
Türk Mutfağı Haftası bu yıl “Birleştiren Türk Mutfağı” temasıyla kutlanacak; Anadolu’nun binlerce yıllık lezzet mozaiği, birlik ve beraberliğin sembolü olarak sofralarda buluşacak. Türk mutfağı, sadece yemek değil, Hitit’in toprağı, Osmanlı’nın ihtişamı, Balkanlar’dan Medine’ye büyük bir kardeşliğin kokusudur. Bu lezzetler, bizim hikâyemizdir.
Önümüzdeki hafta, dünyada ve ülkemizin dört bir yanında Türk Mutfağı Haftası olarak kutlanacak. Her yıl yeni ve birbirinden kıymetli etkinliklerin yapıldığı haftanın bu yılki konsepti ‘Birleştiren Türk Mutfağı.’ Türk Mutfağı Haftası, bu toprakların binlerce yıllık yemek kültürünü kutlamak için bir araya geldiğimiz özel bir zaman. Anadolu’nun bereketli sofraları, sadece damakları değil, aynı zamanda tarihin derinliklerinden gelen hikâyeleri de besler.
Türk mutfağının karakteristik özelliği birlik
Türk mutfağı, Osmanlı’nın saray ziyafetlerinden, Orta Asya’nın göçebe çadırlarına, Mezopotamya’nın kadim bereketinden, Hitit ve Frig gibi eski uygarlıkların izlerine uzanan bir lezzet mozaiğidir. ‘Birleştirmek’, bir yanıyla farklı insanları bir şölen sofrasında, bir cenaze yemeğinde bir araya getirip dayanışmayı ifade ediyor. Diğer anlamıyla da zaten Türk mutfağının karakteristik özelliğidir birlik. Ki o kendisi bir mozaik olarak zaten binlerce yılın farklı miraslarını harmanlamış, tadına doyulmaz bir hale getirmiştir. Herkese yer vardır burada, Orta Asya’nın bozkırlarından gelen kurutulmuş et, peynir aroması, Mezopotamya’nın baharatlarıyla, Akdeniz’in zeytinyağı, Ege’nin otları, Orta Anadolu’nun buğdayıyla bir araya gelir. Sarayda şekerle, İstanbul’da balıkla buluşur. Balkanlardan bir rayiha, Kırım’dan, Afrika kıyılarından türlü türlü enfes damak tatlarını alır ve Türk mutfağı olur.
Her restoranın menüsünde yerel ürünlerle hazırlanmış lezzetler olmalı
Eski Anadolu Uygarlıklarının mirası üzerinde modern dokunuşlarla hep diri, hep soluk alan ve gelişen, kökleri güçlü bir mutfak... Böyle bir güzelliği zamanın ötesine taşıyıp çocuklarımıza da aktarmak görevimiz. Bu yüzden insanların sıklıkla dışarıda yemek yediği bir çağda, daha çok restoranda daha çok yemeğimiz pişsin. Duygusal boyutundan öte, ekonomik bir boyutu da var mutfak kültürünü yaşatmanın. Her ilin, her bölgenin en güzel Ö lezzetlerini restoranlarda bulabilmek, satın alabilmek, küresel bir çağda yerel üretici için de çok önemli. Bugün artık insanlar, yeşil ve temiz bir çevre, zengin bir yerel kültür için seyahat ediyor. Her otelin büfesinde, her restoranın mönüsünde mümkün olduğunca yerel ürünlerle hazırlanmış, en güzel Türk mutfağı lezzetleri olmalı ki gelecek nesillere bu mirası aktarabilelim. Bu Türk Mutfağı Haftası’nda, sofralarımızı bir tarih sahnesine çevirelim. Bir kâse tarhana çorbasında Mezopotamya’nın bereketini, bir tabak dolmada Osmanlı’nın zarafetini, bir lokma mantıda Orta Asya’nın ruhunu hissedelim. Türk mutfağı, sadece yemek değil, Hitit’in toprağı, Osmanlı’nın ihtişamı, Balkanlar’dan Medine’ye büyük bir kardeşliğin kokusudur. Bu lezzetler, bizim hikâyemizdir. Bugün, birleştiren sofralar konseptine uygun, iki ziyafet yemeği tarifi vermek istiyorum. Sağlıklı, mutlu hafta sonları diliyorum.
