Filistin davası ile büyümüş, çocukluğundan beri türlü eyleme şahitlik etmiş biri olarak söyleyebilirim ki 7 Ekim pek çoğumuzun kişisel tarihinde bir dönüm noktasına işaret ediyor. Üzerimizdeki ölü toprağını nispeten attığımız, boykot ve infakta en kararlı duruşu gösterdiğimiz ve rehavete kapılmadan bunu bir yaşam tarzı hâline getirmeye çalıştığımız zorlu bir süreçten geçiyoruz. Aylardır medya platformlarında da sayısız kez vurgulandığı üzere Filistin’e destek olmanın en önemli ayaklarından birini İsrail’e finansal destek sağlayan firmaları boykot etmek oluşturuyor. Giyimden teknolojiye, gıda ürünlerinden kozmetiğe günlük hayatımıza en çok temas eden tüketim alanlarında hazırlanan afişlerle, paylaşılan gönderilerle boykota dair bir bilinç oluştuğunu söyleyebiliriz. Ancak hemen hepimizin evinde, baş ucumuzda bulunan bazı ilaç ve takviye gıdaların üreticilerinin de İsrail’e açık destek verdiğinin pek de farkında değiliz. 15 Kasım’da paylaştığı video ile ilaç sektöründeki boykota dikkat çeken ve ciddi bir farkındalık oluşmasını sağlayan Eczacı Handenur Duman ile boykotun ilaç sektörüne nasıl yansıdığını konuştuk.
Pek çok insan sizi 15 Kasım’da @eczhandenur hesabından paylaştığınız boykot videosu ile tanıdı. Paylaşımın ardından sosyal medya tabiriyle “linç yediniz”, “ilaçları boykot için çöpe atan eczacı” diye hakkınızda haberler yapıldı, insanların ilaca ulaşmalarına engel olmakla suçlandınız. Oradan başlayalım isterseniz. Sizi o videoyu çekip paylaşmaya yönlendiren neydi ve paylaşım yaparken işlerin bu kadar büyüyeceğini tahmin ediyor muydunuz?
Mavi Marmara olayından beri Filistin meselesiyle yakından ilgileniyorum. İstanbul Üniversitesi öğrencisi iken Beyazıt Meydanı’nda haftalarca süren eylemlere katılmıştım. O zamanlardan gelen Filistin sevdam Mayıs 2023’te Kudüs ziyaretim ile zirveye ulaştı ve hassasiyetlerim oradaki vaziyete şahitlik ettikten sonra daha da arttı diyebilirim. 7 Ekim’den itibaren pek çoğumuz gibi ben de “Elimizden gelen bir şey olmalı, ama ne?” diye düşünüp infak ve boykota sarıldım. Aslında boykot ben ve ailem için yeni bir kavram değil, yıllardır alışverişlerimizde seçici davranırız. Çocuklarımızda da bu bilinç gelişmiştir. Ancak bu dönemde İsrail ile ilişkisi olmadığını zannettiğimiz birçok marka desteklerini ve kaynak aktarımlarını açıktan açığa söylemeye başlayınca yelpaze genişledi.
Eczacılık sektörünü domine eden bazı ilaç, takviye gıda ve dermokozmetik markaları da destek açıklamaları yapmaya başladı. Bunlardan biri de malum ilaç firmasıydı. Binalarına asılmış olan işgalci bayrağını gördüğüm anı hatırlıyorum, adeta başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. “Şimdi ne yapacağız?” diye günlerce düşündüm. Kendimi gerçekten çaresiz hissediyor ve eczanede boykotun mümkün olmadığını düşünüyordum. O günlerde online derslerine devam ettiğim kıymetli Fatma Bayram hocamın Çamlıca Camii’ndeki konferansına katıldım ve oradan “boykot cihattır” mesajını cebime koyarak ayrıldım. Yapabileceklerimi ciddi olarak düşünmeye başladım, en azından eczanemi bu firmaların reklam vitrini olmaktan kurtarabilirdim. Öncelikle çok satılan ve içerik alternatiflerini bulmakta zorlanmayacağımız OTC (over the counter / tezgâh üstü satılan ve reçeteye tabi olmayan) olarak tabir edilen vitamin, krem gibi ilaç dışı ürünleri göz önünden kaldırıp stoklarını minimize etmeye karar verdim. Hangi ürünlerin yerine neyi ikame edebileceğimi araştırmaya başladım. En memnun kalınan muadilleri tespit etmek için eczacı arkadaşlarıma danışıp listeler yaptım.
Haydi artık şu reklam ve stantları kaldıralım dediğimiz gün de eczacı arkadaşım Meltem ile spontane bir şekilde bunu videoya almaya karar verdik ve kendi çevremden öte takipçisi olmayan hesabımda bu videoyu paylaştım. Eczacı arkadaşlarım arasında bir farkındalık uyandırmak, siz de yapabilirsiniz demekti amacım. Yüksek sayıda takipçisi olan birkaç hesabın paylaşması ile video hiç beklemediğim şekilde bir anda yayıldı. Twitter’da ise birkaç gazetenin art niyetli olarak üzerine “ilaçları boykot için çöpe atan eczacı” başlığı atıp yayınlaması linçlerin başlangıcı oldu. Halbuki reklam kartonundan başka çöpe atılan bir şey olmadığı gibi insanların erişimini kısıtlayacak şekilde satıştan kaldırmak da söz konusu değildi. Bu bir protestoydu ve hamdolsun çok büyük bir farkındalığın kapısını aralamakta işe yaradı.
Market, giyim ürünlerinde, elektronik eşya tüketiminde hazırlanan afişlerin, paylaşılan gönderilerin sayesinde iyi-kötü bir boykot bilinci oluştu ancak ilaç sektörü biraz daha mahrem ve uzmanlık gerektiren bir alan. Sade vatandaş olarak “O çay markası yerine bunu al” diyebiliyoruz ama ilaç önerisinde bulunamıyoruz hâliyle. Bu noktada bize düşen nedir?
Bu noktada eczacımıza danışacağız. Mahallemizde iyi iletişim kurabildiğimiz bir eczacımız varsa her sorunumuz ile ilgilendiği gibi bu konuda da muadil bilgisinden bizi faydalandırmaktan geri durmayacaktır. Önemli olan hasta veya danışanın alacağı ürünün menşeini öğrenmeyi, yerli seçenekleri satın almayı talep etmesidir.
Verilen reçetede hangi ilaçların yer aldığını çoğu zaman göremiyoruz. Görsek de o ilacın boykot kapsamında olup olmadığını anlamak kolay olmuyor. Boykot konusunda her sağlık çalışanı da aynı hassasiyette değil. Bu durumda ne yapmalıyız?
Reçeteniz e-reçete olarak verilmişse e-nabız uygulaması üzerinden reçetede yer alan ilaçları görüntüleyebilirsiniz. Reçete hazırlarken doktorunuza mümkün ise yerli firmaları tercih ettiğinizi belirtebilirsiniz. İlaç kategorisinde tam boykot sınıfına giren 9 firma var. Bu firmaları öğrenip ilaçlarınız arasında bu firmalara ait olan var ise eczacınızın desteği ile alternatiflerini satın alabilirsiniz. Yerlirecete.com ve Farmalog İlaç Pro uygulamalarını telefonunuza indirip ilacınızın menşeini ve eşdeğerlerini öğrenebilirsiniz. İlaç dışı tedavi destek ürünleri için de yayınlanan listeleri takip edebilirsiniz. Talep olursa arz gerçekleşir; hastalar olarak ne kadar talep edersek bu bilincin yayılmasına ve hatta yerli üretimin gelişmesine de o kadar katkımız olur.
Muadil ilaç konusunda da kafamız biraz karışık. Muadil ilaç nedir?
Muadil veya eşdeğer ilaç kabaca, ilk kez sentezlenen bir ilaç molekülünün formülü kullanılarak başka bir firma tarafından aynı koşullarda ve kalitede üretilmiş olan ilaçtır. Bu şekilde yeniden başka başka firmalarca üretilen ilaçlar, bir dizi biyoeşdeğerlik testinden geçirilir. Bu testlerden geçerek etkinliklerini ve güvenliklerini kanıtlayanlar Sağlık Bakanlığı tarafından eşdeğer ilaç olarak ruhsatlandırılırlar. Eczacıların reçete giriş ekranlarında Bakanlık tarafından ruhsat verilmiş olan eşdeğer seçenekleri listelenir, reçete girişinde bu eşdeğerler dışında hastaya ilaç verilmesi zaten mümkün değildir.
Muadil ilaca karşı neden bir önyargımız var?
Muadil ilaca olan önyargının kısmen, çok fazla sayı ve çeşitte muadil ilaç olduğu ve bir eczanede bunların tamamını bulundurmak mümkün olmadığından reçete geldiğinde “Bunun yerine elimizde bulunan şu eşdeğerini verelim,” teklifi ile sık karşılaşılmasından; kısmen de firmaların kendi aralarındaki rekabetten kaynaklanan söylentilerin yayılmasından dolayı olduğunu düşünüyorum.
Peki, boykot firmaların ürünleri raflardan indirildiğinde gerçekten raflar boş mu kalıyor?
Boykot firmaların ürünleri raftan indirildiğinde rafların büyük kısmı hâlâ dolu kalacaktır. Çoğu kategoride çok sayıda alternatifimiz varken belli başlı gruplarda maalesef zayıfız. Bilhassa hormon grubu ilaçlarda ve beslenme yetersizliğinde kullanılan mamalarda ve bunların dışında bazı kalemlerde alternatifin olmadığını, zaruret olduğundan bu ilaçların aksatmadan kullanmaya devam edilmesi gerektiğini de belirtmeliyim.
n Her gün boykot firmaların ilaçları yerine yerli olanı tercih etmeleri için eczanenize başvuran onlarca kişiyle görüşüyorsunuz. Nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Çok çeşitli tepkilerle karşılaşabiliyoruz; “Ama en iyisini de onlar yapıyorlar.” ve “Ne olur ne olmaz riske girmeyeyim şimdi.” en sık duyduklarımızdan. Öte yandan “Öyle miymiş bilmiyordum, iyi ki söylediniz.” diyenler de çok. Artık tartışmalara kapı aralamamak için “yerli” vurgusunu ön plana alarak “Onun yerli üretimi de var isterseniz” dediğimizde diyalog daha kolay akıyor. İlaç konusunda eşdeğer bilinci tam olarak oturmadığından insanların kaygı ile yaklaşmalarını anlıyor ve bu konudaki tereddütlerini gidermeye çalışıyoruz.
Çok büyük bir pazar olan ilaç dışı ürünlerde ise tekliflerimizi daha rahat yapabiliyoruz. Dermokozmetik ve vitamin gruplarında boykot markaları raflarımızda iyice azalttığımızdan sorulan birçok ürüne “elimizde yok” demek zorunda da kalıyoruz ancak bereket hesap makinesi ile hesaplanamayacak kadar büyük bir kazançtır. Burada Tevbe Suresi 24. ayeti hatırlayalım: “De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım-akrabanız, kazandığınız mallar, durgunluğa uğramasından endişe ettiğiniz ticaretiniz ve hoşlandığınız meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık Allah buyruğunu (kıyameti) gerçekleştirinceye kadar bekleyin. Allah günaha saplanmış kimseleri hidayete erdirmez.”
Boykota dahil veya hariç listeler yayınlayan benzer inisiyatifler var mı, bu çalışmalar tabiri caizse hep gözü kara eczacıların gayretleriyle mi yürüyor?
Yeniden Eczacılık Platformu’na bu konuda teşekkür etmeliyim. Camiamızda boykot konusunda somut adım atan, elini taşın altına koyan tek ekip diyebilirim. Boykot edilen firmaları kanıt ve dayanakları ile araştırıp ortaya koyan, ilk büyük boykot ilaç listesini alternatifleri ile birlikte yayınlayan Yeniden Eczacılık Platformudur. Ben de çalışmalarından çok faydalandım. Aynı şekilde @temizrecete Instagram sayfası kurucuları ile iletişimde olarak süreçte birbirimizin bilgi ve birikimlerinden istifade ettik. Allah acizane yapıp ettiklerimizi katında makbul eylesin ve bu zulüm bir an önce son bulsun inşallah.
@yerlivekaliteli Instagram hesabınızdan boykot ürünlerin yerli muadillerini paylaşıyorsunuz. Bu konuda ciddi bir bilincin oluşmasına vesile olduğunuzu da söyleyebiliriz. Boykotun ve yerli üretime desteğin ilaç sektöründe ne gibi dönüşümlere sebep olacağını düşünüyorsunuz?
Eczacılıkta sektör, ilaç ve ilaç dışı ürünler olarak ikiye ayrılıyor. İlaçları zaten bakanlığın eşdeğerlik listelerinden faydalanarak verebiliyoruz. İlaç dışı eczane ürünleri ile ilgili bir çalışma yapılması gerekiyordu ve amatör olarak @yerlivekaliteli sayfasını kurup deneyimlerim ve eczacı arkadaşlarıma danışarak oluşturduğum kaliteli ve etkin alternatifler portföyünü bu sayfadan paylaşmaya başladım. Bu sayfa da reklamsız ve işbirliksiz olarak kendiliğinden büyümeye devam ediyor. İnsanlardan çok sayıda teşekkür ve “Daha önce böyle bir yerli markamız olduğundan haberim yoktu” tepkileri alıyorum. Üstelik yerli ilaç dışı ürünler genel olarak boykot markalardan çok daha uygun fiyatlı. Süreçte birkaç yerli firmanın ürünlerine ilginin arttığı ile ilgili teşekkür geri dönüşü aldım. Bunun gibi, yerli ilaç firmalarımız da zeminin hazır olmasından faydalanarak yeni girişimleri daha cesaretle yapabileceklerdir diye düşünüyorum.