hem üretim çeşitliliği hem sistemik hazırlığıyla kriz anlarında dahi ayakta kalabilecek bir altyapıya sahipliğini vurgulayan Ulutaş, şunları kaydetti: “İster siz sistemin dışına çıkın, ister ENTSO-E sizi dışarı atsın, kendi ayaklarınızın üzerinde durabilecek bir üretim portföyüne sahipseniz herhangi bir problem çıkmaz.”
DEPOLAMA STRATEJİK ÖNEMDE
Yenilenebilir kaynakların sistemdeki oranı arttıkça enerji depolama sistemlerinin de önemi artıyor. Hacı Ali Ulutaş, bu noktada depolamanın sağladığı esnekliği vurguladı. Ulutaş, “Depolama anlık olarak refleks verebilen, şebekedeki frekans ve gerilime göre hızlı tepki verebilecek şekilde ayarlayabildiğiniz ve bunu hızlı bir şekilde alabildiğiniz bir sistemdir” dedi.