
Filipinli yönetmen Lav Diaz, Gazze’de süregelen zulme sessiz kalmayarak yaşananları “gerçeklik ve insanlık adına büyük bir fiyasko” olarak nitelendiriyor. Özellikle çocukların hedef alındığı bu vahşetin insanlık için onarılması güç bir yara olduğunu vurgulayan Diaz, “Gerçek asla gizlenemez, insanlık hakikat için savaşacak dirence sahiptir” diyor.
Yeryüzünde bazı coğrafyalar vardır ki, acının dili susmaz, zulmün görüntüsü gözlerden silinmez. Filistin’in kalbi Gazze, işte böyle bir yer. Yıllardır süren abluka, bombardımanlar, yıkılmış hayatlar ve toprağa erken veda eden çocuklar. Her gün bir annenin daha yüreği yanıyor, her gün insanlık vicdanını biraz daha yitiriyor. Gazze’de olan biten sadece bir bölgenin değil, tüm insanlığın sınavı hâline geliyor. Tüm dünya susarken, gerçeği dile getirmekten vazgeçmeyen sanatçılar, gazeteciler ve yönetmenler hâlâ var. Bu sessizliğe karşı çıkanlardan biri de Filipinli usta yönetmen Lav Diaz. Sinemada “gerçeklik” ilkesini temel alan ve yıllardır toplumsal adaletsizlikleri, bireysel acıları ve insan ruhunun çatışmalarını derinlikli anlatılarıyla perdeye taşıyan Diaz, Gazze’de yaşananların insanlık adına büyük bir fiyasko olduğunu dile getiriyor. Ona göre gerçek asla gizlenemez; insanlık, hakikat uğruna savaşacak dirence her zaman sahiptir. Siyah beyaz epik filmleriyle tanınan ve çağdaş sinemanın sınırlarını zorlayan özgün bir sanatçı olan Filipinli yönetmen Lav Diaz, toplumsal adaletsizlik, insan ruhunun karmaşık katmanları ve kolektif hafıza gibi temaları, saatler süren filmlerinde derinlemesine işleyerek dünya sinemasında kendine özgü bir dil oluşturdu. Filmlerinde sömürge tarihini, yerel mitleri ve bireyin varoluş mücadelesini şiirsel bir dille harmanlayan yönetmen, 2013’te “Norte, the End of History” (Tarihin Sonu) ve 2016’da “The Woman Who Left” (Giden Kadın) ile Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan ödülünü kazandı. Minimalist yaklaşımı, uzun plan sekansları ve doğal ışık kullanımıyla seyirciyi içine çeken Diaz, aynı zamanda müzik ve edebiyatla beslenen çok katmanlı bir anlatı sunuyor. Çalışmaları, Cannes ve Berlin gibi festivallerde de geniş yankı uyandıran Diaz, evrensel insani meselelere yerel bir perspektiften dikkati çekiyor. “Yavaş sinema” akımının öncülerinden yönetmen Diaz, sinemada gerçeği aramanın önemini ve Gazze’de yaşanan zulme karşı neden herkesin mücadele etmesi gerektiğini anlattı.

Gazze’de yaşananlar insanlığa yapılabilecek en büyük kötülük
Alışılmışın dışında uzun süreli filmler çeken Lav Diaz, gerçeği arayışını herhangi bir şekilde kısıtlamadan sürdürmek istediğini belirtiyor. Diaz, Gazze’de yaşanan zulme de değinerek, “Gazze’de olanlar tam bir kabus. Elbette bu konuda bir şeyler yapıyoruz ama bir noktada ortadan kaldırmamız gereken bir gidişatı var” diyor. Dünyada bu konuya dair yeterli tepki olmadığını vurgulayan başarılı yönetmen, “Çok fazla eylem yok. Tam tersine kötülüğe destek olanlar var. Gazze’de yaşananlar gerçeklik ve insanlık adına büyük bir fiyasko. Hele hele kurbanların çoğunun çocuk olması... Bu, insanlığa yapılabilecek en büyük kötülük. Bir sürü masum genç insan ölüyor, çoğu bu dünyada hiçbir şeyleri olmadan yaşıyorlar. Ne büyük kayıp. Ne kadar büyük bir kayıp. Zalimlik bu” açıklamasını yapıyor. Diaz, bir gün Gazze’de yaşananların hikayesini çekebileceğini söyleyerek, “Zaten yaptığım tüm işlerin bu tür zulümlere karşı olduğunu düşünüyorum. Ama mesele şu ki, insanlar savaşmaya devam ettiği sürece, asla gerçeği göremeyecekler. Gerçeği asla gizleyemezler. İnsanlık gerçek için savaşmaya devam edecek dirence sahip” diyor.
Hakikat çağında hâlâ savaşacak çok şey var
Genç yaşlarda Filipinler’de gazeteci olarak çalıştığını aktaran Diaz, sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Hikayeleri sizler anlatacaksınız. Yeni nesil sizsiniz. Gerçeği anlatmalısınız, onu kullanarak savaşmaya devam edin. Eğer gerçeği bırakırsanız mücadele biter. Ne yaparsanız yapın gerçeğin peşini bırakmayın. Sabahları uyandığımda film çekmeye devam etmek konusunda kendimi sorguladığım zamanlar oldu. Ama hayır, hâlâ savaşacak çok şey var, özellikle de hakikat çağında.” Diaz, her şeye rağmen umutlu olduğunun altını çizerek, “Evet umut da var. Savaşmaya, doğru olanı yapmaya devam edebiliriz ve bu tür bir atmosfer, böyle bir hava bir noktada kötü havayı aşındıracak ve yok edecektir. Devam edin, kötü olan her şey bir noktada yok olacak. Sadece o neşeli havaya sahip olun” değerlendirmesinde bulunuyor.
Sinemanın sessiz kalmış hikâyelerine destek oluyorlar
Türk sinemasına dair düşüncelerini de paylaşan usta yönetmen Lav Diaz, “Daha önce İstanbul’a Boğaziçi Film Festivali vesilesiyle gelmiştim. Türkiye’yi gerçekten sevdim ve tekrar ziyaret etmeyi çok isterim” şeklinde konuşuyor. Diaz, son olarak Katar’da bir sinema etkinliği olan “Qumra 2025”e katılmaktan duyduğu memnuniyeti paylaşarak, “Burada dostlarım var. 11 yıldır süren çok değerli bir etkinlik yapıyorlar, sinemanın sessiz kalmış hikayelerine destek oluyorlar” açıklamasını yapıyor.