Gençleri tehlikelerden korumanın en güçlü yolu: Aile sofraları

04:0013/10/2024, Pazar
G: 13/10/2024, Pazar
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv

Günümüzde gençler, sosyal medyanın da büyük etkisiyle kaygı bozuklukları, yalnızlık ve kimlik karmaşalarıyla sık sık karşı karşıya kalabiliyor. Ailevi değerlerin yıprandığı, çocukların ve gençlerin yalnızlaştığı bu çağda, aile sofralarının önemi her zamankinden daha büyük. Aileler olarak, bizi bir arada tutan sofralarımızı yeniden hayatımızın merkezine alarak çocuklarımızı tehlikeli yönelimlerden korumak ve onların sağlıklı, güvenli bir geleceğe adım atmalarına yardımcı olmak en büyük vazifelerimizden biri olmalıdır.

Ramazan Bingöl

Son zamanlarda gençlerimizle ilgili duyduğumuz üzücü olaylar hepimizi derinden etkiliyor. Suçlu kim diye soruyoruz hemen, ama bu soruya verdiğimiz yanıt çoğunlukla gençler oluyor. Peki, bu olayların sorumlusu gerçekten sadece gençler mi? Bizim hiç mi payımız yok? Ebeveynler olarak neyi gözden kaçırıyoruz?

Bir zamanlar ailece oturup sohbet ettiğimiz, dertleştiğimiz, birbirimize en yakın olduğumuz sofralarımız vardı. Ailece sofraya oturur, muhabbet eder, dertlerimizle dertlenir, sevinçlerimizi birlikte yaşardık. Bugün ise bu önemli geleneğimizi neredeyse unuttuk. Hayatın yoğun koşturmacası içinde çocuklarımızla bir araya gelip yemek yiyemeyecek, onlarla vakit geçiremeyecek hale geldik. Kültürümüzü, kimliğimizi ve birlikteliğimizi koruyan sofralarımız, maalesef teknoloji, bireysellik ve kötü niyetli projelerin gölgesinde yitip gidiyor.


Kaybolan sofralar, yitirilen kimlikler: Gençlerimiz tehlikede

Bunu sık sık dile getiriyorum; mutfak kültürünü kaybeden toplumlar aslında her şeyini kaybeder. Sofra kültürümüz kaybolursa, bizi ayakta tutan, biz olmamızı sağlayan toplumsal bağlarımız, dayanışma ve paylaşma kültürümüz de yavaş yavaş eriyip gider. Bu kültürel erozyonunun en büyük mağduru ise maalesef gençlerimiz olur.

Gençlerin kendilerini anlamlandırma ve kimlik arayışında olduğu çağlarda, en güvenli limanları olan aileleriyle iletişim kuramaması, savrulmalarına zemin hazırlar. Yabancı kültürlerin etkisiyle köklerinden uzaklaşır, zamanla kendilerine de yabancılaşırlar. Bu süreç onları sigara, alkol, uyuşturucu gibi madde bağımlılıklarına ve diğer tehlikelere karşı savunmasız hale getirir. Aile bağlarının zayıfladığı, bireyselliğin ön planda olduğu bu yaşam tarzı, ruhsal ve toplumsal dengesizlikleri de beraberinde getirir.


Gençleri tehlikeli alışkanlıklardan aile sofraları kurtarıyor

İşte tam bu noktada, aile içi iletişimin ve güçlü aile bağlarının önemi daha da belirgin hale geliyor. Ailelerin rutin olarak sofralarda bir araya gelip sevinçlerini ve dertlerini birbirleriyle paylaşması, sevgi, saygı ve güven temelinde ilişkiler kurması, gençlerin zihnindeki boşlukları doldurmanın ve onları yanlış yönlendirmelerden korumanın basit ama en etkili yollarından biridir. Sofra, bizim kültürümüzde sökülen ilmeklerin onarıldığı, sevinç ve hüzünlerin paylaşıldığı, ailenin ocak olduğu yerdir. Çünkü bizim için aile olmak, bir sofra etrafında oturmayı gerektirir. Aynı sofrada aynı yemeği yemek aile muhabbetini arttırır, birbirinin derdini kendi derdi bilip dertleştirir, aynı nimete hoşnutluk duyurur, bereketi paylaştırır. Keyifle hazırlanmış bir aile sofrasında, her sorun rahatlıkla konuşulup çözüme kavuşturulabilir. Bu fırsatı ihmal ettiğimizde, evlatlarımız boşlukta savrulabilir ve yanlış yönelimlere daha açık hale gelebilir. Bu fırsatı iyi değerlendirmek lazım.


Bilim ne diyor? Aile sofraları gençlerin ruhsal ve fiziksel sağlığını güçlendiriyor

Bugün bilim de aile sofralarının önemini doğruluyor. Dünyanın dört bir yanında yapılan araştırmalar, ailece yemek yemenin hem ruhsal hem de fiziksel sağlığı koruduğunu gösteriyor.

Ruhsal ve fiziksel sağlığı koruyor: ABD’de yapılan bir araştırma, ailesiyle düzenli olarak yemek yiyen gençlerin depresyon ve anksiyete riskinin azaldığını, kendilerine güvenlerinin arttığını gösteriyor. Bu gençler, sosyal becerilerinde daha gelişmiş oluyor ve kimlik arayışlarını daha sağlıklı bir şekilde sürdürüyorlar. Özellikle ergenlerde daha az içsel sorun yaşanıyor.

Zararlı alışkanlıklara ve tehlikeli akımlara karşı koruyor: Columbia Üniversitesi’nin araştırması, aileleriyle sık sık yemek yiyen gençlerin sigara, alkol ve uyuşturucu madde kullanımına daha az eğilim gösterdiğini ortaya koyuyor. Sofrada kurulan bağlar, gençleri dış dünyanın zararlı etkilerinden koruyan bir kalkan gibi işlev görüyor. Gençler, aileden gelen güven duygusuyla kendilerini daha güçlü hissediyor ve bu da onları tehlikeli akımlardan uzaklaştırıyor.

Okul ve sosyal hayat başarısını yükseltiyor: Harvard Üniversitesi’nin yaptığı araştırmalar, aileleriyle düzenli yemek yiyen çocukların okul başarılarının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Aile sofraları, çocukların dil becerilerinin gelişmesine ve sosyal hayatta daha başarılı bireyler olmalarına katkı sağlıyor.

Obezite riskini azaltıyor: Kanada’da yapılan bir çalışma, ailesiyle yemek yiyen çocukların daha sağlıklı beslendiğini ve obezite riskinin azaldığını ortaya koyuyor. Aile sofraları, çocukların sağlıklı büyümesine büyük katkı sağlıyor.

Duygusal zekâ gelişiyor: Kanada’da yapılan bir diğer araştırma, aileleriyle düzenli olarak yemek yiyen çocukların duygusal zekalarının ve empati yeteneklerinin daha gelişmiş olduğunu gösteriyor. Aile sofraları, çocukların başkalarının duygularını anlama, bu duygulara uygun tepkiler verme, sağlıklı arkadaşlık ilişkileri kurma ve sosyal ilişkilerde başarılı olma becerilerini geliştiriyor. Aynı zamanda, şiddet içeren davranışlar veya uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıklara yönelme olasılığını düşürüyor.

Anne-babalar mutlu ve daha az stresli: Ailesini bir sofra etrafında buluşturan anne babalar ise diğerlerine kıyasla daha mutlu ve daha az stresli oluyor. En önemlisi, sofranın birleştirici ve düzenleyici mekanizmasıyla aile bağları güçleniyor. Yani bir sofra etrafında toplanıp birlikte yeme kültürünü yaşatan ailelerin güçlü bağlarını yemeği farklı saatlerde, ayrı yiyen ailelerde bulmak mümkün değil.


Bir sofra etrafında toplanabilmek İmkânsız değil

Günümüzde anne babaların yoğun iş temposu, çocukların okulları, ödevleri ve aktiviteleri derken, her akşam aynı saatte ailece sofraya oturmak gerçekten zorlaşıyor. Hele çocuklar büyüdükçe bu daha da güç hale geliyor. Fakat imkânsız değil. En azından akşam yemeklerinde, olmuyorsa haftada bir bile olsa yapılabilir. Ben bunu kendi aile hayatımdan da biliyorum.

Dağılan ailelere, savrulan gençliğe bir çözüm arıyorsak evlerimizde sofra kurmalı ve o sofra etrafında tüm aile fertleriyle bir arada bulunmaya gayret etmeliyiz. Geçmişe takılıp “Bizim zamanımızda böyleydi, şöyleydi” demek yerine, çocuklarımızla empati kurarak onların karşılaştıkları zorlukları, yaşadıkları sorunları anlamaya çalışmalıyız. Onların ilgi alanlarını keşfetmek, dünyalarına girmek ve yaşadıkları zorluklara karşı duyarlı olmak için gayret göstermeliyiz. Aile olarak bir araya geldiğimiz bu kıymetli vakitlerin, çocuklarımız için keyifli ve değerli olmasına özen göstermeliyiz. Bu ortak dili geliştirebildiğimizde, gençlerimizle güçlü bir bağ kurabiliriz. Aile sofraları, bu bağı inşa etmek için en güzel fırsatlardan biridir. Eğer toplum olarak sağlam bir geleceğe sahip olmak istiyorsak, ilk adımı sofralarımızda atmalı, evlerimizi çocuklarımız için birer sığınak haline getirmeliyiz.




#Mutfak Sanatı
#yemek
#aktüel
#kültür