İlaç dosyasını açan Yeni Şafak’ın yayınları ses getirdi. İlaç ruhsat komisyonları sil baştan yenileniyor. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) ilaç ruhsat komisyonlarında 2 yıldan fazla süredir görev yapan tüm komisyon başkan ve üyelerinin görevlerine son verildiği öğrenildi. Yeni Şafak, mevzuat uyarınca 3 yıl süreyle seçilen komisyon üyeleri arasında 18,5 yıldır komisyon üyeliği ve başkanlığı yapan üyelerin de bulunduğunu ortaya çıkarmıştı.
Alınan bilgiye göre, son görevlendirme döneminde ilk kez seçilen ve 2 yıldır görevde olan üyeler, 3 yıllık sürelerini tamamlayacak. Komisyonlara yeni görevlendirilecek isimlerin seçildiği yaklaşık 500 kişilik bilim insanı havuzuna eklenmek üzere yaklaşık bir ay önce üniversitelere ve hastanelere isim bildirmeleri için yazı yazıldığı da belirtildi.
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu bünyesinde 19 komisyon bulunuyor. Her komisyonda 5 ila 25 üye görev yapıyor. Tıbbi cihaz komisyonlarıyla beraber toplam üye sayısının 300’e yakın olduğu belirtiliyor. Komisyonlarda görevlerine son verilen üyelerin yerlerine seçilecek kişiler için FETÖ üyeliği, alanlarında yetkinlik gibi kriterlere göre eleme yapılıyor.
Bu amaçla yaklaşık bir ay önce yedek komisyon üyesi havuzuna eklenmek üzere, üniversitelerin tıp fakülteleri ile eğitim araştırma hastaneleri, kamu kurum ve kuruluşlarından bilimsel tavsiye kurulları olarak adlandırılan komisyonlarda görev yapabilecek isimler istendiği öğrenildi. Yeni Şafak’ın gündemi sarsan ilaç dosyasında, bilimsel tavsiye kurullarında 18,5 yıldır görev yapan ve ilaç firmalarıyla içli dışlı olan komisyon üyeleri olduğunu gözler önüne sermişti. TİTCK bünyesindeki komisyonlarda, bu isimlerin dışında 10 yıl ve daha üzeri görev süresine sahip komisyon üyelerinin de olduğu öğrenildi.
Bu komisyonlar, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nca ruhsatlandırılacak, ruhsatı iptal edilecek, uyuşturucu, psikotrop veya kontrole tabi ilaçlar listesine alınacak, listeden çıkarılacak beşeri tıbbi ürünlerle ilgili bilimsel görüş bildirmekle görevli. Bu görüş, alınacak kararı doğrudan etkiliyor. Dolayısıyla komisyon üyelerinin vereceği kararlarla bir ilacın ruhsat başvurusu reddedilebiliyor veya kabul edilebiliyor. Ruhsat başvurusunda bulunulan beşeri tıbbi ürünü farmakolojik yönden inceleyen komisyonlar, ürünlerin biyoyararlanım ve biyoeşdeğerlik çalışmalarını da değerlendiriyor.
Geçmiş dönemlerde, söz konusu komisyonlarda keyfi uygulamalara imza atıldığı, aynı özellikte ürünler için farklı ilaç şirketlerine farklı cevaplar verildiği iddia ediliyordu. Uzmanlar, bugüne kadar Türkiye’de ruhsat verilen tüm ilaçların endikasyon olarak adlandırılan etki analizi açısından yeniden değerlendirmeye tabi tutulması gerektiğini belirtiyor.
Komisyon üyelerinin gizlilik niteliği taşıyan görevleri sırasında öğrendikleri bilgi ve belgeleri kurum ve kuruluşların ticari, bilimsel ve teknik sırlarını görevlerinden ayrılmış olsalar bile ifşa edemeyecekleri belirtiliyor. Akılcı İlaç Derneği’nin düzenlediği ve ilaç firmalarının temsilcilerinin katıldığı kongrelerde çok sayıda komisyon üyesinin de hazır bulunduğu belirtiliyor. Etik sözleşmesine aykırı bu kongre süresince bire bir görüşmelerin gerçekleştirildiği iddia ediliyor.
Komisyon üyelerinin görev tanımında, ‘resmi kurumlar hariç Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun izin, ruhsat, denetim görev ve yetki alanına giren sahalarda faaliyet gösteren kuruluşlara ortak olamayacak, ücretli veya ücretsiz bu kuruluşlarda herhangi bir statüde görev kabul edemeyecek’ deniliyor. Yeni Şafak, antibiyotikler, aşılar gibi enfeksiyona yönelik ilaçların ruhsat başvurularını değerlendiren komisyonun üyesi ve başkanı olan Prof. Dr. İsmail Balık’ın 18,5 yıldan bu yana söz konusu komisyonda görev yaptığını ortaya çıkarmıştı. Prof. Balık, aynı zamanda ilaç firmalarının doktor başına 250-450 Euro ödeyerek sponsor olduğu kongreleri düzenleyen İlaç Bilincini Geliştirme ve Akılcı İlaç Derneği’nin de başkanlığını yapıyor.
Domuz gribine önlem amaçlı aşı ithal edilmesini savunan Balık, o dönemde kendisi ve ailesinin aşı olmayacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı yaşanacak ölümlerden sorumlu olmakla itham etmişti. Ancak aşı olmayanlar herhangi bir olumsuz etkiyle karşılaşmamıştı.