
Z Raporu Dergisi, son sayısında Orta Doğu'daki İsrail-İran çatışmasının, enerji ve ticaret koridorları üzerindeki etkisini inceliyor. Çin, ABD ve Avrupa denkleminin jeopolitik analizi yapılan dergide ticaret savaşlarının piyasalardaki yansıması da değerlendiriliyor.
Z Raporu Dergisi, yeni sayısında Orta Doğu’daki İran İsrail çatışmalarını dış politika, ekonomi ve nükleer caydırıcılık boyutlarıyla ele alıyor. “Orta Doğu’da Koridor Arayışı” başlıklı kapak dosyasında savaşın arka planı incelenirken, denge arayışının ne olabileceği jeo-ekonomik açıdan değerlendiriliyor. Gazze’de 2 yıldır soykırım suçu işleyen, sınır komşularını bombalayan İsrail, 13 Haziran günü İran’a yaptığı saldırıyla bölgesel barışın en büyük düşmanı olduğunu ortaya koydu.
ÇİN GÜCÜNÜ SÜRDÜRMEK İÇİN İRAN PETROLÜNE MUHTAÇ
ABD’nin de dahil olduğu İsrail saldırısı bölgesel güvenlik paradigmasını geri döndürülemez biçimde değiştirirken, nükleer silahların tek güvenlik garantisi olduğu fikrini güçlendirmişe benziyor. Çin, küresel imalatın yüzde 30’undan fazlasını ve dünya ticaretinin yüzde 20’sini gerçekleştirerek ikinci büyük ekonomi konumuna ulaşırken, bu ekonomik gücünü sürdürmek için büyük ölçekte enerji ithalatı yapıyor. Özellikle Afrika, Batı Asya, Avrasya ve Güneydoğu Asya’dan petrol ithal eden Çingünümüzde dünyanın en büyük enerji ithalatçılarından biri haline geldi. Enerjisinin bir kısmını da İran’dan gerçekleştiren Çin’in enerji arz güvenliği yaşanan jeopolitik gerilimden nasıl etkileneceği de önemli bir soru işareti.
KÜRESEL PİYASALAR BORÇLA DÖNER Mİ?
2025 yılı itibarıyla dünya ekonomisinin motorları belirgin şekilde yavaşlamış durumda. Artan ticaret savaşları, yüksek enflasyon, faiz baskıları ve jeopolitik gerilimlerle küresel ekonomi yeni bir türbülansa girdi. Her bölgede yankı bulan bu yavaşlama eğilimi, sadece büyüme rakamlarıyla değil, istihdam, yatırım ve tüketim dinamikleriyle de kendini hissettiriyor. Günümüzde küresel ekonomi büyük ölçüde borç alıp verme fonksiyonu üzerinden çalışıyor. Ekonomide her ajan belirli kanallardan borçlanırken kamu borçları devletlere has bir olgu olarak büyük ölçüde tahvil piyasasını ilgilendiriyor.
TEKSTİL VE HAZIR GİYİMDE ALARM
Türkiye ekonomisinin ihracat odaklı üretim gücünü uzun yıllar sırtlayan tekstil ve hazır giyim sektörleri, küresel belirsizlikler, iç ekonomik baskılar ve yüksek maliyetler üçgeninde alarm veriyor. 2023’ten itibaren ivme kaybeden ihracat, 2025’in ilk yarısında da toparlanma sinyali vermiyor. Sektör temsilcileri tekstil ve hazır giyimde tek çözümün markalaşma olduğuna dikkat çekiyor.
EKONOMİYİ DAHA İYİ OKUMAK İÇİN
- Z Raporu’nda Ağustos 2025 sayısında Pazarlama Dünyası köşesinde Esad Sivri ‘Dijital linç, hız ve sağduyu üzerine bir değerlendirme’ başlıklı analizinde sanal dünyadaki linç kültürünü ele alırken, Levent Yılmaz, ‘Enflasyon, döviz kuru rezervler ve krediler’ başlıklı analizinde reel sektörün faiz sarmalında yaşadığı olumsuzlukları ve çözüm yollarını gösteriyor. Vergi Rehberi köşesinde Hakkı Sayan ise örtülü ‘Nereden buldun’ döneminin başlayıp başlamadığını tartışıyor.