
Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi, pladis ve GODIVA Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker, kişisel internet sitesinde, Psikolojide "gullibility" yani saf aldanma eğilimi olarak tanımlanan bir kavramı irdeledi. Saflığın yalnızca bireysel bir zayıflık değil, aynı zamanda toplumsal koşullarla şekillenen bir durum olduğunu ifade etti.

Saf mısınız?
Düşünmeden İnanmak ve Popülizme Yatkınlık
Toplumlar, Güvensizlik ve İnanmaya Mahkum Olmak
Araştırmanın bir diğer önemli bulgusu, bireysel farklılıkların bu eğilim üzerindeki etkisinin bağlama göre değiştiğini göstermesi olmuştur. Yolsuzluk seviyesi düşük olan ülkelerde, eğitim ve analitik düşünmek becerileri komplo inançlarına karşı koruyucu rol oynuyor. Yolsuzluğun yaygın olduğu toplumlarda bunlar anlamını yitiriyor, çünkü inanmamak için gerekli olan toplumsal zemin kayboluyor; bireysel çabanın ötesinde aldanmak yani ahmaklık genel bir hal alıyor. Gerçeği görebilmek için sadece göz yetmez; ışığa da ihtiyaç vardır. Bazı toplumlarda o ışık sistematik bir şekilde kısılıyor.
Gerçeğe İnanmak mı, Yoksa Aldanarak Bir İnanca Varmak mı?
PEKİ YA BEN?
Hakikat arayışı bile güvene dayanıyor. Güvenin olmadığı yerde, hakikat yalnız, güçsüz, anlamsız kalıyor. Ben, Muhammed Emin’e (sav) inandım. O en güvenilir insandı. Tüm yakınlarını bir yemeğe çağırıp onlara “Şu tepenin ardında bir düşman ordusu var desem, bana inanır mısınız?” dediğinde yakınları, “Hiç şüphesiz inanırız, çünkü sen eminsin, en güvenilirsin.” dediler.
Ama O onları kendisine sunulan imana, bir Allah’a (CC) inanmaya davet edince: Biz şimdiye dek inandığımız atalarımızın izinden çıkmayız, dediler. Zira toplumun, birlikteliğin onlara sunduğu konfor, imtiyaz ve zenginliklerden vazgeçemiyorlardı ve inananları aç ve sefil halde bıraktılar yıllarca, ambargo uygulayarak…
Nihayet O (sav), tekrar Mekke’ye girdiğinde artık herkes iman etmişti. Ama gerçekte Müslüman olmuşlardı yani teslim olmuşlardı. İman ise kalbi olan bir şeydir. Onu sadece ALLAH (cc) bilir ve değerlendirir.
Tarih boyu ne yazık ki; krallar, muktedirler, şahıs veya sistem olarak toplumu çeşitli şekillerde aldatarak iktidarlarını sürdürmüşlerdir. Roma’da yöneticilerin ilah sayılması, Firavunun kendini tanrı ilan etmesi hep böyle olmuştur ve toplum ahmaklık içinde onları takip etmiştir. İnsanlar ya muktedirlere yakın olup nemalanmış, ya da çoğunluğa uymuş, saçma inançlar, komplolar ile aldatılan ahmak kitlelere dönüşmüşlerdir. Aksi davrananlar ise zulme uğrayıp mazlum olmuşlardır.
Ama her zaman adil kral ve sistemler de var olmuştur. Günümüzde siz nerede duruyorsunuz, karar sizin.