Hayırda yarışan sultan: Sultan İkinci Mahmud'un şaire ve hayırsever kızı

R. Rüveyda Okumuş
04:0016/02/2025, Pazar
G: 16/02/2025, Pazar
Yeni Şafak
Görsel: Arşiv
Görsel: Arşiv

II. Mahmud’un kızı Adile Sultan’ın yaşam öyküsü Prof. Dr. Ali Akyıldız tarafından kaleme alındı. Babası II. Mahmud dahil beş padişah devrini gören Adile Sultan, erken yaşta çocuklarını kaybedince kendini tasavvufa ve hayır işlerine verdi. Bugün İstanbul’da pek çok tarihi eser onun hayırdaki imzasını taşır.

Hanedan kadınları içinde hayli uzun sayılabilecek bir ömür süren ve pek çok hadiseye tanıklık eden Adile Sultan’ın yaşamı öyküsü Prof. Dr. Ali Akyıldız’ın kaleme aldığı eserle gün yüzüne çıktı. Timaş Yayınları’dan okurla buluşan kitapta, babası II. Mahmud dahil beş padişah devrini gören Adile Sultan’ın sıra dışı yaşamı arşiv belgeleri, yerli ve yabancı basın, dönemin şahitlerinin hatıraları ile mevcut literatürden hareketle anlatılıyor.

Adile Sultan 22 Mayıs 1826’da Beşiktaş Sarayı’nda dünyaya geldi. Annesi II. Mahmud’un dördüncü ikbali Zernigâr Hanım’dı. Henüz beş yaşında iken annesini kaybeden Adile Sultan, Nevfidan Başkadın tarafından büyütüldü. Ablaları Atiyye Sultan ve Hatice Sultan’la birlikte küçük yaştan itibaren sarayda eğitim gördü. Devrin tanınmış hattatlarından Ebubekir Mümtaz Efendi’den de yazı dersi aldı.


Dört evladının da ömrü kısa oldu

19 yaşında iken ağabeyi Sultan Abdülmecid tarafından Adile Sultan, yakışıklılığı ile meşhur Tophane-i Amire Müşiri Hemşinli Mehmed Ali Paşa ile evlenmesine karar verildi. 27 Nisan 1845’te nikahlanan Adile Sultan ve Mehmed Ali Paşa iki ay sonra Haydarpaşa Sahrası’nda yedi gün yedi gece süren muhteşem bir düğün ile evlendi. Adile Sultan, Mehmed Ali Paşa ile olan evliliğinden dört evladı dünyaya geldi. Bu çocuklarından sadece en büyüğü Hayriye Hanımsultan nispeten uzun yaşamıştır. Hayriye Hanımsultan yirmi yaşında iken İşkodralı Mustafa Paşa’nın oğlu Şura-ı Devlet azası Ali Rıza Bey ile evlenmiş ancak üç yıl sonra 1869’da genç yaşta hayata veda etmiştir.


Siyasi mücadelede eşinin yanında durmuş

23 yıl süren evliliklerinde Adile Sultan’ın hanedan üyesi olması, eşinin siyasî yaşamını doğrudan etkilemiştir. Adile Sultan, tüm çapkınlıkları ve rakipleriyle giriştiği siyasi çekişmelere rağmen eşinin yanında durmuş yaşadığı azil ve sürgün hadiselerinde padişaha sunduğu taleplerle gücünü kullanmıştır. Tanzimat Dönemi’nin en önemli devlet adamlarından biri olan Mehmed Ali Paşa üstlendiği idari ve askerî görevlere ek olarak saraya damat olması hasebiyle oldukça nüfuzlu bir konuma sahiptir. Siyasi rakibi Mustafa Reşid Paşa’yla giriştiği iktidar mücadelesi ve bunun doğurduğu siyasi krizlerle geçen uzun kariyerinde sadrazamlığa kadar yükseldiği gibi altı kez kaptan-ı derya ve iki kez seraskerlik makamına getirilmiştir.

Adile Sultan’ın düğün şenliğinden

Adile Sultan adıyla anılan köşk ve kasırlar

Adile Sultan, Mehmed Ali Paşa’yla evlendikten sonra Defterdarburnu’ndaki Neşatabad (Kuruçeşme) Sarayı’na taşımış ve burada yaşamını sürdürmüştür. Halası Esma Sultan’ın ölümüyle boşalan Cağaloğlu Sarayı’nın yanı sıra Kandilli (Adile Sultan) Sarayı, Salıpazarı (Fındıklı) Sarayı, Silahtarağa Köşkü ve Validebağı (Adile Sultan) Kasrı gibi değişik mekânları da bazen yazlık bazen kışlık ikametgâhı olarak kullanmıştır. Yaşam tarzı, idaresi ve geniş hane halkı ile padişah sarayının adeta küçük bir numunesi olan Adile Sultan’ın İstanbul›un boğaz ve tepelerindeki saray ve köşkleri günümüzde farklı fonksiyonlarda kullanılsa da Sultan’ın adıyla anılmaya devam etmektedir.


Tasavvufa ve hayır işlerine kendini vermiş

Adile Sultan kendisine tahsis edilen sarayda eşiyle birlikte gayet görkemli bir yaşam sürmekteyken küçük yaşlarda bulunan üç evladını birbiri ardına kaybeder. 1868’de eşi Mehmed Ali Paşa’yı bir yıl sonra da Hayriye Hanım Sultan’ı genç yaşta yitirir. Kızının ardından kaleme aldığı mersiyede “Gitdi Hayriyye’m kerimem derdi geçdi câna âh” diyen Adile Sultan hayatta kalan son evladının vefatıyla büyük üzüntü duymuştur. Peş peşe yaşadığı bu elim hadiselerle birlikte o döneme kadar sürdürdüğü debdebeli ve dışa dönük yaşam tarzını terk ederek içe dönük sakin bir hayatı benimsemiş, tasavvufa ve hayır işlerine kendisini adamıştır. Nakşibendî tarikatı şeyhlerinden Bâlâ Tekkesi şeyhi Şumnulu Ali Efendi’ye intisap etmiştir.

“Gerçi dünyaya gelen ma’lûmdur elbet göçer” diyen Adile Sultan, Ramazan Bayramı’na tesadüf eden 12 Şubat 1899’da Fındıklı Sarayı’nda vefat etti. Cenazesi kendisine yaraşır bir törenle kaldırılmış, Eyüp’te eşi Mehmed Ali Paşa ve çocuklarının medfun oldukları türbeye defnedilmiştir.


II. Abdülhamid’den Şefkat Nişanı almış

Sultan II. Mahmud

Adile Sultan’ın padişah kızları içinde vakıf kurarak gerçekleştirdiği yardım ve hayır faaliyetleri ile öne çıkmış saray kadınlarından biridir. Tesis ettiği vakıflar aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine ulaşmış nice yardım ve iyiliklerle onları sevindirmiştir. Her yıl muharrem ayında kazanlarla halka aşure dağıttırmıştır. Hayır işlerine büyük önem veren Sultan’a yaptığı iane ve yardımlardan ötürü II. Abdülhamid tarafından Şefkat Nişanı da verilmiştir. Adile Sultan kurduğu vakıflar aracılığıyla verdiği hayır hizmetlerinin yanı sıra kendisine başvuran veya ulaşabilen yoksul ve muhtaçların ihtiyaçlarını karşılayıp onları sevindirmeye önem vermiştir. Türbe ziyareti, tenezzüh veya başka bir amaçla dışarıya çıktığı zaman sarayının etrafındaki yahut yolu üzerindeki karakolların zaptiye komutan ve erleri ile fakir fukaraya ihsanlarda bulunup sevindirir; kamuoyunda bu yönde belli bir şöhrete sahip olduğu için de sultanın arabası geçerken askerler selama durup hürmet gösterirdi.


Şair ve musikişinas

Şiir ve musikiye yakın alaka gösteren Adile Sultan’ın ney dinlemeyi sevdiği, besteler icra ettiği bilinmektedir. Kendisi Osmanlı hanedanı içinde ciddi biçimde şiire meyleden ve Dîvân’ı olan yegâne hanım sultandır. Yazdığı şiirler hem hayatına hem de yaşadığı döneme kaynaklık etmesi açısından oldukça önemlidir.

Dünya hayatının geçiciliği, ahiret inancı, nefis mücadelesi, ilahi aşk, peygamber sevgisi ile yaşadığı üzüntü ve elemleri anlattığı şiirlerinde sade bir dil kullanmıştır. Kaleme aldığı şiirlerinin büyük bir bölümü dinî-tasavvufî bir mahiyet taşıyan Adile Sultan’ın Divan’ında münacat, na’t, medhiye, mersiye, gazel vb çeşitli manzumeler bulunur. Babası, kocası, kızı ve kardeşleri için yazdığı manzumeler de divanında geniş bir yer tutar. İstanbul’daki kütüphanelerde bilinen beş nüshası olan Adile Sultan Divanı’nda 250 kadar şiir kayıtlıdır. Şiirlerinin bazılarında kafiye ve vezin ihmalleri görülen Sultan’ın şairliği Fıtnat Hanım ve Leylâ Hanım gibi diğer Osmanlı kadın şairleri kadar kuvvetli değildir. Divanı’nda Fuzûlî, Muhibbî, Şeyh Gâlib gibi büyük şairlere yazdığı nazireler ile hece vezniyle şiirleri mevcuttur.

Adile Sultan’ın 1851 yılına ait vakfiyesinin ilk sayfası

Devrin kaynaklarında yuvarlak yüzlü, orta boylu, kumral, ela gözlü, nurani çehreli ve alaturka giyimli olduğu anlatılan Adile Sultan, tabiat olarak iyi huylu, müşfik, munis, zarif ve nüktedandı. Bununla birlikte kimi zaman sert davranışlar sergileyen bir mizaca sahipti. Babası II. Mahmud’un sert ve biraz hırçın sayılabilecek karakter özelliklerini taşıyan Neredeyse bütün istekleri padişahlar tarafından yerine getirilen Adile Sultan’ın yaşadığı devirde hanedan kadınların en zengini olduğu söylenmektedir. Osmanlı’da fotoğrafın yaygınlaştığı bir dönemde yaşamasına rağmen Adile Sultan’ın günümüze ulaşan herhangi bir fotoğrafı bulunamamıştır.


İstanbul’un semtlerinde yaptırdığı hayır eserleri

Adile Sultan İstanbul’un çeşitli semtlerindeki çeşme, şadırvan, su kuyusu, mektep, namazgah, türbe, dergâh gibi mimari eserlerin inşa ve ihyasını sağlamıştır. Beylerbeyi, Validebağ, Kızıltoprak ve Cağaloğlu’nda su kuyuları açtırmış Galata Mevlevihanesi, Arap Cami ile Cihangir Cami’ne şadırvan ve sarnıç yaptırmıştır. Dudullu’da kendi adıyla anılan bir çeşme ve Altunizade’de namazgah inşa ettirmiştir. Küçükmustafapaşa’da Gül Camii Sıbyan Mektebi, Anadoluhisarı Sıbyan Mektebi ve Galata’da Arap Cami yakında bir mektebin inşasını üstlenmiştir. Silivrikapı’da Seyyid Nizam türbesini onartmış yanına bir dergâh ve sarnıç yaptırarak mamur hale getirmiştir. İstanbul’da büyük tahribata yol açan 1894 depreminde yıkılan Silivrikapı Bala Camii ve türbesi ile Galata’daki Yeraltı Cami de tamir ettirdiği eserlerdendir.

Adile Sultan Divanı

Kutsal topraklara yardım seferberliği

İstanbul dışında özellikle kutsal topraklara yardımlar yapan Adile Sultan, Medine’deki vakıfları aracılığıyla Mescid-i Nebevi’ye kıymetli hediyeler ve eşyalar vakfetmiştir. Bunların bir kısmı Birinci Dünya Savaşı esnasında 1917’de Medine Müdafii Fahreddin Paşa tarafından güvenlik gerekçesiyle İstanbul’a gönderilmiştir. Bu kıymetli eserler bugün Topkapı Sarayı Müzesi’nde muhafaza edilmektedir.


#Adile Sultan
#İkinci Mahmud
#şaire
#hayırsever