Aybüke Öğretmen, 1994 yılında Ankara Etimesgut’ta doğmuş, Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Müzik Öğretmenliği Bölümü’nden mezun olmuştu. 2016’da atandığı Batman Kozluk Çok Programlı Anadolu Lisesinde müzik öğretmeni olarak göreve başlamıştı, Batman Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü’nde de yüksek lisans yapıyordu. Aybüke Yalçın, kendi imkânlarıyla okulun bodrum katını müzik sınıfına dönüştürmüş ve her ay maaşından artırıp sınıfına enstrüman almıştı. Bölgedeki öğrencilerin gelişmesi için varını yoğunu ortaya koymuştu. 7 ay görev yaptığı Batman’da hem meslektaşları hem de öğrencilerinin gönlüne taht kurmuştu. Henüz çiçeği burnunda bir öğretmenken, takvim yaprakları 9 Haziran 2017’yi gösterdiğinde son kez karne dağıtmış, öğrencilerine son kez sarılmış ve son kez başarılar dilemişti. Okuldan sonra arkadaşlarıyla yola çıktığı sırada, dönemin Belediye Başkanına suikast düzenlemek üzere olan PKK’lı teröristlerin hain saldırısının hedefi olmuş ve ne yazık ki şehit edilmişti.
Batman’da 6 yıl önce PKK’lı teröristlerin saldırısı sonucu 22 yaşında şehit olan öğretmen Aybüke Yalçın’ın hayatı ve öğretmenlik azmi TRT ortak yapımı “Aybüke; Öğretmen Oldum Ben!” filmiyle beyaz perdeye aktarıldı. Vizyonda olan filmin yönetmenliğini Murat Onbul üstlenirken, senaryosunu Uğur Kılıç ve Ozan Bodur kaleme aldı. Filmde Aybüke öğretmeni Nihayet Şahin, babası Sadık Yalçın’ı Caner Kurtaran, annesini ise Zeynep Kankonde canlandırıyor. Filmin oyuncuları arasında; Engin Hepileri, Cansel Elçin, Murat Han, Turgay Tanülkü ve Zeliha Kendirci gibi başarılı isimler de yer alıyor. Senarist ve proje tasarımcısı Uğur Kılıç ve Aybüke öğretmeni canlandıran oyuncu Nihayet Şahin ile konuştuk.
Senarist ve proje tasarımcısı Uğur Kılıç filmle mesleğinin baharında, öğrencilerine tutku derecesinde bağlı, idealist bir öğretmen olarak 2017 yılında Batman-Kozluk’ta göreve başlayan ve şehadetle şereflenen Şenay Aybüke Yalçın Öğretmen’in hayat hikâyesini anlatmak istediklerini söylüyor. Kılıç, filmi şu sözlerle anlatıyor: “Film ana kahramanımız Aybüke Öğretmen karakteri üzerine kurulu. Aybüke 1994 yılında, millî ve manevi hassasiyetleri yüksek, memur bir ailenin çocuğu olarak Ankara’da dünyaya gelir. Ailesi ona Hocalı katliamında Ermenililer tarafından şehit edilen Aybüke isimli bir bebeğin hatırasını yaşatmak için Aybüke adını verir. Aybüke’nin kaderi böylece ad koyma anısı ile bağlanmış olur. Aybüke çok sevecen ve derslerinde başarılı bir çocuktur. Bütün dersleri iyi olmasına rağmen o en büyük tutkusu olan müziği seçer ve müzik eğitimi alır. Üniversite eğitimini de Necmettin Erbakan Ünivesitesi’nde Müzik Öğretmenliği ile tamamlar. Ailesi her ne kadar gönüllü olmasa da KPSS ile ilk görev yeri olarak Batman Kozluk’a atanır ve kendi ifadesi ile ‘Al bayrağın dalgalandığı her yer bizim memleketimiz’ diyerek görevine başlar. Zorlu şartlara, örgüt propangandasına, öğrencilerin ön yargılarına rağmen kısa zamanda hem öğrencilerinin hem öğretmen arkadaşlarının hem de yöre halkının sevgisini kazanır. Okutulmak istenmeyen, bir an önce evlendirilmek istenen kız çocuklarının sesi olur. Branşı olan müziğin ve Anadolu türkülerinin kucaklayıcı gücünü kullanarak her engeli aşar. Öğrencileri ile büyük bir konser verir. Tabii bu sırada hain terör örgütünün de dikkatini çeker ve hedefi olur. Bir Ramazan günü oruçlu iken PKK’lı teröristler tarafından şehit edilir. Filmin ana hikâyesi Aybüke Öğretmen üzerine kurgulansa da filmde Şehit Kaymakam Muhammed Fatih Safitürk ve Şehit Jandarma Uzman Çavuş Soner Fazlıoğlu’nun hayat hikayelerine de atıfta bulunuyoruz. Bu yönüyle film, bütün şehit ailelerine hitap etmekte, şehitlerimizin manevi hatıralarını yâd etmektedir.”
“Bu film, özellikle öğretmen ve öğrencilere güçlü bir mesaj veriyor” diyen Kılıç, “Filmde öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının kendilerine bir rol/model olarak göreceği, millî ve manevi değerlerimize bağlı, aynı zamanda entelektüel bir öğretmenin hikayesi var” ifadelerini kullanıyor.
Çekim ve prodüksiyon sürecinin altı ay sürdüğünü belirten Kılıç, film sürecinin çok heyecanlı ve yoğun geçtiğini söylüyor. “Aybüke’nin hatırasına yaraşır bir film çıktı ortaya” diyen Kılıç, kendisinin de öğretmenliğe bir köy okulunda başladığını dile getiriyor ve ekliyor: “Bir öğretmenim aynı zamanda. Aklımda hep bir öğretmenin hayat hikayesini anlatmak vardı. Fakat bunun kim olacağını kader belirledi diyebilirim. Filmin senaryo olarak kaleme alınması bir davet esnasında Aybüke’nin babası Sadık Bey’le tanışmamla oldu. Aybüke’nin o kısacık hayatını ve öğretmenlik mesleğine olan tutkusunu ondan dinlediğimde, hikayesini anlatmam gereken kişinin Aybüke olduğuna karar verdim. Aybüke’nin ailesi başta olmak üzere, onunla yolu kesişmiş insanlarla görüşmeler yapıp notlar aldım. Film aşamasına geçmeden evvel ise senarist Ozan Bodur ve arkadaşlarının çok kıymetli katkıları ile senaryo son şeklini aldı. Senaryoda birkaç hususa çok dikkat ettik. Birincisi Aybüke’nin hatırasına halel getirecek hiçbir unsuru senaryoya dahil etmedik. Öğretmenlik mesleğinin saygınlık ve itibarına gölge düşürecek bütün unsurlardan kaçındık. Aybüke’nin gerçek hayat hikayesine uygun bir senaryo kaleme almaya dikkat ettik.”
Aybüke öğretmeni canlandıran Nihayet Şahin “Aybüke öğretmen yaşam dolu. Hayatını öğretmenlik mesleğine adamış, ailesine ülkesine bağlı genç bir kız” ifadelerini kullanıyor.
“Aybüke’nin yaşam hikayesi beni çok etkiledi” diyen Şahin, “Sanatla iç içe bir kız. Çok güzel ve yaşam dolu bir enerjisi var. Hayatta gerçekleştirmek istediği birçok şey vardı. Ancak bunların bir çoğuna fırsat bulamadan genç yaşında hayata veda etti. Ben de bu hikayeyi canlandırmayı çok isterim diye düşündüm” şeklinde anlatıyor. Aybüke öğretmeni canlandırmanın büyük bir sorumluluk olduğunu belirten Şahin, “Ailesi, arkadaşları hayatta ve Aybüke’yi yakından tanıyan birçok kişi izleyecek filmi. Filmde başrol olarak yer almak ve her duygusunu, her anını yansıtmak büyük bir sorumluluk” diyor ve rolüne hazırlanırken Aybüke öğretmenin yaşamını araştırdığını ve bağlama çalıştığını söylüyor. “Aybüke öğretmenin yaşama veda ettiği yaşlardayım bende” ifadelerini kullanan Şahin, “Aybüke ile hayata bakış açımız, enerjimiz benziyor. Aynı zamanda fiziksel olarak da benzetiyorlar, çok seviniyorum. Ona her yönden benzemek bana gurur veriyor” diyor.
Çekim zamanı duygu dolu anlar yaşadığını belirten Şahin, “Empati kurdukça ne güzel şeyler yapmış ve ne güzel bir kalbi varmış dedim. Ancak Aybüke hayatta değil bunu düşünmek oynarken beni çok duygulandırdı. Çok heyecan verici, hüzünlü, her an onu hissetmeye çalışarak ve hissederek geçirdiğim bir çekim süreci yaşadım” ifadelerini kullanıyor. Şahin, en çok etkilendiği sahneyi şu sözlerle paylaşıyor: “Aybüke, her ay kendi maaşıyla iki enstrüman alıyor. Bir müzik odası kuruyor. Öğrencileri için her şeyi yapan bir öğretmen. Müzik odasını kurarken ki sahnemiz beni çok duygulandırdı.”